Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Dağdan gelip 
bağdakileri kovmak

Dağdan gelip 
bağdakileri kovmak

Bu atasözünün nerede ve niçin söylendiğini bilmiyorum ama; “Dağdan gelip bağdakini kovmak” Makedonya’ya çok uyuyor.


Düşünsenize daha yüz yıl öncesine kadar binlerce kilometrelik bir coğrafyada; ovalar, bağlar, bahçeler, çeşmeler, sular, hanlar, hamamlar, saraylar, çarşılar, bedestenler, medreseler, tekkeler, camiler, köprüler sizin ve hangi dilden, hangi ırktan, hangi dilden olursa olsun, herkes buralardan istifade edebilmektedir.
Huzurun, güvenin, adaletin, paylaşmanın, dayanışmanın; kısacası insani tüm hasletlerin yaşandığı bir idareye sahipsiniz ve herkes gibi siz de o idarenin bir ferdisiniz.


¥


Sadece Balkanlar’da değil, Osmanlı idaresinin olduğu her kara parçasında durum aynıdır ve Hıristiyan dünyası gıpta ile Osmanlı yönetimini izlemekte ve haksızlığa uğrayanlar, Osmanlı adaletine sığınmaktadır.


Hayal satmıyor ya da yazmıyorum.

Tarihi bir gerçekten söz ediyorum.

Geçmişte bunlar yaşandı ve namuslu tarihçiler yazdı.

Osmanlı arşivlerinde tüm hakikatler var.


¥


Yine Osmanlı coğrafyasının her yöresinde; Osmanlı’yı dış düşmanlar, dış güçler bitirmedi. Osmanlı’yı önce iç düşmanlar, iç güçler bitirdi.


Mesela Balkanlar’ın ipini İttihat ve Terakkiciler çekmiştir.

Resmi tarih böyle yazmasa da Balkan tarihleri ve namuslu her Balkan okumuşu bunu böyle bilir.


İttihat ve Terakkicilerin hazırladığı; “parçala, böl ve yut” politikasını dış güçler sahiplenmişler ve Ruslarla Bulgarlar başta olmak üzere tüm düşman çevreler, Osmanlı’nın Balkanlar’da parçalanması için el birliği etmişlerdir.
Eğer Osmanlı Balkanlar’da dayanabilseydi, parçalanmasaydı veya çekilmeseydi, bugün hangi şartlarda olursa olsun, sınırlarımız bu kadar küçülmeyecekti.
Bu ifadeleri, Balkanlar’ın kütüphanelerinde bulunan tarih kitaplarında, romanlarında, hikâyelerinde ve tekrar edeyim namuslu tarihçilerin eserlerinde bulabilirsiniz.
Neyse geçelim ve “Dağdan gelip bağdakini kovma” sözünde duralım.


¥


Yukarıda da söylediğim gibi Osmanlı Balkanı’nda; bağlar, bahçeler, ovalar, sular, çarşılar, hanlar, hamamlar, saraylar Müslümanların elindeymiş.


Balkan savaşları öncesi ve sonrası başlayan göçler yüzünden nereden geldikleri belli olmayan birileri gelip, Müslümanların arazilerine konmuşlar.


Bu konmaların en sonuncusu 1957 yılında yaşanmış. Doğu Makedonya’da iç kargaşalar ve göçler yüzünden Müslümanlar Türkiye’ye göç etmeye başlayınca, dağlarda yaşayan Hıristiyanlar düzlüklere inerek Müslümanların arazilerine el koymuşlar.


El koyarken de şu sloganı kendilerine yasa edinmişler; -“Bostana girince olgunları değil, hamları öldürün, o zaman çok tesirli olur.

Çocuklara ve kadınlara zarar verin, onları öldürürseniz topraklarını daha çabuk terk ederler.

”
Bu sözü Makedonya’da yediden yetmişe herkes biliyor.


¥


Ne demişler; “Ağlayanın malı gülene fayda etmez.”

Ağlayanların malı gülenlere fayda vermemiş.


Şimdi artık o güzelim verimli araziler, Makedonya Devleti’nin tekelinde.

Toprağı işleyecek olanlara “sahiplenmemek” kaydıyla veriliyor.


Yani göç etmeyip orada kalan soydaşlarımız, kendi topraklarında kiracı durumundalar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi