Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

II. Ramses’ten Şaron’a…

II. Ramses’ten Şaron’a…

Bir diğer adıyla ölemeyen adam. 2005-2006 yılından beri sekiz yıldır komada da değil bitkisel hayatta yaşıyordu. Buna tabii ki yaşamak denebilirse. Ölemeyen adam olarak tarihe geçecektir. Ölüm de büyük nimettir. Kur’an ihtiyarlıktan ‘erzelü’l hayat/hayat çukuru ’ diye bahseder. Nakap’taki çiftliğinde bir ziyafetten sonra bitkisel hayata giren Şaron bu şekilden rezil bir hayata mahkum olmuştur. Ben Gurion ekibinden ve kurucu lider kadrosundan olduğundan şanı nedeniyle hayat fişi çekilmemiş ve kontrol altında bitkisel hayata devam etmiştir. Bir ara bakıcıların nezaretinde ailesine ve çocuklarına geri verilmek istenmiştir. Eşi daha önce öldüğü için çocukları babalarının külfetine katlanmak istememişler ve bu nedenle tekrar hastaneye geri göndermişler. Yoğun bakım ünitesinde bugüne kadar bitkisel hayatına devam etmiştir. İnsan için bu, hayatta azabın gelmesidir? Hikmeti nedir? İbret-i alemdir. Allah Şaron’u yaptıkları nedeniyle kabirde ve onun ötesinde kıyamet sonrasında da cezalandırabilir, cezalandırmasını erteleyebilirdi. Cezasının bir kısmının dünyada verilmesinin ve çektirilmesinin hikmeti, insanların akıbetinden ibret almalarını sağlamaktır. Kendisi gibiler veya Yahudiler ibret almış mıdır? Ne gezer? Aldous Huxley ‘Tarihten aldığımız ders, tarihten ders almadığımızdır’ der. Ders alınsaydı hiç tekerrür eder miydi tarih?

*

 Tarihte Şaron’a bir benzer isim aslında Musa’nın(Aleyhisselam) Firavunu olan II. Ramses’tir. O da canıyla değil de bedeniyle kurtarılmıştır. Bedeniyle kurtarılarak tarihte ve insanlık önünde bir ibret dersi ve vesilesi kılınmıştır. II. Ramses’in mumyalanmış bedeni denizde bulunmuş ve müzeye kaldırılmıştır. İbni Arabi gibiler Firavun’un iman ettiğine kail olsalar da bu iman gargara anında olduğundan dolayı kendisine fayda vermediği ifade edilmiştir. Yeis anında ‘Musa’nın rabbine iman ettim’ demiştir. Yeryüzünün tanrısı sıfatıyla yerlerde salınan ve tekebbürle gezinen adam deniz yutmaya başlayınca gerçeklerle yüzleşmiş ve ölüm anında Musa’nın rabbine iman ederek teslim olmuştur. Lakin bu teslimiyet ihtiyari değil ızdırari/zorunlu surette olmuştur. Çaresizliğin getirdiği bir sonuçtur. Sanki Şaron’un durumu Firavun’un durumundan daha beterdir. 8 yıl boyunca ölüm nimetini tadamamıştır. Ölümü gözlemiştir. Vakti gelince hayırlı bir biçimde ölmekten daha aziz bir şey yoktur. Yahudiler ise tutku derecesinde bu hayata bağlıdırlar. Paraya bağlı oldukları gibi. Ama para da hayat gibi bazen kabusa dönüşebilir. Adamın birisi rüyasında neye değse altın alıyormuş. Eline aldığı her şey gibi yemek ekmek de altına dönüşünce adam beslenemez hale gelir. Kan ter içinde rüyadan uyanır ve ‘tuttuğun altın olsun’ duasının mecaz dışında pek de hayırhah dua olmadığını idrak eder.

*

 II. Ramses Mısır’daki Yahudilere çektirmediği ve tattırmadığı azap kalmamıştır. Bundan dolayı da denizde çarpılmıştır. Şaron ise II. Ramses’in soydaşlarına yaptığını Filistinlilere yapmış ve çiftliğinde çarpılmıştır. Ziyafetten sonra şakalaşırken birden beyin kanaması geçirmiş ve bu vesile ile komadan öte bitkisel hayata girmiştir. 20’inci yüzyılın seffahlarından birisidir. Seffah cani ve kitle katliamcısı demektir. Milliyetçi Araplardan bir kısmı -hak etmiş veya etmemiş bir şekilde- Cemal Paşa için ‘seffah’ tabirini kullanmışlardır. İlk Abbasi halifesinin lakabı da Sefah yani kan dökücüdür. Bu ifade bir biçimde Şaron’a da yakıştırılmıştır. Ben Gurion’un haleflerinden olan Şaron 1982 yılındaki Sabra-Şatila kampı katliamının mimarlarından birisidir. Bu rolüyle meşhur olmuştur. Ürdün için ‘alternatif vatan’ teorisinin mimarlarındandır. 2000 yılı Eylül ayında Harem-i Şerif basarak İkinci İntifadayı tetikleyen adamdır. Belki natamam tek iyiliği 2005 yılında Gazze’den tek yanlı çekilmesidir. Şaron kabir yerine kendi bedeninde hapse mahkum olmuş bir fani idi. Durumu İbrahim Suresi 17’inci ayette anlatıldığı gibidir: Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir. Ölümü dileyecek ama ölemeyecek. Kalp delikçiliğini kapatmak için ameliyat geçirmiş yine kangrene maruz kaldığından dolayı midesinin bir parçası alınmıştır. ‘İsrail’in kralı’ lakabıyla anılan Şaron ibret verici bir sonla bu dünyaya veda etmiştir. Kur’an’da (41/53) ‘Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine ayan beyan olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahit olması yetmez mi?’ buyrulmaktadır. Cenab-ı Hak hem afakta hem de enfüsi dairede, boyutta hem II. Ramses hem de Firavun olayında ayetlerini göstermiştir. Nasibini alan ibret alır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi