Önce taaa 2007’de Boyut Haber’de yazmıştık…

Olmadı 25 Temmuz 2009’da Vakit gazetesinde bir yazı yayınladık…

Gene olmadı… Haber yaptık; röportaj verdik ama mesele düzeltilmedi.

Tekrar hatırlatalım dedik.

Türkiye’deki üniversitelerde Arapça, Farsça, Yunanca, Bulgarca (“Komşulardan başlayalım” dedik.) öğrenmek istiyorsanız; üniversiteye giriş sınavında, mutlaka ya İngilizce, ya Fransızca veya Almanca’dan sınava  girersiniz.

Sınırı biraz genişletelim…

Rusça, İtalyanca, Macarca, Urduca (Pakistan), Hindce, Çince, Japonca bölümlerinde okumak istiyorsanız, gene İngilizce, Fransızca veya Almanca’dan sınava girer; yeterli puanı alır, bu bölümlerde ancak o zaman okuyabilirsiniz.

Garabeti görüyor musunuz?

Şimdi bazıları çıkar ve “Efendiiim…. Dil mantığııı… Bir yabancı dilin öğrenilmesi için, uygun dil mantığının olup olmadığının ölçülmesiii.... Bunun için… Eeee… İngilizce sınav şarttır…” falan derse hiç şaşmam. Çünkü, “oradan” bakılınca demek öyle görünüyor.

İşte sorun da burada: “Oradan bakmak”…

Hadi eski YÖK’çüleri ve ÖSYM’cileri anlarız… Gerçekten onların baktığı yerden öyle görünüyordu. Çünkü onlar “Batı fetişisti” idiler; böyle bakmak ve demekte haklıydılar.

Şimdiki YÖK ve ÖSYM’ye no oluyor?...

“Oralar”,  oralara çıkanları kendisine mi benzetiyor?...

Sistem değişmeyecekse, bunca mücadeleyi niye verdik? Bunca yıldır, eleştirdiğimiz saçmalıklar değişsin diye niye kavga ettik? Sistemi eleştirenler, ele geçirince sisteme benzesin diye mi vakit ve enerji harcadık bunca yıl?

28 Şubat YÖK’çüleri ve ÖSYM’cileri, değil İngilizce sınav yapıp öğrenci almak, Arapça ve Farsça bölümlerine öğrenci alımını durdurmuşlardı. Yani, Türkiye’nin “Doğu kulağı”nı sağır etmişlerdi. Şimdiki YÖK bu bölümlere tekrar öğrenci alımını başlattı. İyi de oldu… Ama sitem, eskisi gibi devam ediyor. O zaman ben ne anladım, tekrar öğrenci alınmasından?

Elektrikçi dükkanı açmak için gözlükçülük sertifikası istemekten farksız mıdır bu sistem?

Yapılacak olan, yabancı dil ve edebiyat bölümlerine, öğrenci almak için, milleti İngilizce, Fransızca ve Almanca sınavlarına sokmayacaksın. Varsa imkanın, her dil ve edebiyatın kendi sınavını yapacaksın. O da olmadı, sözel puanla alacaksın arkadaş!...

Bilmem anlatabildim mi?

Benim anlatmam önemli, değil; yetkililer anladı mı? O önemli.