Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Akademik personel ilanları

Akademik personel ilanları

Yok arkadaş!... Bu üniversitelerin derdi bitmez!.
Üniversite konusunda yaza yaza, klavyemde tüy bitti. Yazdıklarımı toplasak, buradan Ankara’ya yol olur ama üniversitelerde herşey eski tas, eski sistem. Artık üniversiteler, “Nerem doğru ki?” diyen deveye döndü. Her tarafı dökülüyor üniversitelerin de ama şu akademik ilan saçmalığı bir başka.
32 yıldır üniversitede çalışıyorum. 1994-2004 arasında, Bölüm başkanlığı, Enstitü Müdürlüğü, Dekan Yardımcılığı, Rektör Yardımcılığı gibi görevlerde de çalıştım. Verdiğim hiçbir öğretim üyesi ilanında, Anabilim Dalı ayrıntısından başka, özel bir bilgi yazmadım. Verilen pek çok ilan, “adamına göre ilan” olduğu için, “aranan şartlar” kısmına öyle ayrıntılar yazılır ki, şaşar kalırsınız. İlanlarda neredeyse, alınacak olan kimsenin makale veya kitap başlığının yazıldığı bile görüldü.
23 Ocak 2011 günü Akit’te yayınlanan “YÖK, Üniversiteleri İlan Derdinden Kurtarsa” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. Yazıma çok olumlu tepkiler de geldi ama, sistemde değişen bir şey olmadı. Gene “adrese teslim ilanlar” uçuşuyor havalarda.
O yazımızda “Yarın öbür gün, verilen ilanda ‘annesinin kızlık soy adı’ şartı da eklenirse, hiç şaşmayalım.” demiştim. Bundan daha kötüsü oldu. Verilen ilanda, alınacakların adları yayınlandı!...
Hafta içinde, büyük gazetelerin birinde, bir üniversitenin ilanında baş vuracak kimselerin adlarının olması, “Bu kadar da olmaz!...” dedirtti vallahi!... Tıpkı Karadenizli fıkrası yani!...
E pes yani!... İlana, başvurması gereken insanların adını yazmak da nerden çıktı?...Bu yeni moda mı, beceriksizlik mi?
Olayın nasıl geliştiğini az-çok tahmin ediyorum:
Atanması veya yükselmesi yapılacak akademisyenler, rektörle görüşmüştür. Rektör de, gerekli personeliyle görüşüp ilan metnini hazırlamış ve “Unutmayayım” diyerek, ilan edilecek kadroların karşısına, kimin için ilan edileceğini yazmıştır. Hazırlanan müsveddeyi Genel Sekreter’e, o da Personel Dairesi Başkanına vermiştir ki, temize çekilip Basın İlan Kurumuna gönderilsin. Temize çeken memur da, kâğıtta ne yazıyorsa geçirmiştir bilgisayara. Tabii bu arada, kadroların karşısına, rektörün yazdığı isimleri de geçirmiştir. Ondan sonra, evrak hiç kontrol edilmeden, yallah Basın İlan Kurumuna!... İlan metninin içeriğine ne Basın İlan Kurumu bakar, ne de ilanı yayınlayan gazete!... Ve böylece, rektörün müsvedde kâğıdı, kamuoyunun önüne kadar, hiç bir engelle karşılaşmadan çıkar.
Tabii, ilan kamuoyunun önüne çıktıktan sonra da kıyamet kopar.
¥
Vaktiyle yazdığım gibi: “Hadi, taaa başta; Araştırma Görevliliğine başlarken ilan verir ve Türkiye’nin en seçme gençlerini almak istersin. Bu normaldir ama sonraki yükselme ve atamalarda niye üniversiteler ‘şartlar’ diye kıvranıp dursun birader?
Diğer kurumlarda kurum içi yükselme, ilanlar verilerek ve verilen ilanlara başvuran insanlardan seçilerek mi yapılıyor da üniversitelerde bu yola başvuruluyor? Üniversitelerin başı kel mi?.. Geliniz, yeni bir atama-yükselme sistemi getirelim; ilan şartını kaldıralım ve üniversiteleri ‘ince ayarlı ilan’ verme komedisinden kurtaralım”.
Böylece değil “ince ayarlı ilan”, “isme ayarlı ilan” komedisinden de kurtulmuş oluruz.
¥
Görünen o ki, iktidarın bu üniversitelerle bir yere varması zor. Bu üniversiteler, iktidarın başını çook derde sokar. Daha her şeyi yazmadık... Esaslı bir üniversite zihniyeti oluşturulup uygulamaya konulmadığı sürece, üniversiteler, iktidarın yumuşak karnı olmaya devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi