Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Emeklileri unuttunuz mu?

Emeklileri unuttunuz mu?

Ankara’da sıcaklık eksi 5 derecelerde... Kızılay Güven Parkı durağında yaşlı amca Balgat’a gitmek için yarım saattir belediye otobüsü bekliyormuş... Bir taraftan titriyor da. Ayrıca bekleyen öğrenciler de var...

Dediler ki belediye otobüsleri bazı semtlere yarım saatte bir, bazılarına da saatte bir gidermiş. 

Ya demek ki yaşlının prostat işi, belediyenin de hesap kitap meselesi!..

İktidar yaşlılara bedavadan seyahat etmek için kanun çıkarmış olsa da sonuçta bu kanunu yerinde uygulayacak belediyelerdir. O da uyguluyor; seferler yarıya, bekleme süresi yarım saat.

Yılbaşında tersi olmuş, sarhoşlar duraklarda beklemesinler diye peş peşe seferler.

Reklam işi... Büyük şehrimizde eğlence dedin mi akan sular durur.

Mesele geliyor emeklinin cebine dayanıyor...

Cebinde taksi parası olsa yaşlı adam soğukta titrer mi?

Çapı olsa, BMW’si olsa binmez mi?..

Bu ülkede en azından 6-7 bin işsiz insan var, dar gelirlilerin de sayısı 10 binden az değil.

Maliye’ye sorduğunuzda cevabı “hangi birine verelim?” oluyor.

“İşte bütçe imkanları bu kadar...”

Cevap yanlış sayılmaz, ancak Hazine’den para dağıtıldığında bakıyoruz; kimi yer kimi bakar, kıyamet ondan kopar... Yoksa, demektir ki milletin vekillerine de yok...

Vekile var, asıla neden yok?

Dikkatimi çeken husus, milletvekili maaş artışları konu edildiğinde ne MHP’nin o çok bağıran sözcüleri, ne de BDP’nin masaları yumruklayan efelerinin gıkları çıkmıyor... 

“Fakir fukara varken maaşlarımıza zam istemiyoruz” demiyorlar...

Hemen yan cebime koy... Ama iktidar havalimanı yapacağı veya bir yol açacağı zaman “ağaç katliamı, çevre kirliliği” diye basıyorlar yaygarayı. 

Oflu’ya sormuşlar, “çay içer misin?” 

O da demiş ki, “ya getir pek severum oni.”

“Ama parayıladur.” 

“Ya öyle mi? Ya yutur onı (getirme kalsın).”

Geçmişten hatırlıyorum, Anavatan Partisi’ni sarsan nedenlerden birisi memur ile emekli maaşlarının dibe vurmasıydı. Seçime doğru yapılan artışlar Anavatan’ı kurtaramadı...

En büyük sızlanmalar düşük gelirli memurlarla emeklilerden geliyor.

Hakim ve savcılara yapılan seyyanen zam adliye personeli ile emekli hakim ve savcılara yansıtılmadı. Baz neyi aldılar bilmiyorum. Ama ben biliyorum ki memurlar içinde en çok çalışan adliye personelidir. Saati yok, mesaisi yok. Amiri ne zaman çağırırsa gider çalışır, yok diyemez...

Yıpratıcı görev yapan emniyetçiler de öyledir... Keza askerlerimiz...

Emekli deyince, 65 yaşın üzerinde ölüme ayrılanlar akla geliyor.

Senin anlayacağın, devlet bizi ham madde olarak sabun imalatında ölüme ayırdı... İşin garibi, çoğumuzdan sabun da çıkmaz.

 “Biz seni emekli yaptık, git evinde otur hanımla kavga et, daha da olmazsa sağı solu çekiştir, yok rahat durmaz çalışırsan biz de senin maaşının %14’ünü geri alırız.” 

Maaşının %14’ünü geri verenlerden birisi de benim.

Bendeniz avukatlık yaptığımdan fazla dokunmuyor.

Dar gelirliye gelince ona dokunur, hem de çok dokunur.

Emekli hakim meslektaşlar yakınıyorlar:

“Bunca yıl sonra emekli olduk diye suç mu işledik? Eskiden birinci sınıf hakim ve savcılar arasında maaş farkı yoktu, emekliler de pek mağdur olmuyordu.

AK Parti hem maaş farkı getirdi, hem de emeklileri mağdur etti neden?”

Evet neden?.. Kürsüde gece gündüz çalışan birinci sınıf hakim ile Yargıtay üyesi veya daire başkanı arasında efor sarf etme yönünden fark var mı? 

Biz biliyoruz ki yok, ama maaş farkı neden var?...

AK Parti iktidarı bu eşitsizlik ile hâksızlığa son vermeli.

Tabi ki işin başı alt kademelerdekiler...

Durakta soğukta titreyenler, torunlarına okul harçlığı verememenin ezikliğini çekenler...

Hani türkümüz da var, “anan çarık giyerdi bunları unuttun mu?”

Bizi unutursanız unutun da, dar gelirli emeklileri unutmayın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi