Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Filistinliler II. Abdulhamid’in izinde

Filistinliler II. Abdulhamid’in izinde

Büyük Birlik Partisi Başkanı Mustafa Destici'nin Gazze ziyareti sırasında Hamas Başbakanı İsmail Heniye bir konuşmuş pir konuşmuş.

İhkak-ı hakta bulunmuş ve İkinci Abdulhamid Han’ın hizmetlerini yâd etmiş ve tek cümle ile ‘İkinci Abdulhamid Han’ın izinden gideceğiz, çizgisinden ayrılmayacağız’ demiştir. İsmail Heniye de II. Abdulhamid gibi burasının bir İslam yurdu ve toprağı olduğunu söyleyerek taviz verilemeyeceğini söylemiş. Belki İkinci Abdulhamid Han’ın da şartlar gereği kıvırma payı vardı ve bu kıvırma payını kullanma yerine dik durmayı yeğlemiştir. Pragmatik değil, ilkeli davranmıştır. ülkenin batan maliyesini kurtarmak için Yahudilere sığınabilir ve onlar vasıtasıyla hazinesini doğrultabilirdi. Ne değişirdi? Belki tarih değişmezdi sadece İkinci Abdulhamid Han adını ve ülkesinin adını lekelemiş olurdu. Dik durarak adını ve ülkesinin adını parlatmıştır. Tahtını ve tacını kaybetme pahasına yöneldiği feragat mesleğiyle birlikte gelecek nesillerin gönlünde taht kurmuş ve tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Bugün hep rahmetle anılmaktadır. Bundan dolayı Suriye eski Kültür Bakanı Riyad Nasan Ağa gibiler hep Arap dünyası açısından Abdulhamid Han’ı hayırla yâd etmiş ve iade-i itibarda bulunulmasını istemişlerdir. Filistin’e onca hizmetine rağmen kimileri ona Ermenilerin zaviyesinden bakmış ve Kızıl Sultan diye hitap etmiştir. Barbaros ve Oruç Reislere ve Akka Kahramanı Cezzar Ahmet Paşa gibilere de benzeri damgalar vurulmuştur. Ne fark eder? Önemli olan öte dünyaya görevini yapmanın huzuruyla ve vicdan huzuruyla gidebilmek değil midir?
¥
İsmail Heniye, Mustafa Destici’yi kabulünde tarihi bir konuşma yapmış ve Türkiye, Mısır ve Katar’ı katkılarından dolayı şükranla yâd etmiş ve ayrıca Türkiye’nin yardımlarındaki farka da dikkat çekmiştir. ‘Herkes malıyla ve silahıyla yardım ederken Türkler canlarıyla kanlarıyla yardıma geldiler ve Filistin’i şehit kanlarıyla suladılar’ demiştir. Mavi Marmara’da Türkiye’den giden 9 yardım gönüllüsü levendin şahadetini hatırlatmış ve ‘Son Gazze savunmasıyla birlikte onların intikamını aldık. Türk halkı ve şehit yakınları gönüllerini ferah tutsunlar’ demiştir. Bizzat Başbakan Erdoğan’ın himmet ve gayretiyle Gazze’de tam teşekküllü bir Türk hastanesi kurulduğuna da dikkat çekmiş ve sevincini paylaşmıştır.
¥
İsmail Heniye, Türkiye’nin Filistin’in yanında olduğuna dikkat çekiyor. Buna mukabil, İkinci Abdulhamid Han’ın hattından ve çizgisinden ayrılmayacaklarını taahhüt ediyor. Ertesinde de Şam’da Yermük Kampının hedef alınmasıyla alakalı değerlendirmesinde, Suriye rejiminin yaptığını İkinci bir Nakba felaketi olarak tasvir ediyor. Dolayısıyla sözde direniş cephesi, Filistin halkına ikinci Nakba felaketini yaşatıyor ve tattırıyor. Birinci Nakba felaketini 1948 yılında İsrail yaşatırken ikinci Nakba felaketini de Suriye ve mihveri yaşatıyor (http://www.assabeel.net/arab-and-international/palestine/121310-). Modern dönemlerde Filistin’in İkinci Abdulhamid Han’dan maada diğer kahramanları Ahmet Yasin, El Hac Emin el Hüseyni ve Abdulkadir el Hüseyni’dir. Abdulkadir el Hüseyni fedailerin başında Kudüs’ü savunurken İsrailli çeteler karşısında şehit düşmüştür. Yermük Kampında adına yapılan camide manevi şahsiyeti yaşatılmaktadır. Lakin Esat çeteleri bu camiyi de hedef alarak kuklası Ahmet Cibril’i galip kılmak için Filistin halkını çoluk çocuk demeden katletmiştir. Abdulkadir el Hüseyni Camii’nde onlarca kişi şehit düşmüştür. Cani caniliğini camilerde de sürdürmektedir. Filistin’in yanında değil de karşısında savaştığının en büyük remzi ve sembolik işaretlerinden birisi Yermük Kampını yerle bir etmesi ve Abdulkadir Camii’ni kundaklaması ve bombalamasıdır. Durum, Tevbe Suresi onuncu ayetinde ifade edildiği gibidir: Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların tâ kendileridir. Filistin, kampını seçmiştir ve kendini Esat ve yandaşlarının kampından ayırmıştır. Raid Salah bunu ilk ortaya koyan Filistinli önderlerden biri olmuştur ve aynen Amus Gilad gibi konuşmuştur: “Esat’ın düşmesi İsrail’in sonunu açacak gelişmedir. Filistin’in bayramıdır…” Suriye rejimi direniş cephesi değil Kelim Sıddıki’nin beyanıyla da İsrail’in zırhıdır. İsrail Suriye üzerinden İslam alemine karşı azınlık zırhlarını kaybediyor. İsrail'in eski Washington Büyükelçisi İtamar Rabinoviç, Er Rey gazetesine yaptığı bir değerlendirmeye göre, George W. Bush, 2005 yılında Şaron’a Başşar Esat’ın düşürülmesini teklif etmiş ama muhatabı buna yanaşmamış ve şöyle konuşmuştur: ‘tanıdığımız şeytanı, tanımadığımız şeytana yeğleriz’ (http://www. alraimedia.com/ Article.aspx?id=397006 ). Jacop Yosef adlı haham da Gazze saldırısı sırasında İsrailli liderlerden Filistin halkına, Esat gibi davranmalarını istemiştir (http://al-aqsa-in-our-hearts.net/showthread.php?p=14771) .
Apo’nun derdest edilmesi ve paketlenmesi sonrasında İsrailliler Meşal ve benzerlerine karşı Türk modeline özenmişlerdir. Filistinlileri tenkil konusunda da şüphe yok ki Esat modeline özeniyorlar. Bütün bu gerçeklerin ışığında Esat’ın Filistinlilere ikinci Nakba felaketi yaşattığı tespiti yanlış mıdır? Vicdanları bağlanmayanlar için evet!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi