Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Obama Esat!

Obama Esat!

Obama, Emrah benzerliğine temas etmiştik. Obama, Emrah gibi geldi ama sonunda Bush’laştı. Onun ötesinde Esat’laştı. Son sıralarda Esat hakkında kem küm etse de bütün bunlar laf-ı güzaf. Sözel savaşın ötesine geçmiyor. Refik Hariri’nin öldürülmesinden sonra George Walker Bush yönetimi elçisini Şam’dan çekmiş ve elçilik 5 yıl kadar atıl/boş kalmıştı. Obama iktidara geldikten sonra ilk işi Şam’a yeni bir elçi atamak olmuştur. Daha önce Negroponte’nin yardımcısı olarak Bağdat’ta diplomat olarak bulunan Robert Ford bir yıllık elçilik döneminin ardından halk hareketinin rejim tarafından çatışmaya dökülmesinden sonra Şam’dan ayrılmıştı. Akabinde, Suriyeli muhalefetle temasla görevlendirildi. Obama’nın politikalarının inandırıcılığını yitirmesinden sonra bu görevinden çekilmişti. Şimdi ise Obama idaresini Suriye konusundaki kirli çamaşırlarını ortalığa sermekle meşgul. Obama idaresini taşlamakla meşgul. Şeytan-ı meridi ne kadar taşlasa azdır. Sözlerinden birisi şudur: Esat gitmedikçe IŞİD geriletilemez. Obama Esat’ı göndermeden IŞİD’i geriletmek için Sünnileri ayartmayı yeterli görmektedir. Pentagon postunda oturan Cumhuriyetçi eğilimli Chuck Hagel ile birlikte Ford, Amerikan müdahalesinin ılımlı muhalefet karşısında Esat’ı güçlendirdiğini ifade etmiştir. Hatta Robert Ford, koalisyona ait uçakların Esat’ın hava kuvvetleri filosu haline geldiğini ifade etmiştir. Galiba Robert Ford, Obama yönetimi tarafından Suriyeli muhalifleri oyalamak için kullanılmasını hazmedemedi. Bunun için de feveran halinde bulunuyor. Obama’nın IŞİD politikalarının fiiliyatta Esat’ın işine yaradığı Kerry tarafından reddedilse de Chuck Hagel tarafından onaylanmaktadır. Eski Savunma Bakanı Panetta ve Hillary Clinton da Suriye politikalarında tutarsızlık nedeniyle Obama’yı yaylım ateşine tutmuşlardı.

Tartışma konusu şu: Obama bu politikayı bilerek mi yapıyor yoksa sakarlığından mı? Suriyeli iki uzman bunu kendi aralarında tartıştılar. Muhammed Üveys, bunu‘ tahabbut’ yani yalpalama ve savrulma olarak nitelendirirken Suriye Cumhuriyet Partisi Başkanı Muhammed Sabra bunun kasıt olduğunu ve ilk günden itibaren Obama’nın inaction/eylemsizlik politikasını seçtiğini ifade etmiştir. Tarihi seyir de bunu doğrulamaktadır. Suriye’de olayların başlangıcından yaklaşık 4 ay sonra (23 Temmuz 2011) Hillary Clinton, Suriye konusunda ülkesinin sessizliğini ilk kez bozmuş ve şöyle söylemişti: Esat vazgeçilmez olduğunu düşünmemeli. Bu, işlevsel rolünü muhafaza ettiği müddetçe yerinde kalabilir demektir. Ardından ABD, Esat’ın işlevini yerine getirecek bir alternatifin bulunmadığını söyleyerek ipe un sermeye başlamıştır. Robert Ford, Dış İlişkiler Komisyonu önünde Kongre’de yaptığı konuşmalarından birisinde ABD’nin Suriye’deki dört önceliğini sıralamıştır. Bu öncelikler arasında Esat’ın devrilmesi yoktur. Nitekim, son sıralarda Genelkurmay Başkanı Martin E. Dempsey görevleri arasında IŞİD’i yok etmeye ilaveten Esat’ı devirmek olmadığını söylemiştir. Peki! ABD’nin Suriye’deki öncelikleri nedir? Obama idaresinin öncelikleri Esat’ın işlevsel rolüyle buluşmaktadır. Bu öncelikleri şöyle sıralayabiliriz: Kitle imha silahlarından kurtulmak. İsrail’in güvenliğini temin etmek. Terörle mücadele. Geçiş dönemini sağlamak. İşte Jeo Biden, Türkiye’de yetkililerle bu dördüncü meseleyi konuşmuştur. Lakin bu havanda su dövmekten ibarettir. Bunu hayata geçirecek mekanizmayı üretmekten özenle kaçınıyorlar. Kesinlikle Obama baştan beri Esat yandaşıdır. Bunu idaresine yakın sayısız isim deşifre etmiştir. Bunlardan birisi de Veli Nasr’dır. Fransız basınına göre 2010 yılında yaptığı gibi Obama idaresi ikinci kez Şam’a elçi göndermeye hazırlanmaktadır. ABD’de oyun bitmez. Obama da zaten iki dönemde kıvırma ustası haline geldi.

Türkiye, İran ve Suriye rejimlerini vaktinde net okuyamadı. Kolaycılığa kaçtı. Mevcut yapıları yeğledi. Türkiye, Refik Hariri cinayetinden önce ve sonra Amerikan baskılarına direnmiş ve Esat yönetimiyle ilişkilerini aynı seviyede hatta artırarak sürdürmüştü. 2009 yılında İran’da Yeşiller kazandığı halde görev şaklaban Nejad’a verildiğinde de Türkiye, Refik Hariri cinayetinden sonraki refleksini göstermiştir. Şimdi ise her iki ülkede de roller değişmiştir. Şimdi bizim eski politikalarımız karşımıza Obama refleksi olarak çıkmaktadır. Bununla birlikte bugün Suriye konusunda dünyada istikameti ve ahlaki karnesi en düzgün olan ülke Türkiye’dir. Suriyeli muhaliflerden Muhammed Uveys de bunu teslim ediyor ve herkesin başka hesaplar nedeniyle bulaştığı Suriye meselesinde Türkiye’nin asli hedeften sapmadığını ve halkın tercihlerine saygılı kaldığını söylemiştir. Buna mukabil Muhammed Sabra Avrupa Birliği’nin Suriye’deki alt etnik ve dini kimlikleri kaşıyarak yüzeye çıkarmak istediğini söylüyor. Avrupalılar Suriye toplumunu, Amerikalılar da devletini bölüyorlar.AB, etnik kimlikler arasında diyalog toplantıları altında ülkenin altını oyuyor. Kobani meselesi örneklerden birisidir. Ayrıca çirkin Amerikalının yeni çirkin yüzü olan Obama bir Hıristiyan heyeti huzurunda ‘Esat’ı ‘azınlıkların hamisi’ olarak tanımlamıştır. Katile asil muamelesi yaptığına göre kendisinde asaletin zerresi bulunmuyor. Foreign Policy gibi dergiler de Amerikan vizyonuyla Suriye için en iyi seçeneğin bölünmek olduğunu yazıyorlar. Kerry, IŞİD’in bölücü olduğunu söylüyor ama asıl bölücülüğü fiiliyatta Suriye’yi kan kaybetmeye terk eden ve kimsenin yardım etmesine de müsaade etmeyen kendi idaresinin yaptığını söylemiyor. Havada Esat’ın hizmetinde olduğu gibi karada da öyledir. Şam yönetimine karşı zorlu mücadeleyi yürütenlerden Ahraru’ş Şam’a terörist muamelesi yapmak bundan başka nedir ki? PYD baş tacı ama Ahraru’ş Şam terörist. Tam tersi, baş terörist Esat ve onun hamisi de Obama’dır. Amerikan müdahaleleri sonucu Irak da bölünmenin eşiğine gelmiştir. Haydar Müftin Carallah adlı Şii yazar Irak’ın bölünmesinden başka çare kalmadığını yazıyor. Felaketlerden kurtulmanın yolunun bu olduğunu ileri sürüyor. İran ve ABD işgalinden kurtulmadıkça huzur bulamayacaklarını akıl edemiyor. Obama Suriye’de arkada savunmasız bir biçimde öldürülen yüz binlerce ölü bırakarak tarihe İran’la barış yapan lider olarak geçmeyi tasarlıyor. Bir de Nobel ödülünü Esat’la paylaşmayı akıl edebilse!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi