Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ergenekon Anadolu'dan nasıl gözüküyor

Ergenekon Anadolu'dan nasıl gözüküyor

Ergenekon terör örgütünün Anadolu’dan görünen hali, İstanbul ve Ankara’dan görünenden çok farklı değil. Belki de halkımızın birleştiği ve bütünleştiği tek mesele bu.

İstanbul ve Ankara’da terör örgütünün öyle veya böyle destekçileri var. Kimi destekçiler devletin zirvesindekilerin ya kendileri veya yakınları, kimi destekçiler medyanın büyük rantçı patronları ve yazarları, kimi destekçiler ise işçinin sırtından geçinen sol tandaslı sendikacılar, kimileri de yine devletin kaymağını yiyip, hukuksuzluğu hukuk edinmiş bir kısım iş adamları.

Anadolu’da ne Ergenekoncular ne de destekçileri hiç itibar görmüyor. İstanbul ve Ankara’dan destekleyen; eğer söyledikleriyle ve yaptıklarıyla halka doğru mesaj verdiklerini ve inandırdıklarını sanıyorlarsa akıllarına turp sıkayım. Asla ve kat’a zerre kadar inanırlılıkları ve güvenirlilikleri yok.

Anadolu insanı Ergenekoncuları da destekçilerini de parmaklarını oynatırlar. Her şeyin öyle farkındalar ki, kimin ne mal olduğunu çok iyi biliyorlar “Biz uzayda yaşamıyoruz” deyip, lafı taşın gediğine koymayı ihmal etmiyorlar.

Kırıkkale’nin bir köyüne uğramıştım. Kalabalık bir gurupla bahçede sohbet ediyorduk. Söz döndü dolaştı Ergenekon meselesine geldi. Yaşlıca bir zat; “Kim bunlar” diye sordu. Adamcağız sorduğu soruya kimsenin cevap vermesini beklemeden kendisi cevapladı:

“Bunların derdi memleket derdi değil, bunların derdi halk hiç değil. Biz ne halkçılar ne devletçiler gördük, sadece kendilerine hizmet ederler, kursaklarını doldurur, cüzdanlarının şişirir, dünyaya gelmedik torunlarını mal mülk sahibi yaparak, köyümüze kentimize sahip olmak isterler, elimizde avucumuzda ne var ne yok almak isterler. Bunların gözü dönmüş.”

İhtiyarın arkasından orta yaşlıca biri lafa girerek; “Polisimizden, hükümetimizden Allah razı olsun. İcraatlı bir hükümet, dişli bir polisimiz var da memlekete sahip çıkıyorlar. Eğer Ergenekoncuların eline kalsak, altımızdan yatağımızı bile alırlar” dedi.

Sohbet ateşleniyordu, delikanlının biri; “Ergenekoncuların içinde neden eli ayağı düzgün, geçmişi ile millete ve devlete adam gibi hizmet etmiş, şöyle halkın ‘İyi bilirdik’ diyebileceği kimse yok da hep çapur çupur adamlar var? Hangisini kaldırsak altından bir ton pislik çıkıyor ve kendilerinden başka kimseyi düşünmediklerini görüyoruz. Peki, biz köylerde kasabalarda bu hali görüyoruz da şehirlerde bunları savunanlar, sırtlayıp sırtına alanlar görmüyor mu, gözlerinde körlük, akıllarında sülük mü var” diye sordu.

Delikanlının; “Gözlerindeki körlüğü” anlamıştım da akıllarındaki “sülüğü” anlamamıştım. Sohbeti bölmeden akıllarındaki sülüğün ne olduğunu sordum. Biliyorsunuz, sülük göllerde bulunur ve özellikle romatizmalı hastalara iyi gelir. Göle girince, sülükler gelir nerede arıza varsa oraya yapışarak kanı emer ve temizler.

Akıllardaki sülüğe gelince delikanlı şöyle izah etti. “Ergenekoncuları destekleyenlerin akıllarında sülük var. Devamlı akıllarını emiyor ve kemiriyor ve akıl diye bir şey bırakmıyor. Akıllı insanın bunların yanında işi olur mu? Bugüne kadar kendilerinden başka millete ne faydaları olmuştur? Akıllarında sülük olmazsa böyle davranırlar mı?” dedi.

Yine Anadolu insanı biliyor ki, kişisel menfaatleri olmadan asla bir araya gelemeyecek bu insanlar eğer bir araya gelebiliyor, aynı tastan su içebiliyorlarsa, bunların bir tek çeşmesi vardır, o da CHP ve CHP’ye benzeyen diğerleridir. Çünkü ülkede bugüne kadar meydana gelen bütün kargaşaların altından bu adamlar ve arkalarından gidenler çıkmıştır.

Bir ara söz Ergenekondan çıkıp, AK Parti’nin kapatma davasına geldi. Biri dedi ki, “AK Parti paçayı yırttı.” Bir başkası hemen cevabı yapıştırdı. “ O nasıl laf öyle” dedi ve ekledi. “AK Parti kurtulmadı, memleket kurtuldu memleket.”

Bir başkası girdi söze; “AK Parti’nin başına bir şey gelseydi, şimdi bu bahçede oturup sohbet edemezdik. Aha bu adamlara kimsenin gücü yetmezdi. Memleketi kasıp kavururlardı. Allah yüzümüze güldü; baktı.”

İşte Anadolu’dan Ergenekoncular ve kapatma davası böyle gözüküyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi