Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Nurculuğu populist kılmak

Nurculuğu populist kılmak

Nurculuk, elbette bir akım veya cereyan olmaktan ziyade ittiba üzerine kurulu bir dini anlayış ve cemaattir. Aslında Nurculuk tecevvüzen söylenen yani maksad-ı aşan bir ifade olmakla birlikte kullanımdaki kolaylığından dolayı yaygınlaşmış ve dillerde iştihar etmiştir. Esasen Nurculuk iki bileşkeden ibarettir. Risale-i Nur külliyatı ve Nur talebeleri. Lakin kolaylığına ve pratikliğine binaen hakkında başka ifadeler de kullanılmaktadır. Elbette Risale-i Nur talebeleri Risale-i Nurun yayılması için canla başla çalışıyor ve çabalıyorlar. Lakin bu çabalar Risale-i Nurun yöntemiyle ne kadar uyum içinde yürümekte ve ilerlemektedir? Bu çabalarda biraz da ‘Nurculuğu’ populistleştirme eğilimi yok mudur? Populistleştirme eskiden ayağa düşürme olarak ifade edilirdi. Elbette Risale-i Nurun ana ekseni ihlastır ve popülerleştirme veya populistleştirme ihlası kırıcı hususlardan birisidir. Bazen tam tersi oluyor ve bir dava etrafında etkinlik arttıkça içerik ve muhteva zayıflıyor. Öz iyice içine çekilirken kışriyat yani kabuk bölümü öne çıkıyor ve büyüyor. Şekil ile öz yer değiştiriyor.

Bediüzzaman müteşerri çizgide ilerlemiştir ve kendisine yönelik ziyaretleri sınırlı tuttuğu gibi aynı zamanda alkış falan istememiştir. Merhum Necip Fazıl gibi kimi mütefekkir ve edebiyatçılar daha ziyade ideolojik zeminden geldiklerinden bu gibi meselelere pek dikkat etmemişler ve sanatçılar gibi alkışlardan beslenmişlerdir. Bediüzzaman ise ilim çizgisini ve müteşerri çizgiyi temsil etmektedir. Bundan dolayı avamperestlik kabul edilen yaklaşımlardın uzak durmuştur.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfının düzenlemiş olduğu Nübüvvet Sempozyumu da yer yer Risale-i Nurların müellifinin çizgisine ters icraatlara sahne olmuştur. Kur’an okunuyor ardından alkış tufanı kopuyor. Lakin takdimci yetmediğini söylüyor alkış tufanının daha da artmasını istiyor. Bu, Kur’an tilavetine ve dinlenmesi adabına yakışmadığı gibi Risale-i Nurun ve müellifinin anlayışına da yakışmıyor ve ruhunu temsil etmiyor. Bunu üstadın yaşayan son talebelerinden Mehmet Fırıncı gayet güzel ve veciz bir biçimde ifade etti. Üstadın bir otele teşrif edeceğini öğrenmişler ve etraftan kalabalık toplamışlar. Adeta nümayiş yapma arzusuna kapılmışlar.

Bediüzzaman teşrif ettiğinde de alkış tufanı kopmuş. Bunun üzerine mahviyet abidesi olan Bediüzzaman etraftakilere çıkışmış ve ‘burasını miting alanına çevirdiniz’ diye tertipçileri terslemiş ve paylamış. Bediüzzaman miting zebunu veya miting düşkünü bir adam değildir. Hubbu cah ve teveccühü nasdan gayet uzaktır. Varlık sebebi ihlas ve mahviyettir. Onu bu türlü muhataralı yollara alet etmek mirasına yanlış temsil etmektir. Onun varlık sebebine ters işler yapmak herhalde yolunu ve çizgisini tahrif demesek bile en azından tahfif (hafifletmek)etmek olur.

Mehmet Fırıncı ağabeyi dinlerken sanki kulağıma bir hadis çalındı. Bu hadis şudur: ‘La tecalu kabri iden/ Kabrimi bayram alanına çevirmeyin.’ Burada bayram alanından murat herhalde miting alanı olsa gerek. Selefiler bunu kabrinin ziyarete mani bir emir olarak algılamışlardır. Halbuki, Peygamberimiz kabir ziyaretini yasakladıktan sonra serbest bırakmıştır. Lakin mutlaka adabı var. Bu adap da ölümden ders çıkarmak ve ölümle halleşmek ve kabirdekilere de rahmet okumak ve rahmetlerine vesile olmaktır. Elbette peygamberimizin özel durumu vardır. Onun hallerini tefekkür etmek ve halleriyle hallenmek ziyaretinden beklenen sonuçlar arasındadır. Mitingcilik siyasetin araçlarından birisidir. Siyasetin doğasında populizm vardır. Alimler ise Allah rızasını ve ihlası gözetir ve temsil ederler. Bundan dolayı halkın nazarını kendilerine değil, Allah’a tevcih ederler. Bu anlamda hakka yönlendiricidirler. Geçmişte tehlike saray ulemasından geliyordu. Günümüzde ise kamuoyunun ağırlığı siyasetçileri veya sarayı da geride bırakmıştır. Bundan dolayı geçmişte sarayı memnun etmek isteyen ulema-ı su şimdi başka bir kalıba ve kisveye girmiştir.

Saltanat ulemasının yerini populist ulema veya halk goygoycuları almıştır. Dini değerleri halkın algısına göre eğip büküyorlar. Buna ‘tatviu’n nas’ yani dini metinleri eğip bükmek de deniliyor. Geçmişte genel olarak bu eğilime avamperestlik deniliyordu. Maalesef insanlar arasında avamperestler olduğu gibi seçkinciler veya elitperestler de var. Risale-i Nur, merhum Ali Ulvi Kurucu’nun ifadesiyle mustağni mesleğini şöyle anlatıyor ‘Risale-i Nur, müşterileri aramaz; müşteriler onu aramalı, yalvarmalı (Emirdağ-1-223).” Bu anlamda sadeleştirme de populistleştirme eğilimleri arasındadır. Anlaşılmasını sadece sadeleştirilmesine hasretmek doğru değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi