Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Firavun kendini peygamber sanıyor!

Firavun kendini peygamber sanıyor!

Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi, firavunların kendilerini yer tanrısı olarak gördükleri bir gerçektir. Hatta daha da ötesinde Musa’nın Firavun’u kendisine ‘ene rabbukumu’l a’la’ diye taltif etmiştir. Kendisini Mısır halkının ve İbrani halkının en yüce tanrısı olarak takdim etmiştir. Deccal ve deccalların da tanrılık davası güdecekleri ve kendilerine uluhiyet atfedecekleri hadislerce haber verilmiştir. Peygamberimiz Tevbe Suresi 31’inci ayetinin tefsirinde din adamlarını tanrı edinmenin keyfiyetini izah etmiştir. Ayette şöyle buyrulmaktadır: “Onlar, Allah’tan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah’dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” Burada Peygamberimiz teşrii şirkten bahsetmiştir. Allah’ın yasalarını dinlememek ve hiçe şirk çeşitlerinden birisidir. Bu durum geçmişte Hıristiyan ve Yahudilerde din adamları yoluyla yaşanıyordu. Moğollar döneminde ise Cengiz’in yasaları Allah’ın yasalarının yerine ve önüne geçirilmişti. Batılılaşma döneminde de aynı süreç bir kez daha yaşanmıştır. Nitekim bu âyetin mânâsı ve kapsamı hakkında meşhur Hatim-i Tâî’nin oğlu Adiy demiştir ki: “Resulullah’a geldim, boynumda altından bir haç vardı, -ki Adiy o zaman henüz Müslüman olmamıştı ve Hıristiyandı- Resulullah (S.A.V.) Berâetün (Tevbe) Sûresi’ni okuyordu, bana “Ya Adiy şu boynundaki putu at.” buyurdu. Ben de çıkardım attım. Sıra, “Allah’tan başka hahamlarını ve rahiplerini de rab edindiler.” anlamına gelen âyete geldi, ben: “Ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi.” diye itiraz ettim. Resulullah buyurdu ki: “Allah’ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah’ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?” Ben de “Evet” dedim. “İşte bu onlara ibadettir.” buyurdu.

Günümüzde ise İslam dünyasında Batı’yı takliden yasama noktasında din adamları ve rahiplerin (ahbar ve ruhban) yerini genellikle dördüncü dönemi temsil eden cebbarlar ve diktatörler almıştır. Onlardan birisi de Nasır ve Sedat’ın halefi olan ve 25 Ocak-11 Şubat devrimine maruz kalan Hüsnü Mübarek’tir. Mübarek’e mesafeli olan hoca ve alimlere bunun nedenini soran birisi Hüsnü Mübarek ile aralarını bulmak ister. Bir araya geldiklerinde ise Mübarek ‘bana dinden bahsetmeyin’ diye çıkışır! Firavun mertebesinde iken taraftarları da onu yalanla peygamberler mertebesine ulaştırmak isterler. Hatta yandaşlarından birisi onu Arap sahabelerden üstün gördüğü gibi Beni İsrail peygamberlerinden de üstün görür. Zira yandaşa göre, sahabeler Mısır halkına (Mariye ile evli olan) Peygamberimizin Mısır halkına iyi davranmalarını tavsiye ve telkin etmesine rağmen buyruğu çiğnemişlerdir! Bunları diyen, Nasır’ın sahte peygamberlik geleneğini tevarüs eden Hüsnü Mübarek’in adamı mali analizci Samih Ebu Arais isimli kişidir! Daha önce Ömer Süleyman’ın kampanyasını koordine etmiştir. Kralların soytarısı olan bu adam Facebook sayfasında Mübarek’i öveyim derken kantarın topuzunu kaçırarak peygamberlere hakaret etmiştir. Bu adam bu boşboğazlığıyla Kadı İyaz’ın eş Şifa kitabında ve ayrıca İbni Teymiye’nin es-Sarimü’l-meslul ala satimi’r-resul kitabında yer alan hükümlere müstahak olmuştur. Adam neden Hüsnü Mübarek’e ‘aleyhisselam’ veya ‘radiyallahu anhu’ gibi tarziye ifadeleri kullanılmadığını sormaktadır! Bu sorunun cevabını da kendisi vermektedir: “İtiraz edenler ve Hüsnü Mübarek’i Peygamberlere benzettiğimi söyleyenler çıkacaktır! İyi günahı boynuma olsun; Mübarek mi daha iyi yoksa Beni İsrail peygamberleri mi? Musa ve Davud nasıl olurda iyi olabilirler? Onlar Tevrat’ta yazılanlara göre, Filistinlilere karşı (amalika demek istiyor) katliamlar irtikap ettiler. Bazıları da Mısır’a komplo kurdu? Taraftarlarından Mısır’ın hazinelerini çalmalarını istediler!” Çarpık aklıyla Davud Aleyhisselamı haşa Hitler’e benzetiyor!

Adam desecration dedikleri tezyif ile dini ve dini sembolleri karalamaya devam ediyor. Bu sefer sırada sahabeler ordusu var. Facebook hesabından onlar hakkında şunları yazıyor: “Mübarek mi daha iyi yoksa kendilerine sahabe adı verilen Mısırlılara eziyet edenler ordusu mu? Amr İbnü’l As gibi. Saad İbni Muaz gibi bazıları toplu katliamlar işlediler. Hüsnü Mübarek ise peygamber ve sahabe olarak çağırdıklarınızın bir kısmından çok daha faziletli  ve üstündür! Yahudiler gibi Mısırlılar da kendi reislerine ve başkanlarına tazim etmiş olsalardı bizim de peygamberimiz eksik olmazdı ve Mübarek’e de aziz ve peygamber denilirdi!” Küfürden küfür beğen! Tarihi hakikatleri tersyüz ederek Mübarek’e paye çıkartıyor!

Ne katliamı? Hazreti Musa Eriha’ya hiç girmedi ve Tih Çölünde iken vefat etti. Onun misyonunu ise ilahi emirle Yuşa Bin Nun tamamladı. Mısır halkı Mübarek gibilerini tazim etmemekle iyi etmiştir. Kendisi de Mısır halkı yerine Yahudileri tazim etmiş ve ululamıştır! Halt eden Sami Ebu Arayis, Sisi ve Mübarek’i Hazreti Musa ve Davud Aleyhisselam ile karıştırıyor. Ve onlardan üstün tutuyor! Zerre kadar aklı olsa hakikileri varken sahtelerinin peşine düşmezdi! Ne diyelim: Bunlar da sahte peygamberlerin ümmetleri! Diktatör ve firavunların da kul ve tebaları.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi