Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Liselerde Zorunlu Osmanlıca Dersi

Liselerde Zorunlu Osmanlıca Dersi

Baştan söyleyeyim: Bu yazı, hiç zevk almadan yazdığım bir yazı oldu. Çünkü ehline üç-beş satırla anlatılabilecek bir konuyu cahillere ve geri zekâlılara anlatır gibi uzun uzun yazmak çok berbat bişi.   

***

Eski yazılı bir metin gördüğünde leş görmüş gibi tiksinenlerle, üzerinde Arap-Fars harflerinin bulunduğu bir kibrit kutusunu kutsal addedenlerin olduğu bir toplumda, Osmanlıca konusu akl-ı selim ile tartışılamaz. Çünkü her iki grup da harflere, yani resimlere ideolojik anlam yüklüyor. Buradan sağlıklı bir sonuç alınmaz.

Gelin size 34 yıldır ekmeğini Osmanlıca’dan kazanan biri olarak konuyu objektif bir şekilde anlatayım.

Teknik Boyut

Osmanlıca, cumhuriyet tarihinde anlatıldığı gibi zor ve kargacık-burgacık falan değildir. Her alfabe sistemi gibi Osmanlı harfleri de birer ses resminden ibarettir ve 28 harf vardır. Pe, çe, je, hemze ve şedde  ile beraber 33 harf ve işaretten oluşan bu sistemin diğer dünya harflerinden genel olarak hiç farkı yoktur.

Üniversitelerde, bilgi üretme bilgisi öğretilir; harf, alfabe değil. Bilgi üretmek üzere doktora yapmış birine, ilk okul öğretmeninin yaptığı gibi düz, eğik, kırık çizgiler çizdirerek alfabe öğretir gibi elifba öğrettirmek son derece yanlıştır. İşin bu aşaması en geç lise yıllarında halledilmelidir ve üniversiteye gelip edebiyat, Türkçe, çağdaş Türk lehçeleri, tarih, arşivcilik gibi bölümlerde okuyacak olan öğrenciler, hâlâ elifbâ ile uğraştırılmamalı; Doktora yapmış bir akademisyen de bu tür basit bir işle meşgul edilmemelidir.

Liselerde Osmanlıca öğretimi iki aşamalı olmaldır. Zorunlu olan ilk aşamada harfler öğretilmeli; normal metinler okutulmalıdır. Seçmeli olan ikinci aşamada, bazı gramer kaideleri (terkipler, basit kelime türetmeleri) öğretilmeli; meselâ aksam-ı seb’a boca edilmemelidir.

Yakın Tarihte Osmanlıca Meselesi

Liselerde Osmanlıca öğretilmesi konusunu Attila İlhan’dan 1970’lerde okumuştuk. Hilmi Yavuz, Cemil meriç, Kemal Tahir ve Tahirîler, o yıllarda ve daha sonra hep liselerde Osmanlıca öğretilmesini savundular. Bizler (MHP’liler ve ülkücüler) de destekledik bunları.  (Planlanmış bir şekilde olmasa da, 1975’te biz 4 arkadaş Ülkü Bir’de Osmanlıca öğrendik.)   O zamanlar “namuslu sol” Osmanlı’ya düşman değildi; MHP’liler de değildi. O yıllarda kemalistler “devrimlere sahip çıkmak” adına Osmanlı ve Osmanlıca düşmanlığı yaparlardı ve bu zihniyet bütün eğitim safhalarında yoğun bir şekilde işlendiğinden, Osmanlıca’dan söz edenler,  aforoz edilirdi. Bir mecliste, eski bir mezar taşı bulduğumu söylediğimde, hemen “Hangi dönem?” diye sorana, “Osmanlı dönemi.” demiştim de leş görmüş gibi yüzünü ekşitmişti.  Karya, Helen, Hitit falan desem yüzünde güller  açacaktı.

Türkiye son 12 yıldan beri gerçekten eksen değiştiriyor. Bir zihniyet değişimi yaşıyoruz. İşte bunlardan birisi de 1 Haziran 1929 gününe kadar kullandığımız harflerin öcü olmadığı konusunun yaygınlık kazanması.  Üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı ve Tarih Bölümlerinde öğretilen Osmanlıca ile, bu bölümlerin yaygınlık kazanması ve başka bölümlerin de açılması münasebetiyle, ilgi kuranların sayısı arttı.  

Zıvanadan Çıkmış  Tartışmalar

Son Millî Eğitim Şurası’nda, komisyon, Osmanlıca derslerinin liselerde zorunlu olmasını kabul edince kıyamet koptu.  Daha, bakanlık kararıyla uygulamaya falan geçildiği yok haa!... Muhalifler ön almak için hemen bastılar yaygarayı.   

Uygulamaya geçilir veya geçilmez... Şimdilik o önemli değil. Zaten şu anda Osmanlıca dersi seçmeli olarak veriliyor. Önemli olan, bu tartışmalar bittikten sonra, Osmanlı ile olan olumsuz fikrî ilişkilerin kazancı ne olacak? Biz hâlâ Osmanlı harflerine leş muamelesi mi yapacağız; yoksa, atalarımızın kullandığı bir harf sistemi diyerek normal mi karşılayacağız?

Elbette gönlümüz, bu tartışmanın akl-ı selim ile ve Osmanlı düşmanlığını biraz daha gerileterek  bitmesini arzular.

Bakın neler tartışılıyor:

    “Efendim, liselerde herkese Osmanlıca öğretmenin ne gereği var”mış?

Herkese İngilizce, Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Edebiyat, Tarih, Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji, resim, Müzik  niye öğretiliyorsa, Osmanlıca da onun için öğretilir. Lisede bu işin temel bilgilerini alan öğrenci, üniversitede epistemolojik seviyede bilgi edinir ve üretir.  

    Liselerde öğretilen Osmanlıca ile mezar taşları, elyazmaları, tarih vesikaları okunamazmış.

Valla lise Fizik bilgisiyle elektrik santrali kuran da görülmemiştir; uzaya giden de... Lisedeki bilgiler, üniversiteye ön hazırlıktır. Gençler, el yazmalarını, mezar taşlarını okumayı üniversitede öğrenecek. Anahtarı çözen, lisede de okuyabilir.

    Osmanlıca öğretmek, Arapça öğretmek demekmiş.

Yani, liselerde Osmanlıca öğretilmesi demek Arapça öğretmek demekmiş. Bu ne demeye gelir biliyor musunuz? Latin harfleri öğretmek demek, latince öğretmek demektir” kadar saçma bir laftır bu. Ama şunu da söyleyeyim, eski yazılı metnin Arapça olduğunu zanneden milyonlar var bu ülkede. Şu okuduğunuz metni Arap harfleriyle yazılabileceğinden habersiz insanlardır onlar.

    Arap harflerini öğretmek istiyormuşuz da, ondan destekliyormuşuz.

1 haziran 1929 gününe kadar kullandığımız harfler, Hint, Gürcü, Ermen, Yahudi, Çin, Japon harfleri olsaydı ve bugün bu harflerin öğretilmesi için tartışmalar yapılsaydı, ben bu harflerin öğretilmesini savunurdum.

    CHP, Osmanlıca’ya karşı da MHP’lilere noluyor?

MHP’de siyaset yaptığımız yıllarda, biz liselerde Osmanlıca öğretilmesini savunurduk. Yukarda da dediğim gibi, biz 4 arkadaş, Ülkü Bir’de informel bir şekilde Osmanlıca öğrendik. O zamanın MHP’lileri, ülkücüleri Osmanlı’yı ve Osmanlıca öğretimini savunurdu da, şimdinin MHP’lileri niye karşı çıkar, anlamak mümkün değil. Karşı çıkanların içinde fiilen siyaset yapmış; hatta belediye başkan adayı olmuş biri bile var. Zavallılığı görüyor musunuz? Sırf Ak Parti yaptı diye muhalif olup kemalistleşen ve CHP’lşleşen bir MHP var.

(Kemalistler ve CHP’liler, eskiden de aynı şeyi savunuyorlardı, şimdi de. Bu bir karakter muhafazasıdır. Fakat bu MHP’lileri birileri dizayn ediyor galiba ki, eski MHP’den, bizim de propagandasını yaptığımız MHP’den zerrece bir iz kalmamış. Yani MHP karakter değiştirmiş. Asıl ülkücü olarak bizler kalmışız; yeni dizayn edilenler de transformasyon geçirmiş ülkücüler oluyor ve bunlar, bırakın CHP’yi, İşçi Partisiyle bile iş tutuyorlar. (Üzülürüm üzülürüm de, tertemiz, alınları pâk o Anadolu gençlerinin; derviş gibi gençlerin hallerine üzülürüm. Olumsuz olarak yazdıklarım o gençler için değildir.)  

Bu dersle ilgili kararı CHP verse CHP’yi, MHP verse MHP’yi alkışlardım. Fakat bu tartışmadan anladım ki, bizim zamanımızın MHP’sinin yerinde yeller esiyor. Rahmetli Türkeş’in kemikleri sızlıyordur mezarında.

Osmanlıca Dersini Kim Versin?

Sırf muhalefet olsun diye “laf ola torba dola muhalefeti” yapanlar, “Osmanlıca derslerini ilahiyatçılara verdirecekleeerrr!.... Bu bir DİL dersidir, DİN dersi değiiiiillll!...İlahiyatçılar değil, Türk Dili ve Edebiyatı mezunları veriiiirrrr!...” diye şamata ediyorlar.

İngilizce dersine tarihçi, El İşi dersine coğrafyacı gelmemiş gibi konuşuyor bunlar da haaa!....

Bir kere, bu dersi ilahiyatçılara falan verdiren yok. Milli Eğitim’de, her dersin karşısında, o dersi kimlerin, hangi tür öğretmenlerin verebileceği yazar.  Osmanlıca dersinin karşısına da edebiyat mezunlarının yanı sıra, tarihçiler, ilahiyatçılar gibi bilgiler de yazılmıştır. Olan bundan ibarettir. Yaygaraya gerek yok.

Haaa!... “Fakültede 2 yıl, Osmanlıca okuduk” diye bu dersi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunları vermeye de sulanmasınlar. Osmanlıca dersini zar zor 4 yılda, üstelik DD ile geçen öğrenciler!... O dersleri sizlerin verdiğinizi duyayım; karşı çıkarım.

Bakanlık, Osmanlıca hizmet içi eğitim seminerleri düzenler; meraklıları buraya devam edip lisede öğretecekleri Osmanlıca’yı öğrenirler; sertifika neyim alırlar ve ancak o zaman bu dersleri verirler.

Süheylâ’ya not: “Yazma!... Düşman kazanacaksın!...” dedin ama gene de yazdım. Çünkü bizim gibi insanların dostlarının değil, düşmanlarının çok olması önemlidir Süheylâ...

Okuyucuya not: Sonuna kadar tahammül edip okuduysan, sende iş var arkadaş. Sen cahil ve geri zekalı değilsin demek ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi