Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Muhalif Anayasa

Muhalif Anayasa

Ülkemizdeki muhalefet anlayışı ile ancak muhalif anayasa yapılır.

Halkın isteklerine cevap verecek sivil bir anayasa yapılamaz.
Her birinin kafasında ayrı bir tilki olan muhalefet...
Koltuğu sağlama almak için Kılıçdaroğlu’nun bu yollarda akıttığı sular belli.
MHP, bazen CHP’nin kayığına biner bazen iner.
BDP, birinci aşamada “30 bin insanın katlinden ben sorumluyum” diyen azılı birisini İmralı’dan kurtarıp “Ulu Önder” koltuğuna oturtarak kurtarıcı payesi sağlamak.
İkinci aşamada kürt devleti.
Anayasa elbette ki uzlaşma kitaptır.
Ama bu uzlaşma nerede? Eğri de mi, doğruda mı?
Madem demokrasi diyorsunuz, o halde çoğunluğun dediği olacak.
İslam’ı düzene gelince, ne azınlığın ne de çoğunluğun dediği, asıl olan kriter haktır.
Hak kiminse inancına, ırkına, boyuna postuna bakmadan ona verilir.
Bunu da iktidarlar yapar.
Hikayeden Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun baş muhalefet aktörü CHP bağırıyor:
 “Dediklerimiz olmazsa, Mursi’nin başına gelenler sizin de başınıza gelir...”
“Ama biz yine de darbelere karşıyız!”    
Tutarsız, desteksiz, ölçüsüz,  mantıksız, tabansız bir muhalefet.
Bu tip bir muhalefetle uzlaşma imkanı ancak CHP’nin “çaldığım düdüğü” ile olur.      
Demek istiyor ki CHP, bu cumhuriyeti paşa dedemiz bizim için kurdu, sizin için değil.
Gazı ile, sazı ile, tuzu ile, şerbeti ile, garabeti ile bize aittir..
O halde yapılacak anayasada özellikle “kafa çekme hürriyeti” yanında “istediğimi yaparım” anlayışına kısıtlılık getirecek herhangi bir madde olmayacak.
Sapına kadar dinsel kurallardan uzak laik olacak…  
Daha açıkçası, sen iktidar olabilirsin ama benim dediğim dedik, çaldığım düdük.
Düdüklü  anayasa.. CHP kendisine bağlı ne kadar “her yer Taksim” varsa hepsini ayağa kaldırarak halkın iradesine set vurmak istiyor.
Ülkeyi düdükçülere mahkum edecek.
Biliyorsunuz laikliği ülkeye CHP getirdi.
Hem de katil jakobenlerin Fransa’sından.
Laikliğin anlamı da sana bana göre değil kendilerine göredir.
Bazı saflar öyle diyor, laiklik devletin her dine eşit mesafede durmasıdır. Veya istediği gibi dini inançlarını yaşaması.
Geç onları…
Bu ülkede kitap okuduğu için laikliğe aykırılıktan hapis yatanların hatıraları hala silinmedi. Bir de banisi CHP’ye soralım, o da diyor ki laiklik dinin sosyal ve siyasi hayattan kovulmasıdır. Başka bir deyişle, din ayrı dünya ayrı olduğundan tanrı dünyaya karışamaz!
Emperyal güçler özellikle laikliğin üzerinde duruyor.
Muhammed Mursi laik olsaydı elbette ki iktidarı tehlikeye girmezdi.
Laik olmadığı için darbe ile devrildi.
Aynı mantık Suriye için de geçerli.
Esed denilen diktatör laik olduğundan faşizme kıyam eden halka tercih edildi.
O yüzden bu coğrafyayı kontrol eden güçler hangi iktidar olursa olsun mutlaka laik olmasını istiyor. Nedeni de, laiklik olmadan Müslüman ülkeler asimile edilemez, sömürülmez. Aynı coğrafyada aynı şartlarda yaşadığımıza göre bize de bakışları farklı sayılmaz, yapılacak anayasaya laiklik maddesi konulmadığı taktirde dananın kuyruğu kopar.
 O halde ne değişecek?
Bu şartlarda yapılacak bir anayasa halkın değil de, emperyalistlere hamallık yapan yerli egemenlerin keyfiyeti olacaksa, bükemiyorsanız sahibi gelinceye kadar bırakın dursun.
Gavurun değirmenine su taşınacaksa hiç ellemeyin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi