Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Patlayan nesilden, kayıp kuşağa!

Patlayan nesilden, kayıp kuşağa!

Tarihte demografik dönemler var. Bazen demografilerde yani nüfus hareketlerinde yukarıya doğru hareketlenme veya patlama olduğu gibi bazen de aşağıya doğru hareketlenme ve daralma olmaktadır. Kaht-ı rical dendiği gibi bir aslında nüfus daralması yaşanılan dönemler gibi patlama dönemleri de vardır.



Amerikan toplumu bu nüfus patlamasının en büyüklerinden birine İkinci Dünya Savaşının ardından şahit olmuştur. Bu dönemde doğanlara ‘baby boomer/patlayan çocuk’ denmiştir. Patlayan bebek veya patlayan bebekler. Bu dönem, 1946 ile 1964 yılları arasında sürmüştür. Sonrasında ABD’de Hippi kuşağı çıkmıştır. Bu kuşak Avrupa’daki 68 kuşağına tekabül eder. Hippiler yerleşik düzene başkaldıran ve düzensizliği sembolize eden nesil veya kuşağı temsil eder. Yerleşik düzene başkaldırmış ve bohem hayatını tercih etmiştir. Bugün ise farklı bir kuşakla karşı karşıyayız. Batı küreselleşmesinin son çağını veya son dönemini yaşıyoruz. Umutsuz ev kadınları gibi karşımızda umutsuz bir Amerikan kuşağı var. Amerikan siyasetine de kaht-ı rical hakimdir. Tarih sosyoloji devreleri, dilimleriyle de anılır. Sosyologlar sosyal devrelerin ve dolayısıyla kuşakların 20 yılda bir değişeceğini öngörmüşlerdir. Son sıralarda ABD’de işlerin iyi gitmediğine dair çok fazla veri ve işaret var. Filistinli solculardan Selame Kile, el Cezire.net sitesinde yayınlanan bir makalesinde ABD için ‘uful eren imparatorluk’ tabirini kullanmıştır. Artık rüzgar ABD’nin arkasından esmiyor. Rüzgar yön değiştirdi. ABD ve Batı medeniyeti için ‘kayıp ülke veya kayıp medeniyet’ tabirini kullananların sayısında artış var. Mayaların tarih sonu olarak belirledikleri tarihte aslında ABD ve Batı kayıp bir medeniyeti temsil ediyor. Belki de tarihin sonu onların tarihinin sonu.

¥

New York Times’ın yazarlarından MAUREEN DOWD ‘A Lost Civilization/kayıp medeniyet’ başlıklı yazısında Selame Kile gibi medeniyetin (Batı medeniyeti) uful ettiğini ve rüzgarın uçurduğunu, (a Civilization gone with the wind ) rüzgara binip gittiğini yazıyor. Söz konusu yazısında tarihçi Will Durant’dan bir cümle aktarıyor, “İnsanın kendine yaptığını başka kimse yapamaz’ anlamında:” büyük medeniyetler kendi kendini içten imha etmeden başkaları tarafından fethedilemezler (As the historian Will Durant observed, “A great civilization is not conquered from without until it has destroyed itself from within.”) MAUREEN DOWD, ‘The New York Times’da A Lost Civilization/kayıp medeniyet’ başlıklı makale yazarken rakip gazete The Washington Post’da yazan Robert J. Samuelson da aynısını söylüyor. ‘A lost generation/Kayıp kuşak?’ başlıklı makalesinde ABD’de kasvetli ekonominin evlilikleri etkilediği gibi aynı zamanda doğum oranlarını da aşağıya çektiğini yazıyor. Bu ne anlama geliyor: Bu şu anlama geliyor: 1946 ile 1964 yılları arasındaki durum tersyüz olmuş bulunuyor. 1947 ile 1966 yılları arasında Kanada, 1946 ile 1961 arasında ise Avustralya Baby Boom denilen nüfus patlamasına sahne oluyor. Bu nüfus patlaması döneminde yani 18 yıl içinde ABD nüfusuna 79 milyon yeni nüfus yani bebek katılıyor. Clinton ve George W. Bush bu nüfus bombası dönemi çocuklarını temsil ediyorlar.

¥

Şimdi ise durum tersine dönmüştür. ABD daralma eski dille takallus dönemine girmiştir. Med değil cezir yani çekilme dönemini yaşıyor. Kırılgan ekonomi aile durumunu etkiliyor. Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir alan taramasına göre, 2011 yılı itibarıyla ABD’deki doğum oranlarının seviyesi 1920 seviyesine gerilemiş bulunuyor. 2007 ile 2011 yılları arasında doğum oranlarında binde 9 puanlık bir düşüş gözleniyor. Doğum oranları yüzde 2.1 seviyesinden 1.9 seviyesine gerilemiş bulunuyor. Bu şu demektir Amerikan nüfusu da Avrupa nüfusu gibi geriliyor. Daha doğrusu Rus, Avrupa ve Amerikan nüfusları gerileme trendi içine girmiştir. Nüfusun seviyesini koruması için en az artış 2.3 seviyesinde kalması gerekir. Bu yeni oranlar ABD’de yaşlanmanın belirtileri. Bununla birlikte ABD’nin şansı dışarıdan nüfus ve taze kan transfer edebilmesi. Bu da yine büyümesine ve onun ötesinde özgürlük ülkesi olarak kalabilmesine bağlı. Göçmen kadınların doğurganlık oranlarında düşüş ise daha keskin. Binde 13 seviyesine kadar çıkıyor. Yerli kadınların doğurganlık seviyesinde düşüş ise binde 5 seviyesinde kalıyor. Ekonomik durgunluk nedeniyle doğurganlık oranı en yüksek olan İspanyol ve Katolik kadınlarında da düşüş gözleniyor. İstihdam alanındaki daralma bütün kesimleri etkiliyor. Bununla birlikte en çok etkilenen kesim, gençler. 23.4 milyon kişi kendisini işsiz olarak tanımlıyor. Bu rakamın 12.5 milyonu resmi işsizler sınıfını oluşturuyor. 8.2 milyon ise part time çalışıyor. 2.5 milyon ise iş aramasına rağmen ümidini kesmiş ve iş aramaktan vazgeçmiş. ABD 1946-1964 döneminden 1929-1945 dönemine geri dönüyor. Nereden nereye?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi