Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Beşşar lobisi ya da şeytanın avukatları!

Beşşar lobisi ya da şeytanın avukatları!

Obama Bin Ladin’i hedef alırken, vururken bu kadar tereddüt etmemişti. Saddam’ın elinde kitle imha silahları olmadığı halde vurulması, bu kadar itiraza konu olmamıştı. Beşşar da şeytan tüyü olmalı. Bununla birlikte ben yine de iki şeyi anlıyorum. Birincisi, Suriye halkının Esat’ın cezalandırılma iradesini ve talebini.

İkincisi de, cezalandıracak taraf olan ABD ve Batılı ülkelerle ilgili uluslararası camianın güvensizlik ve kaygılarını. Açıkça geçmişteki manipülatif askeri harekatlardan dolayı ABD dünyanın güvenini kaybetti. Lakin bu güvensizliğin bedelini Suriye halkı ödüyor. Başka bir alternatif de yok. Sütten ağzı yanmış uluslararası kamuoyu yoğurdu üfleyerek yiyor. Bu işin bir kısmı. Lakin Esat’ın katliamlarına taraf olan, gece gündüz yardım eden ülkelerin kaygısını elbette ki anlamıyorum. Onların ki kaygı değil, zulme ve zalime ortaklık. Esat’ın endişeli dostları. Aslında darbeyi asıl hak eden onlar.

Rusya Esat’ın halkını katlettiği sıralarda uluslararası operasyona ‘Suriye Libya olmasın!’ diye karşı çıkıyordu. İyi de Suriye şu anda tam dört kat Libya oldu. Bunun nedeni de Libya olmasın mantığı veya Suriye’yi Libya’ya benzetmekti. Suriye halkı Libya’nın acı faturasını ödedi. Halbuki, Rusları tekzip eden bizzat Muallim’in kendisiydi. Muallim Suriye’nin Libya olmayacağını zira Batılıların iştihanı kabartacak ve savaşmalarına değecek petrolleri olmadığını söylüyordu. Öyleyse Ruslar Libya’yı paravan olarak kullanarak ahlaksızlık yaptılar. Saldırgana kol kanat germekten ve adaleti engellemekten dolayı cezalandırılması gereken ikinci adres Rusya, Çin ve İran’dır. Ama onları kim tedip edecek? Cinayet ortaklarından kim hesap soracak? Şimdi de Rusya ve Çin plağı tersine çevirerek; bu defa da ‘Suriye Irak olmasın!’ diye tempo tutuyorlar.
*
Burada da büyük bir kandırmaca var. Haklı olduğu halde Irak’ın arkasında, haksız durumdaki Esat kadar durmadılar. Saddam 2003 öncesinde Suudlular vasıtasıyla Amerikalılara: “Elimde kitle imha silahları yok. İran’la hasım ülkeyiz ve elimin güçsüz olduğunu anlamamaları gerekir. Bundan dolayı var diye blöf yapıyorum. Siz anlayın!” mesajı göndermişti. Bunun üzerine W. Bush ne yaptı, kanıt imal ederek ve İran’ı da gizlice ortak yaparak Irak’a saldırdı.

Obama’nın sözcülerinden birisinin ifade ettiği gibi Irak’ta üretilmiş kanıtlar var. Orada delil üretme burada ise delil karartma var. Rejim 13 defa kimyasal silahlar kullandı kimsenin ruhu duymadı. Besbelli Esat’ın vurulmasına karşı çıkanlar böyle devam edip gitmesini arzuluyorlar.

Ortada bir kimyasal saldırı varsa bunu ya muhalifler yaptı ya da rejimin kendisi. Rejim yapmaz diyenler kirli ellerini görmek istemiyorlar. Zira ortaklar. Tanklarla toplarla ve uçaklarla ve füzelerle halkını doğrayan bir rejim kimyasal niye kullanmasın? Hangi kriter onu bundan men eder? Batılılar meseleyi iç savaş olarak takdim ettiğinden elbette ki kafalar karıştı. Halbuki orada saldırgan ve cani ile kurban var. İran ise Batı’dan da öte kurbanları teröristler ve zındıklar olarak göstermeye çalışıyor. Zındıklık camileri bombalamak ve Esat’ı Allah’ın yerine koymak olmuyor da ona karşı çıkmak oluyor! Ne sakim mantık! Bu kafa zındık kafadır. İran da Sisi taraftarları gibi olayları tersinden bakıyor. Tersyüz ediyor. Siyasi kalpazanlık yapıyor.
*
Doğu Guta’dan elde edilen örnekler gösteriyor ki atılan kimyasallar ev yapımı değil. Bu muhaliflerin sahasını aklıyor. Lakin Beşşar rejiminde ve yalancı yandaşlarında oyun bol. Bu defa da bu silahlar fabrika imalatı ise bunların muhaliflere Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’dan temin edilmiş olabileceğini söylüyorlar.

İkinci olarak, İsrail komplosu olarak nitelendiriyorlar. Daha önce de aynı şekilde sınırımızı delen top gülleleriyle alakalı olarak Esat’ın paspası Zubi gibi nadanlar ve dünya siyasi yalan rekortmenleri önce taziyede bulunup sonrasında da muhalifleri suçlamadılar mı? Mısır’da da Sisi aynısını yapıyor ve dünyanın ilgisini ve atıfetini kazanabilmek için İhvan’ın birbirlerini öldürdükleri tezini ileri sürüyor. Dünyayı bataklık hale getiren zihniyet budur. Türkiye’de de şeytanlığın avukatlığını yapmaya hevesli çok sayıda kiralık vicdan var. Beşşar yine İsrail’in arkasına sağındı.

120 bin Suriyeliyi de İsrail mi öldürdü?
Obama’nın kerhen, hem geç hem de yetersiz planlarına rağmen dünya ahlak zabıtası kesildi. Suriyeli bebekler bu silahlarla vurulduğunda vicdanları sızlamıyor! Ahlakı hatırlamıyorlar bile! Bu ne biçim dünya? Sanki Obama ve Batılılar Esat’ı vurmaya çok hevesliler. Hesap sormanın değil, namuslarını kurtarmanın peşindeler. Burada mutlak bir adalet aramayın. Herkesin de malumu bu adalet zaten ABD’de yok. Lakin bu yetersiz seçeneğe karşı çıkanların da adaletin izafisinden bile nasipleri yok. Onlar mutlak adaletsizliğin girdabındalar.

Esat sonsuza kadar halkını öldürsün, onlar da Libya ve Irak sendromunun arkasına sığınsınlar. İnanın bunu diyenler ABD’den daha zalimler ve kahpeler. Suriye halkı gece gündüz öldürülürken ne yaptılar? Komplo teorileri ürettiler. Hiç endişe etmesinler! Kendileri gibi ABD’de de bol miktarda şeytan avukatı var. Şeytan, Ruth Marcus gibi avukatlarının kulağına şöyle fısıldıyor: “Ya Esat’tan sonra kaos ve anarşi çıkarsa? Ya bu silahlar Esat’ın yerine muhaliflerin eline geçerse? (http://www.washingtonpost.com/opinions/ruth-marcus-we-need-some-answers-on-syria/2013/08/29/b0a60678-10d5-11e3-85b6-d27422650fd5_story.html)” Demek ki, Esat’ın elinde olunca halka karşı kullanılması garantisi var. Muhaliflerin eline geçerse bunlar düşmana dönebilir. Türkiye, Yusuf Karadavi ve Suriye İhvan’ı asgari düzeyde kalacak hava harekatını yetersiz görse de evet diyor. Lakin asıl yapılması gereken muhaliflerin kefesini güçlendirmektir. Ve harekat, ahlaki ve siyasi amaçları olmalı ve Suriye’de Esat rejiminin ve katliam sarmalının bitmesini hedeflemelidir.

Obama açısından vurmak mı zor vurmamak mı? Bundan dolayı çok şeffaf davrandı. Hani neredeyse Esat güçlerine ‘kaçın’ dedi. Operasyonun bir tek saatini vermedi. Esat da ülkesinde askeri harekat tatili verdi. Esat’ın veya şeytanın içimizdeki ve dışımızdaki avukatlarına gelince: Suret-i haktan görünerek Esat’a her şey mübah diyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi