Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Avrupa’nın Türkiye’si Balkanlar

Avrupa’nın Türkiye’si Balkanlar

“Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum

Her lahza bir alev gibi hasretdi duyduğum.” Yahya Kemal
Yahya Kemal’in daha uzun olan “Açık Deniz” şiirinin ilk mısraı böyle.
Ne zaman Balkanlar denilse yüreğimin bir yerinde derinden bir sızı başlar ve sızı hasrete dönüşür. Gitmek ve görmek isterim.
Belki Balkanlı olmayan birisi olarak, Balkanlılardan daha çok sevmekte, özlemekte ve benimsemekteyim.
Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın tarifiyle; “Bütün tarihimizin en büyük kaybı, Rumeli’ni elden çıkarmamızdır.
Tuna ve Adriyatik’ten Meriç çizgisine çekilmemiz, iki safhada oldu. 1877-78 Rus Savaşı ve 1912-13 Balkan Savaşı.
Bu iki savaşı da kaybeden Osmanlı Devleti, Rumeli’ni bıraktı ve devletin kanatlarından biri koptu.”
¥
Öztuna’nın bu tarifi, her geçen gün kendisini öyle hissettiriyor ki, son zamanlarda Balkanlar ile birbirimize yaklaştıkça, kaybımızın ne büyük olduğunu ve kırılan kanadımızın neredeyse bütün vücudumuzu taşıdığını görüyoruz.
Bu sebeple Balkanlar bizim yetim coğrafyamızdır. Tüm Balkan coğrafyasının; hemen her köyünden, kasabasından, vilayetinden, Türkiye’nin çeşitli yerlerine göç etmiş yetim coğrafyanın insanları, şimdi daha rahat topraklarına gidip gelmekteler.
Böyle de olsa, Balkanlar’ın yetimliği sürüyor ve oralar hala Osmanlı bakiyesi yetim topraklardır.
Balkanlar’ın yetimliğine dair bir başka sebep de günümüz insanlarının buralara turist gözüyle gidip gelmesi ve gezmesidir.
Yani “nerede börek yenir, nerede köfte yenir” hesabının yapılması.
Elbet bu da lazım ama esas olan;
-“Biz bu topraklara ne zaman yerleşmişiz ve bu topraklarda yaklaşık 520 yıl nasıl bir medeniyet ve idare kurmuşuz” gibi tarihi ve kültürel bilgilerin de öğrenilmesidir.
Tabi Balkanlara herkes turizm amaçlı gitmiyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla iş dünyası da Balkanlarla yakından ilgileniyor.
¥
Geçtiğimiz hafta sonu biz de Deniz Feneri Derneğiyle Balkanlar’daydık. Deniz Feneri Derneği Karadağ’ın Rojaye şehrindeki yetimlere bilgisayar bağışında bulundu.
Genç Tebessüm Derneği de bilgisayarların masa ve sandalyelerini bağışladı. Her iki yardımın da Rojaye’deki teslim törenine katıldık.
Rojaye şehri, Balkan coğrafyası içerisinde yüzde doksan dokuzluk bir Müslüman nüfusa sahip.
Sancak bölgesinin Karadağ kısmında kalan şehir, savaş sonrası fabrikalar kapanınca ekonomi dibe vurmuş ve halk da zor durumda kalmış.
Cenneti tarif edenlerin tarifine uyan şehirde, bizimle İslam Birliği Rojaye Başkanı Ernat Ramoviç ilgilendi ve bilgisayarlarla öğrencilerin hem Kur’an-ı Kerim öğreneceklerini hem diğer derslerde de eğitim alacaklarını söyledi.
Maalesef dünyanın her yanında olduğu gibi gençleri cafe kültüründen uzaklaştırıp, eğitim salonlarına sokmak oldukça zor.
Rojaye’deki Müslümanların da derdi aynı. Çocuklarını biraz olsun disiplin altına alabilmek için kurslar açmışlar. Deniz Feneri de onlara destek verdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi