Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Sıddık’ın ve İmam-ı Ali’nin kılıcı!

Sıddık’ın ve İmam-ı Ali’nin kılıcı!

Davete icabet eder ve gelirse; herkes Ebubekir Bağdadi’yi İslam minderine davet ediyor. Elbette ABD çoktan Ebubekir Bağdadi ve bazı arkadaşlarını ‘wanted/aranıyor’ listesine dahil etti.  Kovboy olarak kelle avına çıktı ve ödülün peşine düştü.   IŞİD’in infaz ettiği ikinci gazeteci İsrail vatandaşı Steven Sotloff’in ailesi de Ebubekir Bağdadi ile canlı yayında İslam’ın hoşgörüsü üzerine çarpışmak ve tartışmak istediğini ilan etti.  Bence, İsrail’in açtığı rahneler ve felaketler üzerine tartışacak birilerine bulsalar isabet ederler! En azından daha verimli olur. Sotloff’un ailesi yayımladığı açıklamayla, örgütün lideri Ebubekir el Bağdadi’yi “İslam’ın hoşgörü anlayışı üzerine münazaraya” davet etti. ‘Elimde kılıç yok ve bütün sorulara hazırım’ diye de meydan okudu! Ailenin sözcüsü ve aynı zamanda New America Vakfı adlı düşünce kuruluşunda görev yapan Barak Barfi tarafından okunan açıklamada, 31 yaşındaki gazetecinin nazik bir ruha sahip olduğu, Amerikan futbolu ve South Park dizisi hayranı olduğu belirtildi. “O bir kahraman değildi. Karanlıklarla dolu dünyada güzellikleri bulmaya çalışan biriydi” denilen açıklamada Sotloff’un Merkez Florida Üniversitesi’nde gazetecilik okuduğu ve sesi duyulmayanların sesi olmak için bölgeye geldiği iddia edildi. Sotloff’un amacının modern zamanın Arap Lawrence’ı olmak olmadığının belirtildiği açıklamada, “İki dünya arasında kalmıştı ve onu Arap dünyası çekti” denildi. IŞİD ne olursa olsun infaz edilen gazetecinin İsrail’in maşası olduğu bir gerçek.  Ailenin açıklaması, maktülün İsrail’deki eğitimine temas etmemiştir!

Ebubekir Bağdadi ile ekran önünde tartışmak isteyenlerin listesi hayli kabarık. Belki Türkiye’den Cübbeli Ahmed Hoca lakabıyla anılan Mahmut Ünlü de bu listede yer almak ister.  Nusre Cephesinin teorisyeni Ebu Marya Kahtani de, Ebubekir Bağdadiyi fikir ve tartışma minderine çağıranlar arasında bulunuyor.   Kahtani de Bağdadi’ye meydan okuyor.  Tekfircilik ve kan dökücülükte bir fenomen haline geldiğini ifade ediyor. Kahtani ezcümle Bağdadi için şu mülahazalarda bulunuyor: İslam düşmanları için bir fare kapanı haline gelmesidir (mihlebi fe’r ev kıt). Peki! Bu fare kapanı ne işe yarıyor? Ebu Marya Kahtani’ye göre,  bunun birçok fonksiyonu ve işlevi var. Bunlardan birisi IŞİD, Ehl-i Sünnetin kırılmasına hizmet ediyor. Sürüye kurt dadandırıyor.   Bütün İslam düşmanlarının Ahzap kuşatması veya Haçlı seferlerindeki gibi seferber olmalarına vesile ve bahane oluyor.  Bunun sonuçlarından birisi de pencereden ve bacadan kovulan ABD’nin IŞİD vesilesiyle yeniden bölgeye dönmesidir.  ABD’nin varlığını ve hegemonyasını meşrulaştırıcı bir fonksiyon icra etmektedir. Bölünen Şiilerin yeniden toparlanmasına neden olmasıdır. Maliki’nin etrafından çekilen ve sıdkı sıyrılan Şiilerin toparlanmasına vesile olmasıdır.  Örgütün sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani (Zevabiri) adlı at hırsızı da bir konuşmasında sonraki hedeflerinin Şii nüfusun yaşadığı Kerbela ve Necef olduğunu söylemişti.  Ayran kabartmaktan başka bir işe yaramadı.  Bu sözleriyle Maliki’den de nefret eden Şiilerin toparlanmalarına ve seferber olmalarına vesile olmuştur. Akıllı düşman akılsız dosttan evladır.    Irak’ta Yezit-Hüseyin kamplaşması hayal eden ve kurgulayan ve Hüseyin kampında olduğunu vehmeden Maliki veya ortaklarının işlerini kolaylaştırmış ve kesat rüyalarına tercüman olmuştur.

Psikopatlar sürüsü İslam düşmanlarına ve toprağında gözü olanlara bahane üretiyorlar.  Cihadın imajını bozdukları gibi aynı zamanda Şiilerin Nasibi iddialarına kuvvet vermektedirler. Şiiler Nasibi söylemini abartarak; işlevsel anlamda hazır kalıp düşman cephe üretirken İbni Teymiye ekolü ise Cehmiye kavramını büyütürler ve bunlar üzerinden mevhum düşmanlar üretir ve edinirler. Vaziyet aynen Necip Fazıl’ın ifade ettiği gibidir:  Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın!  Şii eksenin Sünnileri sindirmek, azınlık olarak çoğunluğa tahakküm etmek ve durumdan vazife çıkarmak için sütre kavramlara ihtiyacı vardır. IŞİD ise Sünni kesimde tekelciliğini meşrulaştırmak için Sahavat kavramına sığınıyor.   Tipini beğenmediklerini Amerikancılıkla ve Sahavat mensubu olmakla suçluyor.  Nusre Cephesinin teorisyeni Kahtani, Bağdadi ve sefihlerinin Esat ve Maliki’yi meşrulaştırarak onlara hizmet ettiklerini söylüyor. İngiltere Başbakanı David Cameron, Suud Kralı Abdullah ile birlikte IŞİD’i dünyanın bir numaralı tehlikesi ilan etti. Dolayısıyla Ebubekir Bağdadi, nazarlarında  devlet terörü icra eden Netanyahu, kimyasal Beşşar ve kan içici Maliki’yi de geçmiş ve  geride bırakmış oluyor. Hatta nükleer tersanesi olan ve Ukrayna’yı kademe kademe işgal eden Putin’ de yanında solda sıfır kalıyor. Batı’nın Putin’le uğraşacak ne hali ne de mecali var.  Ayrıca Ortadoğu yağması varken  tali işlerle niye uğrasın ki?   Saddam ve Miloseviç’i böyle büyütmüşler ve ardından da operasyon yapmışlardı. Bereket Fransız Cumhurbaşkanı  Hollande biraz daha insaflı çıktı da Bağdadi tehlikesini Nuseyri katliamcı Beşşar Esat tehlikesiyle eşitledi.

Nusre Cephesi teorisyeni Ebu Marya Kahtani’nin bir sözü çok hoşuma gitti doğrusu. Diyor ki, Ebubekir Sıddık’in kılıcını Nuseyrierin (ötesinde İran ekseninin) Hazreti Ali’nin kılıcı Zülfikar’ı da IŞİD’in başına salmak gerek!  Zira gruplardan birisi Ebu Lü’lü diğeri de İbni Mülcem’in varisidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi