Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Öldüren sadece Batı siyaseti mi?

Öldüren sadece Batı siyaseti mi?

Esat taraftarları balık hafızalı. Saddam karşısında uluslar arası koalisyonun parçası haline gelirken şimdi milliyetçi, vatanperver ve ulusalcı kesildiler. 1991 yılında Saddam güçlerinin Kuveyt’ten çıkarılması için baba Bush bir koalisyon gücü kurmuş ve baba Esat da bu gücün ortakları arasına girmiş ve Hafru’l batın’da Amerikan askerleri ile Suriyeli askerler omuz omuza Iraklı askerlere karşı çarpışmışlardı. Bunun sonucu olarak Lübnan’daki Suriye işgal güçlerinin varlığı en az on yıl daha uzatılmıştır. Lübnan’ın ikinci Nasrallah’ı, Nasrallah Sufeyr söylemişti bunu. Saddam’ın Kuveyt’teki işgal güçlerinin çıkarılması karşılığında Esat’ın Lübnan’daki işgal güçlerine onay veriliyordu. Esat bununla da kalmamıştı, emrindeki Lübnan ile birlikte Arap Birliği’nde Saddam aleyhindeki oylamada da Amerikan müdahalesi lehinde oy kullanmıştı. Aynı Şam rejimi şimdi vatanperver kesilerek Arap Birliği’nin, halkına karşı kimyasal silah kullanan kimyasal Beşşar’a cerrahi bir müdahale ve sınırlı bir operasyon için Amerikan müdahalesine onay veren kararını karalıyor. Balık hafızalılar 1991 yılındaki Kuveyt meselesini unutmuş görünüyorlar. Onlar hakkı ve hakikati kendilerine göre yontuyor yani seçici olarak okuyorlar. Baba Esat’a göre, Kuveyt Arapların iç meselesi değil miydi? Neden işgalcileri çağırdı ve üstelik onların koalisyonuna katıldı? Eğer baba Bush’un misyonu işgalci Saddam’ı cezalandırmakla sınırlı idiyse bu defa Obama’nın Suriye’de aynı şeyi yapmasına mani hal nedir? Diyelim ki, yandaşlarının dediği gibi Suriye’de komplo var! Peki! Kuveyt’te komplo yok muydu? Amerikan elçisi April Glaspie, Saddam’ı Kuveyt’e yönlendirmedi mi? Sonra April Glaspie sırra kadem bastı. Kimilerine göre, büyük organizatörler canlı delili ortadan kaldırmak için bir trafik kazası tertibiyle naçiz vücudundan kurtuldular.


Esat taraftarları ve bilumum ulusalcılar Batı siyasetinden yaka silkiyorlar ve Müslümanları öldürmeye devam ettiğini söylüyorlar. Bu söze sonuna kadar katılırım. Lakin yine de bunu bir denge içinde ve karşılaştırmalı bir şekilde okumalıyız. İngilizlerin dünyaya ve bize bedeli ağır olmuştur. Amerikalıların da öyle. Bununla birlikte, öldüren sadece Batı siyaseti değil. Batı hukuku da öldürüyor. Sözgelimi, Suriye ve Mısır’da onlarca yıl uygulanan ahkam-ı örfi veya sıkıyönetim hukuku Batı hukukunun bir parçası ve oradan devşirmedir. Şark yasalarına bu kural veya hukuk Fransız hukukundan geçmiştir. Yani Fransız hukukundan devşirilmiş. Mısırlı hukukçulardan Ahmet Mehran, Sisi’nin darbeden sonra yeniden uygulamaya başladığı olağanüstü hal yasasının Fransızlardan kalma veya onlardan mülhem olduğunu hatırlattı. Olağanüstü hal kanunu veya uygulaması ışığında katliamlarına devam ediyorlar. Suriye rejimi ne yapıyor sanıyorsunuz? Bu rejimler yerli Jakobenizmi temsil ediyorlar. İçimizde Esat ve Sisi’yi savunanlar ise Batı’nın sadece siyasi cinayetlerini görüyorlar. Bu cinayetlerin mevcut rejimlere yöneldiğini düşünüyorlar. Halbuki, mevcut siyasi yapılar Batı’dan kalma ve kalıntı sıkıyönetim yasalarıyla halkları kıymaya ve öldürmeye devam ediyorlar. Beşşar ve Sisi hukukta Batı’nın ortakları. Halkını öldürmek için Batı hukukundan güç alıyorlar. Bunlar yerli batılılar veya batıcılar. Mihraç Ural gibi Acilciler veya Jakoben Batiniler ise İslamcıların Rub’ul Hali veya Tih Çölü ruhu ve zihniyetini taşıdıklarını düşünüyorlar. Halkını katledenler ise medeni oluyor! Dubai Polis Şefi Dahi Halfan da ona katılarak İslamcıların kuş uçmaz, kervan geçmez Allah’ın çölü Rub’ul Hali’de hapsedilerek terbiyeden geçirilmelerini öneriyor. Yeni Firavunlar, Beni İsrail’in Tih Çölüne hapsedilmeleri gibi İslamcıların da Rub’ul Hali’ye kapatılmasını istiyorlar!

Bugün İslam dünyasında tek yerli akım var. Bunlar da İslamcılar. Ötekiler ideolojik azınlık ve devşirme ideolojiler. Ulusalcılar, eski liberaller. İngiliz döneminin liberalleri zamanla Amerikan döneminin ulusalcıları haline gelmiş bulunuyorlar. Kuşkunuz olmasın, yeni liberaller de zamanla kaşarlanarak ulusalcı haline gelecekler. Eski Marksistlerin, ideolojik oyuncaklarını kaybedince İslam düşmanı veya ultra laik kesilmeleri gibi. Thatcher da kızıl tehlike geçince düşman olarak yeşili sarılmıştı. Liberaller muvakkaten liberaldir, pişerek ulusalcı oluncaya kadar geçen süreçte liberal olarak kalmaktadırlar. Zamanla evrilerek ulusalcı hale geliyorlar. Hatta Cengiz Çandar gibiler önce ulusalcı sonra liberal sonra tekrar ulusalcı haline gelmediler mi? Kürkçü dükkanı misali, dönüp dolaşıp gelecekleri yer burası. İngiliz döneminin liberalleri yeni dönemde ulusalcı olmuşlardır. Amerikan döneminin liberalleri de bir süre sonra İngiliz döneminin liberalleri gibi ulusalcı kesileceklerdir. Bu nedenle günümüzde tek yerli ve asil düşünce, İslamcılıktır. Bunun ötesindekiler ya karma ya da ultra yabancıdırlar. Suriye’deki rejim sadece ultra laik ve Batıcı değil aynı zamanda Allah’sızdır. Allah’a meydan okuyan bir rejimdir. Esat’ın kalpazan borazanlarından bedbaht Talip İbrahimi, el Cezire ekranlarından Tunus Cumhurbaşkanı Münsif Marzuki ile atışırken ‘senin Allah’ına meydan okuyorum’ demişti. Bir defasında da kendini tutamayarak ‘Allah bile Esat’ı indiremez ‘demişti. Bunlar sadece Batı’nın ve İsrail’in miadı dolmuş uşakları değil aynı zamanda Allah düşmanları. Talip İbrahimi, Suriye halkının İsrail’den daha tehlikeli olduğunu ve onlarla savaşmanın İsrail’den daha öncelikli olduğunu savunmuştur. Esat’a bel bağlayan mutasyona uğramış ulusalcı İslamcılar da bilsinler ki, yeryüzünün bütün tağutları bir araya gelseler yine de Esat’ı kurtaramazlar. O ve çetesi Muntakim isminin kapsamına girmiştir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi