Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ateş Denizi

Ateş Denizi

Bu hafta tanıtmaya çalışacağım kitaptan, “haşa” diyerek önce bir alıntı yapmak istiyorum.

Aşağıda ifadeler, 1934 yılı Aralık ayı Cumhuriyet Gazetesindeki Hz. Adem (a.s.) ile Havva annemiz kıssasını “öztürkçe” anlatan yazı dizinden.

“Bu hikâyeye göre, Âdem Peygamber Türkçeden başka dil bilmiyordu.

Adam, Hava ninemizle uçmakta, ak pınarın başındaki “kızıl alma ağacının” gölgesinde otururken tavgaç (şeytan) çıkagelmiş.

Hava ninemizi tavlayıp bu güzel “almadan” yemesini tapşırmış. Hava’nın güzelliğiyle esirik olan Adam Yalvaç da ipdeşinin sunduğu almayı yemekten kendini tutamamış.

Çok gücenen ulu Tanrı, onları uçmaktan kovduğunu bildirmesi için Uçkun’u göndermiş.

Uçkun, Tanrı’nın buyruğunu Adam Yalvaç’a Arapça söylemiş; onun yerinden kımıldamadığını görünce aynı buyruğu Farsça tekrarlamış.

Adam’dan yine ses çıkmayınca ne yapacağını şaşıran Uçkun, geri dönüp olanları ulu Tanrı’ya anlatmış.

Bunun üzerine şöyle bir buyruk gökleri titretmiş.

-“Hey Uçkun, benim kulum olan Yalvaç, Türkçeden başka dil bilmez, ona benim buyruğumu Türkçe anlat.”

¥

Rabbim bağışlasın, bundan sonrasını yazmaya yüreğim yetmedi.

Efendim bu eser, Beşir Ayvazoğlu’nun kaleme aldığı “Ateş Denizi” ismini taşıyor.

Kapı Yayınları’ndan çıkan kitap, yakın tarihe ışık tutan önemli romanlardan birisi. Beşir Ayvazoğlu’na böylesine güzel çalışmasından dolayı teşekkür etmek gerek.

Dil adına, din adına, kültür adına bu milletin boynuna geçirilmek istenen uydurulmuş veya ithal edilmiş “inkâr kökenli” yabancı istilaları, tarihin şahitleri ve belgeleriyle anlatmış.

Eserde daha öyle garip bilgiler var ki, bugünkü Türkiye’ye veya bugünlere geldiğimize inanmak mümkün değil.

Ayrıca eseri okuduğunuzda şunu da çok iyi görüyorsunuz.

Günümüzde yaşadığımız kaos ve entrikalarda bütünleşen, kucaklaşan, hükümete ve millete kafa tutan malum çevrelerin, nasıl ve neden ittifak ettiklerini anlıyorsunuz.

Yani eser 1930’ların Türkiye’sini anlatsa da o yıllarda millete karşı kurulan kumpasların halen devamını isteyen kesimlerle, milletimizin değer yargılarını sahiplenir gözüküp, sürekli bu çevrelerle sarmaş dolaş olanların, karanlık yıllara özlemini görüyorsunuz.

¥

Kitap, Tanburi Cemil Bey’in hayatı üzerinden yakın tarihe ışık tutuyor.

Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden 1930’lu yılların Türkiye’sine dair, belge niteliğindeki bu romanı; “vatan, din, bayrak ve millet” sevgi ve bağlılığını vazgeçilmez sayan her aklıselim sahibi insanın okuması gerekir.

Küçük bir alıntı daha:

“Son beş altı yıl içinde bırakın Sümerleri, Hititleri, İskitleri, Eski Yunan, Mısır ve Arap tanrılarının da Türk olduklarını ve Türkçe isimler taşıdıklarını öğrenmiştik.

Böyle kargaları bile güldürecek iddiaları büyük bir ciddiyetle müdafaa eden koca koca adamlar, işin kötüsü kendileri gibi düşünmeyenleri düşman bellemişlerdi.”

¥

Neyse arife tarif gerekmezmiş. Arif olan anlarmış.

Eser hakkında Kapı Yayınları; 0212- 513 34 200212- 513 34 20

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi