Yazının başlığı, “Gelişen Ülkeler Film Festivalinin” sloganı. Yerinde bir isim olmuş.

Biz muhafazakârların sinema anlayışında, çok yakınlık duymamız gerekenlere hep uzak kalmışlık vardır.
Mesela bizim değerlerimizi anlatan filmler, en çok ikiyüzbin civarında seyirci toplarken, değerlerimize küfreden filmler bir milyon ve ötesine uzanır.
Bu filmlerin seyredilmesine büyük katkı sağlayanlar da ne yazık ki, aşağılık kompleksinin bir göstergesi olarak muhafazakâr kesimdendir.
Bir de sık sık şu lafı söylerler;
-“Bizde film yapan mı var, bizde yönetmen mi var, bizde hikâye mi var?”
Bu ifadeler, kendisini ifade edemeyenlerin ve aşağılık kompleksinin bir ürünüdür.
Oysa “biz” derken içinde bulundukları kesimi kastediyorlarsa eğer, filmlere konu olacak bizdeki hikâyeler, dünyanın hiçbir milletinde yoktur.
Sadece “Harf devriminden” yüz tane film çıkar. Parayı mobilyaya, arabaya, hatuna, yazlığa yatırıp, sonra da “günah çıkarma” adına üç beş kuruş bağış yaparak, tüm günahlarını gideren varlıklı kişi ya da kişiler, eğer bu işlere para harcasalardı, Türk sineması yüzyıldır Müslümanların değerlerine sövmezdi.
Neden sövdü? Çünkü çok yakınımızı göremedik, görmedik, görmek istemedik. Değer yargılarımızı rencide edenleri görmek, tanımak, onlarla birlikte olmak nefsimizi okşadı.
Bilmedik ki, kendi kültürel değerlerinden yoksun olanlar, elbet başka kültürlerin esirleri olacaklardır. Ellerimizle yok ettiğimiz benliğimizi, başkalarının benlikleriyle ördük.
Pardon. Ne yapıyorum ben. “Gelişen Ülkeler Film Festivali” hakkında bilgi verecektim, laf aldı başını gitti. Demek ki, epey dertliymişim.
…………………
Efendim bilirsiniz İstanbul festivaller şehridir. Bu şehirde her türlü hareketin festivali olur.
Benim penceremden baktığımda nihayet adam gibi bir festivalin yapıldığını söylemek isterim.
Milli sinemanın son birkaç emekçisinden İhsan Kabil’in alnının derisini çatlata çatlata düzenlediği bir festival var.
Gelişen Ülkeler Film Festivaline, gelişmekte olan D-8 grubuna üye Türkiye ile birlikte, şu ülkeler katılıyor. Endonezya, Pakistan, İran, Bangladeş, Malezya, Mısır, Nijerya.
Ayrıca Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na (ECO) üye 10 ülkeden de Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan, sinematografik değeri yüksek filmlerle katılıyor.
Festival, 20-27 Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştiriliyor. “Çok Yakın, Çok Uzak” sloganıyla hareket eden festival, bu ülkelerin sinemalarından karma bir seçki sunuyor.
Festivalde son yıllarda çekilmiş filmler olmakla beraber, sinemasal nitelikler taşıyan geçmiş yıllara ait çalışmalar da yer alıyor.
Genel Yönetmenliğini İhsan Kabil’in üstlendiği Festival, 20 Eylül Cuma günü saat 19.00’da, İstanbul Kongre Merkezi, Harbiye’de başlıyor.
Açılıştan sonra hafta boyunca, Avrupa yakasında Beyoğlu Cine Majestik Sineması, TÜRVAK Sinema Müzesinde.
Anadolu yakasında da Bağlarbaşı Kültür Merkezi ve Şehir Üniversitesi’nde gösterimler devam edecek.