Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Üçüncü Hüseyin, Putin mi?

Üçüncü Hüseyin, Putin mi?

Her ne kadar cennetin ekserisini fakirler ve saf tıynetlilerin (ebleh/bulhun) dolduracağı söylense bile bunlar din konusunda değil dünya konusunda aldananlar olsa gerek. Yoksa hadiste mümin, ‘ bir delikten iki defa geçmez’ diye tanımlanmaktadır. Son sıralarda sayemizde uyanıklar Müslüman aklıyla oynamayı itiyat haline getirdi.  13-15 Mart (2015) tarihleri arasında huzur diyarı Adıyaman’da tertip edilen Din Hizmetleri ve İhlas Sempozyumuna katılmıştım. Burada Mehmet Paksu hoca ile birlikte sempozyuma gidip gelişlerimiz arasında, bana Putin’in Müslüman olduğuna dair söylentileri aktardı.  Meğerse bu söylenti internet ortamında kuru otta ateşin yayılması gibi yayılırmış. Genelde seyahatlerde haberlerden ve internetten kopuk kaldığımı söyleyerek habere muttali olmadığını ilettim.  Mehmet Paksu hoca ise daha ziyade tasdik etmeye meyyal görünüyordu. Hemen aklıma Napolyon geldi.  Hatta hocaya böyle bir haberin Arap basınında bir ay önce Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un için yayıldığını hatırlattım.  Napolyon riyakar bir adamdı ve ayrıca Napolyon hastalığından da bahsedilebilir. İslam dünyasını sömürgeleştirmek için Napolyon bir yöntem bulur.  Bu yolla Osmanlıların yerine kendisi ve Fransızların geçmesini tasarlar. Fitne ile Mısır’a çıkarma yapar. ‘Mısır Mısırlılarındır’ teziyle birlikte Firavun’un ( Beni İsrail’e karşı ayrım) sünnetini/adetini ihya eder.  ‘Mısırlılar, Türk ve Memlüklüleri tasallutundan kurtulmalıdır’ parolasıyla harekete geçer.  Yaraya tuz basar. Ardından Ahmet Urabi aynı anlayışa sarıldığından Mısır’ı İngilizlerin kucağına düşürür.   Napolyon ve muakkipleri gizliden gizliye hatta açıktan bir biçimde Mısır toplumu içinde Müslüman olduklarını yayarlar.

Bir yazımda konuya şöyle temas etmiştim:” Napolyon, Mısır’dan Fransa’ya dönmesinin ardından yerine Kleber’i bırakır. Lakin Kleber Halepli Kürt asıllı bir genç ve Ezher talebesi olan hamiyet yüklü Süleyman Halebi tarafından suikast sonucu ortadan kaldırılır. Kürtlerin o dönemde duyguları ittihad-ı İslam’dan yana idi. Yerine ise tam bir Makyavelist olan Jacques Menou geçer. Yerli ahali ile siyasi evlilikler yoluyla ilişkilerini pekiştirmek ister. Kurnazlıkla büyük bir hile düşünür. Sadattan yani Ehl-i Beyt şeceresine ve soy kütüğüne haiz Şeyh Carim’ın kızına talip olur. Çevreye ve etrafa Müslüman olduğu intibaını yaymaktadır. Jacques Menou ile hısımlık üzerinden kanını lekedar etmek istemeyen Şeyh Carim Said İbni Müseyyeb’in yolunu ve çığırını izleyerek derhal iki kızını da Müslümanlardan iki ere nikâhlar. Bununla birlikte Napolyon’un ikinci halefi hilekâr ve düzenbaz Jacques Menou bu niyetinden geri dönmez, yese düşmez. Reşid ahalisinin ileri gelenlerinden Muhammed Bevvab’ın kızına talip olur ve dul olan Zübeyde ile ramazan ayının yirmi beşinci gününde evlenir (Risaletün Fi’t Tarik ile Sakafetine s: 95 Daru’l Medeni, Cidde).”

 Napolyon geride iki hastalık bırakmıştır. Bunlardan birisi Müslüman olma görüntüsü, ikincisi de kurtarıcılıktır. Bizde sahte mehdilik hastalığına mukabil Fransa’da Napolyon hastalığı vardır.  Kafayı sıyıran ve kendisini kurtarıcı sananlar Napolyon diye ortaya çıkarlar.  Devlet ricali de zaman zaman de Gaulle olma hastalığına yakalanırlar.  Bu illete yakalananlar arasında Kenan Evren, Saddam Hüseyin gibi fanileri sayabiliriz.  Şia inancındaki Mehdi’nin ve intikamlıklarının ricatı inancı gibi onlar da de Gaulle gibi hini hacette kurtarıcı olarak yeniden zuhur etmeyi hayal ederler. Şimdi Yemen’e Ali Abdullah Salih bu oyunu oynuyor.

Şubat ayı başlarında Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un  da  canlı yayında Müslüman olduğunu ilan edivermişti!  Şükür ki bu sahne Türk basınına pek yansımadı. Demek ki Putin onu, biraz da Putinizm müptelası Ramzan Kadirov’un itelemesiyle taklit ediyor.  İslam dünyasına lider olmak ve imparatorluğunu Ortadoğu’ya uzatmak isteyen Putin, Çeçenistan’ı pilot bölge olarak kullanıyor.  Kuzey Kore lideri bu çığırda Putin’in selefi sayılır.  Onların Müslüman olması Ssi’nin Müslüman Kardeşlerden sayılmasıyla denktir.

İslam’ın, Müslüman olmaları için Putin benzeri kaltaban, katillere ve kalleşlere ihtiyacı var mı? Prens Charles ve Obama’dan sonra Putin de Hüseyin olarak karşımıza çıkabilir! Bir zamanlar Prens Charles için Şeyh Nazım benzeri bir söylenti çıkarmıştı. Halbuki Lady Diana’nın Müslümanlarla münasebetinden dolayı suikasta maruz kaldığı meşhur bir tezdir.  Şeyh Nazım ardından Avrupa’daki bütün hanedanlıkların Ehl-i Beyt soyundan geldiğini iddia etti.  Bu iddialar bin batinilik sapmasıdır. Avrupa hanedanları olsa olsa hepimiz gibi Adem (Aleyhisselam) hanedanlığından gelebilir. Ya da Sasani diyelim. Bu nevzuhur Müslüman tipler, İsimleri Müslüman olsa da sıfatları Müslüman olmadığı halde isimleri Müslüman olan bir sürü insana eklemlenebilir. Napolyon, Hitler, Prens Charles, Kim Johg-Un  ve çiçeği burnunda Putin bunlardan bazılarıdır.  Bunlar arasında hem Napolyon hem de İslam’a özenenler var.  İşte bunların seleflerinden olan Orta Afrika imparatoru Jean-Bédel Bokassa,  kendisini hem Salahaddin hem de Napolyon sanıyordu!  Bu kaçıklar olsa olsa Müslümanların övüncü değil, yüzkarası olur. Burada ortaya çıkaran vahim tablo ise Müslümanların aldatılmaya olan yatkınlıklarıdır. Çözümü içlerinde değil, dışlarında aramalarıdır.  Rahmetli Buti de bu zihniyeti temsil ediyordu, bu yüzden de İmam Rabbanisi olacağım zannıyla Esat’ın kurbanı olmuştur. Bizim Hazreti Ömer iradesine ihtiyacımız var. Napolyon taslaklarına değil.  Bu sahte Müslümanlık hikayesi Cengiz Han veya Gazan Han kadar eskidir. Duymayanlara duyurulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi