Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Halkla barışamayanlar Dünya Barış Günü’nü kutluyor

Halkla barışamayanlar Dünya Barış Günü’nü kutluyor

Mübarek Ramazan ayında azıcık şeytan taşlamayan yazılar yazayım diye kendi kendime karar vermiştim. Daha ilk günden verdiğim kararda duramadım. öncelikle kendimi kınıyorum, yuh olsun bana.
“1 Eylül Dünya Barış Günü”ymüş. Ne anlama geldiğini bilmiyorum Dünya Barış Günü’nün. Niye ne anlama geldiğini bilmiyorum. çünkü halkıyla barışamayan, halkın bütün değer yargılarına savaş açanlar; “Dünya Barış Günü” kutluyorlar da ondan.
“Barış” sözcüğü gibi gönül ve yürek deryasının engin denizlerini bugüne kadar kimler kirletmiştir ülkemizde? Elbette solcular, yani solcuların ana merkezi olan CHP’liler ve onlardan türeyen başta PKK olmak üzere diğer bir kısım sol örgüt üyeleri ve sempatizanları.
Pazar günü İstanbul’un çeşitli semtlerinde, CHP’lilerin ve diğer partilerin bol miktarda bez afişlerine rastladım. CHP dışındaki bütün partilerin bez afişleri aynıydı. Her parti, halkımızın Ramazan-ı Şerif’ini ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyordu. Bir tek CHP’liler ayrı düşmüşlerdi. Onlar da; “Dünya Barış Günü’nü” kutluyordu.
Diğer partiler milletin Ramazan-ı Şerif’ini ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, CHP’liler milletten uzak, milletiyle barışmanın ve kaynaşmanın sebebi olacak Ramazan ayının kutsiyetini görmezden gelmiş, duymazdan gelmiş ve es geçmişti.
Elbet bu hareket CHP’ye ve onun türevlerine yakışırdı ve aksini beklemek de doğru değildi. Halkımızın yüzde doksandokuzunun iştirak ettiği, geri kalan azınlık vatandaşlarımızın da Ramazan ayına saygı duyduğu bir ortamda, CHP bırakın saygıyı, Ramazan-ı Şerif’i hatırlamak dahi istemeyerek Dünya Barışı’ndan (!) söz ediyordu.
Halkımızın Ramazan-ı Şerif’ini tebrik etmekten imtina eden bir zihniyetin, “Dünya Barış Günü’nden” söz etmesi ve barışa katkı sağlamak için mitingler düzenleyip, gece icra etmesi komik değil mi? İçinde yaşadığı toplumun değer yargılarına muhalefet ederek siyaset yapan bir partinin “Dünya Barış Günü’nden” bahsetmesi tabii ki komedinin dik alasıdır.
Pazar günü Kadıköy Meydanı’na kasırgaya uğramış gibiydi. Meğer “Dünya Barış Günü’nü” kutlayan PKK’lı, DTP’li, İP’li ve CHP’liler miting yapmışlar. Apo lehine slogan atarak, askere ve polise hakaret ederek barış günü kutlamışlar. Onlar Kadıköy’de askere ve polise hakaret ederken, aynı saatlerde Bingöl kırsalında 4 askerimiz şehit edilmişti.
Barış günü kutlayanlar Kadıköy’ü eski ümraniye çöplüğüne çevirmişlerdi. Ellerinde ne varsa; kağıttan pet şişeye, pet şişeden, cam ve cam olmayan içecek kutularına, flama sopalarından bezlerine, bezlerden taş parçalarına, yırtılmış gazetelere, şapkalardan tişörtlere kadar ne ararsanız vardı.
Kimseye dokunmadan ve kimsenin yüzüne bakmadan yürümenin ne demek olduğunu anlamak için Barış Günü’nü kutlayanların yanından geçmek gerekirdi. Gözlerden fışkıran kin ve öfke, hafif bir kolunuzun çarpması veya bakışlarınızı üç saniyeden fazla uzatmanız, orada yıkılmanız ve dayak yemeniz için yeterli sebepti. Bir kazaya ve belaya uğramadan alandan geçinceye kadar ne çektiğimi bir ben bilirim bir de diğer normal vatandaşlar.
Mitingi destekleyen Kadıköy Belediyesi de dünya barışını kutlayanlardan biriydi. Diğer belediyeler halkımızın Ramazan-ı Şerif’ini kutlamıştı. “Acaba Kadıköy Belediyesi de böyle bir şey yapmış mıdır” diye meydanı baştan sona dolaştım ve tabii hiçbir şey yoktu.
Yalnız vapur iskelelerinin önündeki büyükçe bir panoda Ramazan-ı Şerif kutlama ilanı vardı. Heyecanla ilanı okumaya başladım. Kutlamanın altındaki imzaya gelince gördüm ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’mış.
Sonra Dünya Barış Günü’nün kutlandığı ve yine CHP’lilerin mekanı olan bir kültür merkezine gittim. Orada da Dünya Barış Günü ile ilgili bir panel vardı. Panelde ağırlıklı savaşa muhatap olmuş ülkelere karşı BM ve ABD’nin yaptırımları kınanıyordu. Ve tabii sınırlarımızın içindeki ve dışındaki PKK’nın yaptıklarıyla ülke barışını bozan Ergenekon’dan hiç söz eden yoktu.
Ve nasıl bir Dünya Barış Günü kutlaması ise, iktidar partisine olan düşmanlıklarını öyle küfürbaz ve ağza alınmayacak sözlerle anlatıyorlardı ki, ağızlarından çıkanı kulakları duymayan panelcilerin önündeki bezde ise şu yazıyordu. “Barış Derneği.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi