Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Fatih’in Vakfiyesine Sahip Çıktığımız Kadar

Fatih’in Vakfiyesine Sahip Çıktığımız Kadar

Önce Fatih’in Ayasofya ile vakfiyesine bakalım.

“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.
Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın.
Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir.
Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453”
¥
Bu şehrin sahibi Fatih Sultan Mehmed olduğuna göre ve hatta Ayasofya’nın da tapusunda “sahibi” hanesinin yanında, “Ebulfetih Sultan Mehmed Vakfı” yazdığına göre elbet Ayasofya Camiye dönüşmelidir.
Yalnız İstanbul’da ve Osmanlı coğrafyasında, Ayasofya gibi nice vakıf eserlerimiz kaybolmuş ve harap halde heder olmuştur.
Sadece İstanbul’da sekizbine yakın cami kayıptır. Edirne’de 540 Osmanlı eserinden bugün elde kalanların sayısı on parmağı geçmez.
¥
Nihayet son on yıldır, Türkiye ve yurtdışında öksüz ve yetim kalmış ne kadar tarihi eserimiz varsa, hepsi de gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Nice camiler, kervansaraylar, hanlar, hamamlar, medreseler ve mektepler toprak olmaktan kurtulmuş ve yeniden hayat bulmuştur.
Eğer bütün bu eserler gün yüzüne çıkarılıyorsa, günü geldiğinde elbet Ayasofya’da camiye dönüşecektir.
¥
Ayasofya siyasi malzeme yapılmak isteniyor. Heyecanlanmaya, bağırıp çağırmaya, kızıp öfkelenmeye gerek yoktur.
Amaç, bağcıyı mı dövmek, üzüm mü yemek? Başbakan üzüm yemek isteyenlerin niyetini bildiği için bağcıyı dövmek isteyenlere gerekli uyarısını yaptı.
Eğer gaye, hakikaten ibadet etmekse, Ayasofya’nın çevresine en yakın 100 metre, en uzak 500 metre civarda onlarca tarihi cami var.
Samimi şekilde Ayasofya’nın ibadete açılmasını isteyenlere söylemek isterim ki,
“Ayasofya’nın müzeye çevrilmesiyle ilgili bir kanun veya resmi gazetede yayınlanmış bir kararname bulunmuyor.”
Yani elde hukuki bir belge yok. Bunu devletin ilgili kurumları biliyor. Ayrıca medyada da yer aldı ve kimse de itiraz etmedi.
Denizi geçip, derede boğulmadan bu mesele halledilecektir.
Sabır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi