Erbay Kücet

Erbay Kücet

Dede Korkut Ne Derdi?

Dede Korkut Ne Derdi?

Dede Korkut Hikâyelerini yeni bir anlayış ve farklı tasarımı ile kültürümüze armağan eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince düzenlenen kitap tanıtım toplantısındaydık. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, milletvekilleri, yazarlar, bürokratlar ve TOBB üniversitesi öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşen törende aşina çehrelerle hasbihal ettik. 

Eserin hazırlanmasında büyük pay sahibi olduğunu düşündüğüm Hasan Erbay’ı tebrik ederken medyanın ilgisinin çokluğu, Başbakanlık koruma görevlilerinin fazlalığı dikkatlerden kaçmazken TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve yönetim kadrosunu kültürel yatırımlarından dolayı tebrik etmeyi ihmal etmedik.

Dede Korkut Kitabının Tanıtım Töreni’nde konuşan Rıfat Hisarcıklıoğlu, her toplumun, geçmişin meydana getirdiği bir organizma olduğuna vurgu yaparak geleneksiz hiçbir uygarlığın geleceğe sağlam adımlarla ilerleyemeyeceğini ve çağı yakalamak zorunda olunduğunun altını çizerek fikirlerin geçmişin evlatları, geleceğin anaları ve her vakit zamanın tutsağı olduğunu belirtti.

Hisarcıklıoğlu, Ahilik geleneğinin günümüzdeki temsilcisi ve mirasçısı olduklarından bahisle kültürel mirasımıza sahip çıktıklarını ifade ederek bugüne kadar Mehmet Akif, Yunus Emre ve Necip Fazıl’ın eserlerini hazırladıklarını hatırlatarak Oğuz Türklerinin destanı; Dede Korkut hikâyelerini insanımıza sunduklarını söyledi.

Malumlarınız Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyeler, Türklerin Müslüman olması sonrasında, tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan, bir sözlü gelenek ürünüdür. Bunlar ancak 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Kısaca söyleyecek olursak; Türklerin doğaya, insana, anaya, babaya, yoldaşa, dosta, düşmana ve Allah’a bakışının özeti olan kitabı okuyan, Türk örf ve âdetinin, Türk tarihinin özünü öğrenmiş de olur. Orijinali, Oğuz Türkçesi anlatımıyla Osmanlıca kaleme alınan Dede Korkut kitabı, hakkında bugüne gelinceye kadar az çalışma yapılmıştır.  Günümüzde Dede Korkut Kitabı’nın iki orijinal yazmasından biri, Almanya Dresden’de, öbürü Vatikan’dadır.

Orijinal metine sadık kalınarak 1492 sayfayla basımı gerçekleştirilen esere özel tasarlanan minyatürler, gerek açıklamalı anlatımlar, gerekse sadeleştirilirken benimsenen üslup, her yaşta insanımızın anlayacağı bir seviyede kaleme alınmış olması da ayrıca kayda değerdir.
Kitabın hazırlanmasında emeği geçen dostumuz Prof. Dr. İlhan Genç ile yoğunluktan ve protokol görevlileri ve korumaların titiz(!) çalışmaları nedeniyle görüşemediğimizden bu vesile ile tebriklerimizi ve takdirlerimizi iletmiş olalım.


Başbakan Ahmet Davutoğlu da konuşmasında, "Sünni, Alevi diye ayrım yapıldığı bir dönemde, Hazreti Ali'yi, Hazreti Hasan'ı, Hazreti Hüseyin'i, Hazreti Osman'ı aynı anda böyle güzelce ifade eden bir kültür parçalanabilir mi, ayrılabilir mi? Dede Korkut okuyanları, şu veya bu mezhep temelinde bölmek mümkün olabilir mi" ifadesiyle salonda alkışlanırken eserin kültürel dönüşümler esnasında, siyasi zihniyeti etkileyen büyük geçiş dönemlerinin analizi olduğunu söyledi.

Davutoğlu, Türk tarihinde sözlü edebiyattan yazılı edebiyata, metafizik düşünceden tarihi alana geçişte ara metinlerin olduğunu belirterek bunların bir yönüyle tarih ötesine seslenir gibi durduğunu, diğer yönüyle tarihin dokusunu anlattığını ifade etti.

Davutoğlu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan döneminde danışmanlık yaparken "Herhangi bir konu istişare edildiğinde, acaba Dedem Korkut olsa ne derdi bu durumda? Acaba Nizam-ı Mülk nasıl bir tavır takınırdı… hep kendime ilkesel ve ahlaki olarak sormuşumdur. Bu ağır görevi üstlendiğimde de derin irfan bana nasıl seslenirdi. Öfkelendiğim anda ne derdi. Fevri bir karar almak durumunda kaldığımda hangi ahlaki nasihati yapardı diye kendi kendime sormayı hiç ihmal etmemeye çalışıyorum."

Dede Korkut’u okumadan Türk Dil ve Edebiyatı üzerine bir çalışma yapmanın imkânsızlığını ifade eden Başbakan, Kutadgu Bilig, Divan-ü Lügat-it-Türk, Menakıbname, Saltuknamelerin göçebe kültüründen, yerleşik kültüre geçişin ve devletleşme sürecinin izlerini yansıttığını söyledikten sonra Dede Korkut'un "Hazreti Peygamber döneminde yaşadığını, Müslüman olduğunu ve diğer boyları İslam'a davet ettiğini" belirterek Dede Korkut'un eserlerinden örnekler okuyarak salondaki coşkuyu yüreklere taşıdı.

Kütüphanelerimize böylesi bir eseri kazandıranlara buradan bir kere daha teşekkür ederken baskısının tekrar yapılarak daha geniş çevrelerin de yararlanmalarını sağlamaları dileğiyle diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi