Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Turpun büyüğü, kabağın büyüğü

Turpun büyüğü, kabağın büyüğü

Valla turpun büyüğü kimin başına patlayacak bilmem ama bir kaç gün içinde, kabağın büyüğünün kimlerin başında patlayacağı artık ayan-beyan ortada.

Dışişleri Bakanı ve Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genel Kurmay 2. Başkanı arasında, Suriye ile ilgili yapılan konuşmaları, kim dinlediyse, bunu medyaya kim servis ettiyse ve sosyal medyada bu sırrın fâş olmasıyla kimlerin ağzı sulanıp yayılmasına katkıda bulunduysa, kabağın büyüğü onların başında patlayacaktır.

4 kişi Suriye stratejisini konuşuyor. Bu bir dış politikaya yönelik devlet sırrıdır. Bu sır, birileri tarafından sızdırılıyor; dünyaya ve Suriye’ye karşı açığa düşüyoruz.

Bu, 751’de vukû bulan Talas savaşında, Müslüman Arap ordusunun savaş stratejisini, Çinlilere vermek gibi bir şeydir.

Bu, Malazgirt Savaşında, Alparslan’ın savaş stratejisini, Bizans ordusuna vermekle eş değerdir.

Bu, 1453’te, Fatih’in stratejisini Bizans’a vermektir.

Bu, Sakarya Muharebesi’nde, Mustafa Kemal’in savaş stratejisini Yunan ordusuna servis etmektir.

Bu dinleme ve yayınlama, Türkiye hariç bütün dış güçlerin işine yaramıştır. CIA’nın işine yaramıştır... MOSSAD’ın işine yaramıştır... Muhaberat’ın işine yaramıştır...

Hiç tartışmasız, bu bir vatan hainliğidir. Baykal ve MHP kasetleriyle mukayese edilemeyecek bir şeydir bu kayıt ve sızdırma. Onlar iç politikaya matuf operasyonlardı; bu dış politikaya matuf bir operasyondur. Onlarda hedef siyasetçilerdi; bunda hedef Türkiye.

Eski savaşlar silahlarla ve cephelerde yapılırdı; yeni savaşlar, siber ortamlarda ve “algı savaşı” taktiğiyle yapılıyor.

İşte, devletin zirvesi, Suriye konusunu tartışıyor ve bu tartışmalar, sosyal paylaşım sitelerinde servis ediliyor. Bu tam bir savaş anıdır; savaş anında da olağanüstü hangi tedbir alınması gerekiyorsa, o tedbirler de alınır.

Günümüzde, egemenlik alanına ille de silahla tecavüz edilmiyor. Sosyal yapıyı internet imkânlarıyla tahrip edenlerle her türlü mücadele meşrudur. Çünkü bu tür savaş, bütün savaş enstrümanlarını meşrulaştırır.

Suriye tartışmalarını kaydeden ve yayınlayan savaş suçlusudur. Bunlara, savaş suçlularına ne yapılırsa, o yapılmalıdır.

Bu kayıtların yayınlanmasıyla, görünen o ki, Pazartesi’den itibaren büyük kabak, kayıtçıların ve yayınlayanların başında patlayacaktır.

Evet... Hırsızın suçu belli... Ama evin kapısını, penceresini açık bırakan ve tedbir almayanların hiç mi sorumluluğu yok?...

17 Aralık’tan beri, devlet kurumlarında olanlar meydanda. Devletin bütün sinir uçlarını etkisiz getirmeye çalışanları herkes biliyor da MİT mi bilmiyor? İktidar mı bilmiyor?

Anladık... Bu dinlemenin asıl amacı Suriye falan değil, 7 Şubat 2012 darbesinin ekamete uğraması sonucu MİT’i itibarsızlaştırmak. MİT şehvetine kapılanlar, fincancı katırı gibi züccaciye dükkanına dalıp Türkiye’yi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu gayet açıkken, tedbirsiz olmak, devlet ciddiyeti sorununu düşünmemize yol açar.

Başta da dediğim gibi, turpun büyüğünü bilmem ama 31 Mart’tan itibaren başlarda patlayan büyük kabakları seyredeceğiz ve çoook güzel şeyler olacak çoook!... Nasıl olsa bu operasyon, sandığa AK Parti lehine yansıyacak. (Ulan şeytan git!... Aklıma başka şeyler getirme!...)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi