Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Twitter Gerillacılığı ve Vandetta Kuşağı

Twitter Gerillacılığı ve Vandetta Kuşağı

Köroğlu, taa 16. yüzyılda “Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu” derken, kol gücünden sanayi gücüne geçişte yaşanan kırılmanın manifestosunu söylüyordu. Pazu gücüyle yapılan savaşı mertlikle anlamlandıran Köroğlu, bu güç yerine barut gücünün kullanılmasındaki şaşkınlığı ve hayal kırıklığını dile getiriyordu.

            Barut gücü “konvansiyonel savaşlar” denilen cephe savaşlarını doğurdu. Arkasından modern zamanlarda ekonomik ve kültürel savaşlar geldi çattı. Ekonomik ve kültürel savaşlarda kan akıtılmıyordu ama insanlar “gönüllü esaret”e mahkum ediyordu. Hâlâ da etmeye devam ediyor. Bu konu bahs-i diğer...

            Biz lafı “twitter gerillacılığı”na getirmek için “gerilla savaşları”nın ortaya çıkışına gelelim.

            Gerilla savaşı, 1960’larda Orta Amerika ve Vietnam’da ortaya çıkmıştır. Bu savaşta, “Gündüz külahlı gece silahlı” taktiği güdülmüştür. Yani gerillalar, konvansiyonel savaşlar yapacak şekilde örgütlenen düzenli ordu mensubu değildirler. Gerillalar, kendi kimlikleriyle gündelik normal hayatın içinde yaşayan sivillerdir ve bu bir tür kamuflajdır. Çiftçi, çoban, esnaf, memur birini “eylem” zamanı silahlı bir gerilla olarak görebilirsiniz. Gündüz kamufle olanın gece “eylem”de ortaya çıkmasıdır bu...

            Şimdi zaman sosyal medya zamanı... Köroğlu zamanımızda yaşıyor olsaydı “Twitter” çıktı mertlik bozuldu” derdi herhalde...

            Normal zamanda, kendi kimlikleriyle görünen insanların bir kısmı, Gezi eylemleri başladığında “fake” hesaplarla, bu defa kurşun değil, kelime attılar. Ortalıkta binlerce “fake hesap”, gerilla gibi asıl kimliklerini gizleyip fink atmaya başladı. Sahte isimler, sahte gruplar, kendini gizleyen binlerce kişi ve grup 18 günden beri, “İnternet savaşı”nda kışkırtıcı, provokatif paylaşımlar yapıyor. Gerilla savaşlarında kitleleri harekete geçirmek veya korkutmak için yapılan uydurma haberlere benzer şekilde pek çok sahte görüntülü paylaşımlarla dezinformasyon yapılarak kitle ya korkutuluyor veya tahrik ediliyor.  

            Eylemlerin içinde olan “gerilla” tipleri yok mu?

            Olmaz mı?... Daha düne kadar yüzünü poşu veya kırmızı eşarpla kapatmış şekilde meydanlarda ve sokalarda gördüğümüz bazı insanlar bu eylemlerde de vardı. Toplumun bu tür gizlenmelere karşı yakın geçmişe dayanan bir nefreti var. Fakat bu eylemlerde Vandetta maskesini de bol miktarda gördük. V for Vandetta (2005) filminden hatırlayın... Ne diyordu bir yerinde? “Biri kendi kişiliğiyle konuştuğunda, aslında en az kendi olduğu zamandır.
Ona bir maske verin ve size hakikati söylesin”. Eylemlerde bu baske ile arz-ı endam edenler de filmde söylendiği gibi yapıyor. Tabii Gezi eylemcileri ve destekçilerinin söyledikler hakikatler değil, asıl kimliklerinde barındırdıkları hınçlardır. Gerçek kimlikleriyle hınçlarını dile getiremeyen gençler, Vandetta maskesi takarak y kuşağı tavrı sergiliyorlar.

Bu gençlerin büyük bir kısmı da poşu veya kırmızı eşarp çağından Vandetta maskesi çağına atlayan gençlik. Poşu ve kırmızı eşarp, eski zamanların ve sıcak savaşın sembolü, Vandetta maskesi ise yeni zamanların; yani hıncını barış görünümlü gösterilerle sergileyen şehirli kuşağın.

İster twitterla olsun, ister Vandetta maskesiyle, sürdürülen “kavga”nın temelinde, kimliğini gizleyerek “kavga verme”; yani “gerilla savaşı yapma” anlayışı yatmaktadır.

            İktidarlarda ve  muhalefette olanların (“yaşlılar yönetimi” demek olan “geritokratların” diyelim de bilimsel bir çeşni katalım yazımıza.) bu yeni kuşağın maskesiz ve gizlenmesiz olarak kendilerini ifade etmesi için ortam hazırlanmasına matuf tavırlar takınması lazım. “Eylemsel demokrasi” şeffaflığın egemen olduğu bir demokrasi olacak. Bunun için de bireyin kendini rahatça ifade edebileceği bir sürecin hayata geçirilmesi şarttır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi