Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Pazarlıksız Müslüman Necip Fazıl

Pazarlıksız Müslüman Necip Fazıl

Pazarlıksız birkaç Müslüman say denilse hemen üç isim gelir.

Bediüzzaman, Mehmed Akif ve Necip Fazıl.
Aman yanlış anlaşılmasın, elbet başka pazarlıksız Müslümanlar da var ama hemen aklıma geliverenler bunlar.
Bediüzzaman Hz.leri; “Müslüman hüsn-ü zan sahibidir” der. Sözlerime lütfen Hüsn-ü zan penceresinden bakılsın.
Necip Fazıl üstad, “Pazarlıksız Müslüman” oluşunu şöyle tarif eder: “Kayıtsız şartsız, Allah ve Rasulü’ne itaat.”
Yani benim gibi Müslümanların; “Dünyada elimi neye atarsam benim olsun, Cennette de Kevser Irmağı’nı, Peygamberimizin yanını ve başka şeyler de isterim” diye iman etmemiş.
¥
Necip Fazıl üstad “Esselam” adlı eserini, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) e ithaf etmiştir. Bu eserin önsözünde şöyle haykırır:
“Ölüme çare bulsalar, yıldızları bozuk para gibi harcasalar, güneşi idare lambası gibi kullansalar, mesafeleri dondurup yekpare bir elmas halinde hâkimiyet tacına oturtsalar ve bu tacı benim başıma geçirseler; dilim, hafızam, akrabam, vatanım, hatıram, hiçbir şeyim kalmasa…
Benim, evet bizzat benim ayaklarımdan saçlarıma kadar her zerrem, kendi aleyhime dönse ve beni yalanlasa…
Ve bende kalacak olan tek ve son nokta halinde sana Allah’ım ve senin sevgiline iman eden ve O’nun senden getirdiği her ölçüyü hak bilen biricik insan, vücut, kısım, parça, zerre olur ve böylece kalırım…
Dedim ya, farzı muhal, yokluğu bulup da söyletseler ve ona; “Benden başkası yok!” dedirtseler, ben yine O’nun bildirdiği “var”dan ve O’ndan yana kalırım.”
¥
Bir de gençliğe hitabesine uğrak vuralım.
“Tek cümleyle Allah’ın kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisinin, âlemleri bir manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye layık görecek bir gençlik…”
¥
“Allah’a dönüşünün müjdesi” olarak kabul ettiği ve şiirlerini topladığı “Çile’de” ise şairi ve şiiri sözlerine katarak şöyle der:
“Efendimiz, Kurtarıcımız, Müjdecimiz, Gaye-insan ve Ufuk-Peygamber…
O, her şeyimiz, her şeyimiz, her şeyimiz; topyekün varlık nimetinin her şubesiyle beraber (Poetika) mızın, şiir telakkimizin de kaynağıdır.
Birçoklarınca O’na bağlanmadan Allah’a bağlanmak mümkün, fakat bizce Allah’a bağlanmanın yolu, Allah’ın iradesiyle yalnız O’na bağlanmak olduğuna göre, şiirin tahsisi gibi muhteşem bir davada, O’nu, kendi yüzü suyu hürmetine yaratılmış olan Kâinatın, ta merkezinde görmemek ne mümkün?...”
¥
“Şiir bu mukaddes eşiğin süpürgesi, şair de boynundaki süpürücülük borciyle insanoğlunun en yüksek rütbelilerinden birisi…
Ben, bu rütbelerin en yükseği içinde, O’nun ümmetlik liyakatinin en alçak ferdi olarak, o mukaddes eşiğinin süpürücüsüyüm.
Kendimi böylece takdim ederim.” N.F.K.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi