Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yahudi aleyhtarlığı mı İslam düşmanlığı mı?

Yahudi aleyhtarlığı mı İslam düşmanlığı mı?

Hiçbir müfsit; müfsit olduğunu söylemez. Kimse de ayranım ekşi demez. Yahudiler İslam düşmanı oldukları halde kendilerini mağdur ve mazlum suretinde takdim ediyorlar. Mahza yalan. Yahudi aleyhtarlığına maruz kaldıklarını iddia ediyorlar. Bu, ‘İddaa’ gibi şans oyunu olsa gerek. Yahudi aleyhtarlığı ise olsa olsa bir duygu misillemesi olabilir. Yoksa kimse neden durduk yerde Yahudi düşmanı kesilsin ki? Buna imkan yok. Olaylar üzerinden gidersek Müslümanlar ne birinci ne de ikinci mabetlerini yıkmışlar. Hazreti Ömer, siyasi ve dini sahibi olan Hıristiyanlarla anlaşmalı olarak Kudüs’e girmiş ve sonraki devirlerde Müslümanlar Mescidi Sahra ve Mescid-i Kıbleyi kurmuşlar. Lakin bunları kurarken Yahudi mabedine falan ilişmemişler.  Tarihte kimse de bunu iddia edemiyor. Lakin Yahudiler İngilizlerle işbirliği halinde yeniden bölgeye dökülmüşler, onun ardından Filistinlilere ait topraklara gasp etmişler ve Müslümanlara ait mabetlere de dokunmaya, tasallut etmeye başlamışlar. Müslümanlarca kutsal olan Mescid-i Aksa’yı yıkarak hayali mabetlerini kurmak istiyorlar. Bunu yaparken ellerinde hiçbir delil yok. Müslümanların Mescid-i Aksa’yı Yahudi mabedi veya kalıntıları üzerine kurduğuna dair hiçbir delil yok. Ayrıca kurmak istedikleri Süleyman Tapınağının da kendilerine göre dini dayanağı oluşmuş değil. Efsane, hayal ve düşmanlık üzerine dini bir işlem yapmak istiyorlar. Allah insanı azgınlıktan korusun.  Ne bekledikleri Mesih var ne de kırmızı inek! Ama bu Müslümanlara düşman olmalarını ve mabetlerini kastetmelerini engellemiyor. Demek ki, düşmanlıkları cibilli. Böylece Kur’an-ı Kerim’i kavlen olmasa bile fiilen tasdik etmiş oluyorlar.

Nitekim Maide Suresi 82’inci ayette Kur’an Yahudilerin İslam düşmanlığını şöyle yansıtıyor: “İnsanların içinde iman edenlere düşmanlıkta en katı olanların yahudilerle müşrikler olduğunu görürsün. İman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların ise ‘biz Hıristiyanlarız’ diyenler olduklarını görürsün. Bu onların içinde bilginlerin, rahiblerin bulunması ve onların büyüklenmemeleri sebebiyledir…” Kibir demek ki düşmanlık, tevazu dostluk nedeni. İslam düşmanlığı kendi peygamberlerine olan düşmanlıklarının devamıdır. Bu cami, mescid düşmanlıklarının canlı şahitlerinden birisi Muzaffer Ozak Hocanın yadigarlarından Amerikalı Şeyh Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun bizzat yaşadıklarıdır. New York’ta bir cami, Cerrahi dergahı yapımı sırasında JR, Boby gibilerinin yer aldığı Dallas dizisine taş çıkartan sahnelerle karşılaşırlar.  Bu yönüyle bu hikaye iyi bir televizyon dizisi bile olabilir. Bir Yahudi avukat, örgütlediği mahalle sakinleri ve Yahudi olan semt belediye başkanı ile cami faaliyetleri 9 yıl askıda tutar. Yahudi avukat Şeyh Tosun ve cemaati tam 9 yıl boyunca oyalar ve emellerinin önüne geçer. Ancak kanser hastalığına yakalandıktan ve vefat ettikten sonra cami projesinin yakasını bırakır. Bunun üzerine olur alabilirler ve cami gün yüzüne çıkar. Ötesi berisi semte bir cami inşa etmektir. Yahudi avukat ve Yahudi semt sakinleri bihakkın İslam aleyhtarı olduklarını bu halleriyle ispat ederler. Sonuçta bütün engellemeler sonrasında cami inşaatı tamamlanır. İş açılışa gelir. 1990 yılında caminin açılışı için merhum Safer Baba’yı da çağırırlar.

Nezaket icabı ve onun ötesinde komşuluk hakkı için Yahudi hahamlarını ve Hıristiyan papazları da davet ederler. Bununla birlikte papazlar davete icabet ederken hahamlar oralı olmaz. İki adım öteye cami açılışına gelmezler. Yahudi aleyhtarı olmadığı halde Şeyh Tosun Yahudilerin İslam aleyhtarlıkları ve düşmanlıkları ile karşılaşır. Bosna harbinde mazlum Boşnaklara yardım için seferber olur Soros Vakfından 35 bin dolar yardım alırlar, kendi topladıkları yardımlarla birlikte bunu da Boşnaklara ulaştırırlar. Lakin Soros Vakfı doğru adrese ulaştırılmadığı gerekçesiyle bu paraları Şeyh Tosun ve arkadaşlarından geri tahsil etmek ister! Vakfı zar zor ikna ederler ve Şeyh Tosun sonrasında bu tür vakıflardan yardım almamak üzere kendisine ve Allah’a söz verir. Onların mantığına göre herhalde bunları yazıp çizmek ve doğruları konuşmak da Yahudi aleyhtarlığı kapsamına girer. Onların Aksa baskınları ise annelerinin sütü gibi hakları olur. Bu gidişle duvara ve Ağlama Duvarına veya Mescid-i Aksa duvarlarına toslamaları yakındır. Bir de bozgunculuklarıyla sureti haktan görünerek bizim içimizden taraftar devşirirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi