Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Her Yerdeki Türkiye’nin TİKA’sı Gürcistan’da

Her Yerdeki Türkiye’nin TİKA’sı Gürcistan’da

Başbakanın Salı günü grupta TİKA’dan örnekler vererek yaptığı konuşmada;
-“Türküm doğruyum çalışkanım yetmiyor. Biz bütün dünyayı kucaklıyor, bütün dünyaya iz bırakıyoruz. Biz şehitlerimizin izindeyiz, o izden de asla ayrılmayacağız” sözlerini işitince, ben de bir katkı sağlayarak, Gürcistan’daki TİKA çalışmalarından söz edeyim istedim.

Gürcistan izlenimlerim sırasında TİKA’nın faaliyetlerini yakından gördüm. Her yerdeki Türkiye’nin TİKA’sı, Gürcistan’da ülkemiz ve milletimiz adına destan yazmıştı.

Tarihi ve kültürel bağlarımız çerçevesinde iki ülke arasındaki devlet ve halk ilişkileri layıkıyla yöneten TİKA koordinatörlüğü, Gürcistan yetkililerinin de halkının da takdirlerini kazanmıştı.

2008 yılındaki Rus müdahalesinden büyük yara alan Gürcistan halkının imdadına Türkiye yetişmiş. TİKA hemen yüz konutluk bir köy kurmuş.

İpek yolu ve Türkiye sınırına gelen yol üzerinde kurulan köyü gidip gördüm.
Savaş sebebiyle evlerini, eşyalarını, bağlarını ve bahçelerini kaybeden insanlar, Türkiye’nin yaptığı evlere yerleşmişler.

Savaşın üzerlerindeki etkisini atamayan halk, evlerin kendilerine verildiğine bir türlü inanamamış ve günlerce mülteci gibi kalmışlar.

Kendilerinin olduğuna inandıktan sonra nihayet evlerinin bahçelerine bir şeyler ekip dikmeye başlamışlar.

İstisnasız her insanın mayasında; “barış, sevgi ve kardeşlik” vardır. Lakin bazen isteyerek, bazen istemeyerek bu maya bozulur ve insanlar canavarlaşabilir.

Savaşın kurbanı olan Gürcü köylülerinin mayasındaki barış ve sevgi ölmemiş olacak ki, hemen evlerinin önüne diktikleri ilk bitki gül ağaçları olmuş.

Modern köyün sokaklarında dolaşırken, gözümüze en çok çarpan her evin önündeki çiçeklerdi. Bir de verandalar.

Evlerinin önlerinde gündelik işleriyle uğraşan insanlara verdiğimiz selamlar, büyük bir hürmetle alındı ve ilk sözleri de son sözleri de Türkiye teşekkür doluydu.

TİKA’nın yaptığı köyden ayrılıp İpek Yolu üzerinden Azerbaycan sınır kapısına giderken Azeri köylerden geçtik.

Osmanlı’nın kervan yolları üzerinde yaptığı gibi yine TİKA da İpek yolu üzerini çeşmelerle donatmıştı. Çeşmelerden hem yolcular hem köylüler istifade ediyordu.

Yine TİKA’nın restorasyon ve malzeme alımına yardımcı olduğu özürlü çocukların iki ayrı rehabilitasyon merkezini gördüm.

İnsana hizmet edilecekse böyle edilmeli denilen bir okuldu. Bu okullardan birinin müdiresi hanımın özürlü çocuklara olan özverili ilgisini görünce sordum, dedim ki;

-“Akşama kadar bu çocuklarla böylesine candan ilgilenmeniz sizi yormuyor mu zaman zaman; ‘bana ne’ demiyor musunuz”? Dedi ki;

-“Annem doktor, babam doktor, benim de doktor olmamı istediler. Çocukken annemin ve babamın baktığı özürlü insanları izlerdim.

Çocuk yaşımda kendi kendime söz verdim, ‘büyüyünce kesinlikle özürlü çocuklara kendimi adayacağım’ dedim ve adadım. Şimdi bunlar olmadan yaşayamam zannediyorum.”

TİKA’nın Gürcistan destanı elbet bu kadar değil. Kervan yürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi