Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Kuzey Suriye'ye Dikkat Çekmiştik

Kuzey Suriye'ye Dikkat Çekmiştik

5 Mart 2013 günü, Son TV sitesindeki yazımda Kuzey Suriye’yi ele almış ve yazımı şöyle bitirmiştim:

“Başımızı barış sürecinden biraz kaldırıp Kuzeyimize bakalım. Burada patlamak üzere olan bir bombayı es geçmek olmaz.

Benden hatırlatması... ‘Nâmık hoca dediydi.’ dersiniz sonra.”

O zamanlar, bütün Türkiye barış sürecini konuşmaya başlayalı 2 ay olmuş; kimisi süreç sarhoşluğundan, kimisi de süreci iç politikaya malzeme yapma telaşından, kimse Kuzey Suriye’de olup bitmekte olanı fark etmemişti.

O yazımızda şu tespitleri yapmıştık:

“Sınırın hemen öte yakasında bir bölge Suriye’den koptu; farkında mısınız? Koptu ve PKK kontrolündeki legal görünüşlü  YPG’nin kontrolüne girdi. Artık burada düzenli PKK ordusu çalışmaları var.

PKK’nın ‘Rojava, Küçük Güney, Güneybatı Kürdistan’ olarak adlandırdığı bu bölge, yabana atılır bir bölge değil. Aslında Misak-ı Millî sınırları içinde. Cizre’nin karşısından başlıyor, Kırıkhan’ın karşısındaki Afrin şehrinde sona eriyor.

Cizre’nin karşısındaki El-Mâlikiye (Derik)’den başlayıp Nusaybin’in karşısındaki Kamışlı ve bunu Batıya doğru takip eden Amude, Ser-i Kâniye, Tel Ebyed, Kobani, A’zaz, Afrin ve iç tarafta Halep hattına kadar uzanan bu coğrafya, Hatay’ın Kuzeyinden Akdeniz’e açılıyor. Kuzey Suriye’nin Doğusu, zaten Kuzey Irak.

Kuzey Suriye, Suriye’den ha koptu ha kopacak... YPG görünümü altında PKK, Halep’i düşürdüğü anda bu coğrafya yeni bir Kuzey Irak’tır.

Kuzey Irak dağlarında, medenî ve teknolojik imkânlardan uzak, derme-çatma kamplarda, mağaralarda, elektiriksiz, susuz yerlerde varlığını pekiştiren PKK, Kuzey Suriye’yi mutlak surette tahakkümü altına almak istiyor. Çünkü bu coğrafya Kuzey Irak’taki gibi dağlık ve medeniyetten uzak bir alan değil. Her şeyden önce Fırat nehri buradan geçiyor ve üzerinde barajlar var. Fırat’ın Doğusu ve Batısı düz alan ve tarıma son derece elverişli. Ve hepsinden önemlisi, bu coğrafyada hatırı sayılır şehirler var. El-Mâlikiye (Derik), Kobani, Ser-i Kâniye, Afrin gibi yerleşim merkezleri, medenî imkânlarla donanmış şehirler. PKK buralarda tahakküm kurduğu andan itibâren, artık çetin dağ şartlarındaki imkânsızlıklar, yerini şehir imkânlarına terk edecektir. Yani, PKK bu coğrafyada şehirlere inecek ve daha organize, daha etkin olacaktır. Ayrıca, bu coğrafyaya göçler de yaşanacak. Güneydoğu Anadolu Bölgesinden yaşanacak göçler, kimseyi şaşırtmamalıdır.

PKK şu anda kırsal kökenli bir harekettir ve imkânları çok kısıtlıdır ama Kuzey Suriye merkezli bir hareket olduğu takdirde, tabiat engelli caydırıcılık ortadan kalkacak; dağın engelleyici psikolojisi, yerini şehir câzibesine terk edecektir. Böylece Türkiye’den de PKK’ya katılımlar artacaktır.

PKK sitelerine ve televizyonlarına bakarsanız, silahlı PKK güçlerinin Kuzey Suriye sokaklarında alenî gösteriler yaptığını göreceksiniz. Kuzey Irak’ta halktan tecrit edilmiş şekilde yaşayan PKK, burada halka iç içe yaşayacaktır. Bu, terör örgütleri için en büyük kazançlardan biridir. Hangi terör örgütü bir halk tabanına dayanmak istemez? Orta ve Güney Amerika, Güney Asya terör hareketlerinin rüyalarında bile göremeyecekleri bir imkân, Suriye’nin parçalanmasıyla, PKK’ya altın tepsi üstünde takdim edilmektedir.

Kuzey Suriye’nin en doğusunda ve Cizre’nin karşısındaki El-Mâlikiye (Derik) şehrine Google Earth’tan bir göz atınız. Ana caddenin adı ‘Rızgari’... Diğer cadde adları: Azadî, Amed, Ararat ve Aram (Son ikisi Ermenice). PKK bu şehirde tahakkümünü kurmuştur. Bunu Ser-i Kâniye ve Afrin takip etmektedir. Kobani ve Kamışlı’da nisbî bir tahakkümü vardır.

Modern ve medenî imkânları olan şehirlere yerleşecek olan PKK’nın, bundan sonra Avrupa şehirlerinde televizyon ve radyo kurmasına gerek kalmayacaktır. Bu yayın organları, çok kısa bir zaman diliminde, Kuzey Suriye’ye taşınacak veya burada yeni televizyonlar, radyolar açılacaktır.

Türkiye’nin barış sürecine kilitlendiği şu günlerde, Suriye sınırımızda, denize açılan bir coğrafya, hem de tüm şehir donanımlarıyla, PKK’nın kontrolüne girmek üzeredir. Buraya tehcir ile yerleşen Ermeni nüfusunu ve Ermeni-PKK iş birliğini de dikkatlerden kaçırmayalım. (El-Mâlikiye’deki Ermenice cadde adlarına dikkat çekmiştim yukarıda.)”

PKK, 5 Mart 2013’ten beri Kuzey Suriye’de yazdıklarımızın tamamını yaptı ama o coğrafyayı PKK’ya terk etmek istemeyen dünya güçleri de boş durmadılar ve oradan din merkezli El-Kaide ve El-Nusra geldi geçti; şimdi de IŞİD yerleşti. Türkiye son 4-5 ay, IŞİD ve Kuzey Suriye ve Irak’a kilitlendi. (Dikkat edilirse, IŞİD, Misak-ı Millî toprakları üzerinde hareket ediyor.) Son günlerdeyse Kobani (Aynül-Arab) şehrindeki çatışmalar, neredeyse iç politikayı belirleyecek duruma geldi.

Geçen sene, Kuzey Suriye’deki boşluğa dikkat çekmiştik. Bu mümbit araziyi, İngiltere ve Amerika kimseye bırakmak istemeyecektir. Şayet, biz barış sürecinin bedeli olarak Kuzey Suriye’nin PKK’ya terk edilmesine göz yumduysak, tarihi ve vahim bir hata yapmışız demektir. Şimdi kazan bu bölgede kaynatılıyor. Yöre, Kürt, Arap ve Türkmenlerin yanı sıra, en fazla Ermeni nüfusunu barındiran bir yöredir.  IŞİD’den sonra yarın öbürgün, İngiltere ve Amerika destekli bir Ermeni terör örgütü de yörede arz-ı endam ederse şaşmayalım.

Kobani (Aynül-Arab)’de yaşananlar, gelecek aylarda Afrin, Kamışlı, Tel Ebyed, Amude, A’zaz, Ser-i Kaniye (Re’sül-ayn) ve Derik (El-Mâlikiye) şehirlerinde yaşanırsa, buna da şaşmayalım.Çünkü Kuzey Suriye toprakları önemli topraklardır ve buraları kimse güçsüz grupların ellerine terk etmez.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi