Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Faris Huri’den George Sabra’ya

Faris Huri’den George Sabra’ya

Tutuklanmadan ve devrim saflarına katılmadan evvel Emevi Camii’nin hatipleri arasında yer alan Muaz el Hatip, Osman Osman’ın sunup hazırlamış olduğu El Cezire’de yayınlanan eş Şeriatu ve’l Hayat programında kimsenin Suriye halkının ne istediğini sormadığını ama herkesin Suriye halkı namına konuştuğunu ve kendini vasi tayin ettiğini söylüyordu (Error! Hyperlink reference not valid.) ve yakınıyordu. Özellikle de Rusya ve İran’ın rejimin lehine olarak Suriye halkına siyasi çözümü dayatmak istediklerini hatırlatmaktaydı. Son dönemde ABD’de bu siyasi vasi pozisyonuna katılan ülkeler kervanına katılmıştır. Bunların istediği Suriye halkının iradesini sulandırmak ve seyrekleştirilmiş bir İslam modeli dayatmaktır. Ya da post-İslam dönemini dayatmak ve onun yerine seküler seçenekleri insanlar sandığa ahiretten mi katılacaklar? Kendisi de onların yanına giderek sandık işini orada halletsin. Gerçekten de ABD kaba ve hoyrat bir biçimde Suriye halkının işine karışıyor. Fransa da daha önce geçici bir sürgün hükümeti diye tutturmuştu. Ardından da ABD, devrim kurumlarını yeniden yapılandırma(iadetü’l heykele)adı altında vesayet mekanizması kurmak istiyor. Elbette daha geniş katılım ve muhalefetin birliğini pekiştirmesi matlup ve istenilen bir durumdur. Lakin bu Hazreti Ali’nin ifadesiyle batıla hizmet eden veya batıl için kullanılan hak bir söz durumunda olmamalı. Zira, Suriye Ulusal Konseyi içinde kadınlara ve azınlıklara kota uygulanması muhalefetin sulandırılmasıdır ve ideolojik bir tutumdur. ABD, Afganistan veya Irak’ta olduğu gibi ideolojisini kadın ve azınlık kotaları üzerinden dayatmak istemektedir. Bu geri tepecek ve ABD’yi sonunda pişman edecek bir yaklaşım ve davranış biçimidir. Bir de kalkmışlar ‘kimse niye ABD’yi sevmiyor?’ diye tutturuyor ve paralanıyorlar. Bu halinizle İslam alemi sizi ne diye sevsin?
¥
İşin bir yönü, ABD’nin Suriye muhalefetinin İslami içeriğini sulandırmasıdır. İkincisi aralarındaki insicamı bozmasıdır. Lakin işin bir başka ve dahili boyutu da şudur: İslam dünyasında Batı’ya bağlı ve onların emellerini gözeten azınlıklar olduğu gibi milli azınlıklar da vardır. Karadavi, Mısır’la alakalı olarak bu azınlıklara misal olarak Kıpti ileri gelenlerinden Mekrem Abid’i misal olarak verir. Yalpalama halleri gösterse de kızı Müna Mekrem Abid de zaman zaman milli azınlık çizgisinde yürümektedir. Eski futbolcularımızdan Lefter Küçükandonyadis bu tiplerden birisiydi. Suriye’de bu milli azınlık tiplerinden birisi eski başbakanlardan Faris Huri’dir. Karadavi de milli azınlık sıfatına haiz Hıristiyanlardan bahsederken sıklıkla Faris Huri ismini de gönderme yapar. Eski kuşaklar bu isimlere aşinadır. Mutaz el Hatip, el Cezire’de katıldığı programda Faris Huri ile ilgili ilginç bir anekdot anlatmıştır. Anekdotu ona anlatan rahmeti rahmana kavuşmuş olan Şevki Ebu Halil’dir. Şevki Ebu Halil de Hadi Müberek’ten dinlemiştir. Faris Huri Hıristiyan geçmişine rağmen başbakan olduğunda kimse ona kimliğinden dolayı itiraz etmemiştir. Sadece bu makama gelişinde ehil olup olmama kriterine bakılmıştır. Faris Huri günümüzde Şura denilen bölgede ikamet etmektedir. Tam meskeninin karşısında ise Efrem Mescidi bulunmaktadır. Günlerden bir gün müezzin sabah ezanı okumak için mescide geldiğinde başbakana ait meskende ışıkların yandığını görür. O gün hoparlör sistemi de mevcut değildir. Ezan çıplak sesle okunmaktadır. Müezzin başbakanın ikametgahının ışıklarını yanık görünce içinden şöyle bir mütalaa geçirir: “Gece boyu çalışmış olmalı. Belki de uyumak üzeredir. İstirahatını bozmayayım. Ben ikametgahının karşısında sabah ezanını okusam, belki de uykusu dağılır. İyisi mi ezanı ikametgaha bakmayan tarafta okuyayım…” Böyle de yapar.
¥
Ertesi günü Başbakan Faris Huri müezzini çağırır ve önceki gece ezanı işitmediğini söyler ve nedenini sorar. Durumu başbakana arzeder. Bunun üzerine Faris Huri şöyle karşılık verir :” Allah ecrini versin. Bizi ezan sesinden mahrum etme. Ben Allah’ın çağrısını dinlemeden ve kalbim ismine açılmadan yatmam…” Muaz Hatip geçmişte ilişkilerin böyle olduğunu ve bunun hiçbir azınlıktan esirgenmediğini lakin Esat ailesinin ise bunu suistimal ederek bir çete devleti kurduklarını ve ülke rejimini aile ve azınlık rejimi haline getirdiklerini söylemiştir. Elbette Beşşar’ın Suriye’yi Esat ailesine bağlı ve gücünü İran ve Rusya’dan alan bir çiftlik haline getirmesine mukabil, Faris Huri de Suriye’yi Fransa veya ABD’yi bağlı bir peyk haline getirmek isteseydi aynı tepkiyi alırdı. Azınlıklardan birisi başbakan (Suriye’de anayasa cumhurbaşkanı olmasına cevaz vermemektedir) ama bu ona ülkeyi azınlıklara dayalı bir rejim yapma hakkı vermez. Bunu denediğinde halkı karşısında bulur ve bir gün galeyan ve kaynama vakti gelir ve toplumun kazanı taşar.
Faris Huri örneğinde olduğu gibi şimdi de Suriyeli muhalifler Suriye Ulusal Konseyi sözcüsü Hıristiyan asıllı George Sabra’yı, Abdulbasit Sida’nın yerine Suriye Ulusal Konseyi başkanı seçmişlerdir. İkisiyle de tanışıyoruz. Sida’yı Kürt asıllı biri olarak hiç yadırgamadım ve zerre kadar ona bir yabancılık hissetmedim. Sabra’nın ismi de ötedenberi bu makamla ilgili olarak konuşuluyordu. Suriye muhalefetinin bir parçası olarak onun ismi de bana yadırgatıcı gelmedi. Lakin yine de İran ve Rusya’nın Esat’tan vazgeçmesi gerektiği gibi Fransa ve ABD gibi ülkeler de azınlık isimleri dayatmaktan kaçınmalıdır. Robert Ford ile Riyad Seyf’in ortak isim listesi hazırlamaları, Suriye halkının kabulü olamaz. Suriye halkı azınlık düşmanı değil. Lakin azınlıklara imtiyaz fikri düşmanlık tohumları eker. Batılılar şarkta böyle yapa yapa Hıristiyanların kökünü kuruttular. Bu planları aksiyle sonuç verdi. Acaba onlar azınlıkları böyle yaparak kendi gündemlerine mi alet ediyorlar, yoksa koruyorlar mı, ya da çoğunlukla sürtüştürüyorlar mı?
ABD’den istediğimiz şudur: Gölge etmesin, başka ihsan istemeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
38 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi