Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Doğru Tercih Hangisi?

Doğru Tercih Hangisi?

Usta gazeteci Fehmi Koru, John Kerry ve Brennan’ın konuşmalarından yola çıkarak, sonunda Amerikalıların doğru tercihi bulduklarını yazdı* . Doğru şıkkı belirlemek epey vakitlerine mal olsa da sonunda keşfetmeyi başarmışlar.  Maşallah, nazar değmesin inşallah! İki yıl boyunca yalpaladıktan sona Esat’ın haziresine dönmüşler. Hayrını görsünler! Peki! Yanış tercih neymiş? Ilımlı muhalefete destek çıkmak. Oyalamanın dışında böyle bir şey gören oldu mu?  Doğru seçenek demek ki, ılımlılardan el etek çekerek Esat’ın karesine dönmekmiş! Aslında burada doğru tercih şıkkı baktığınız yere göre şekilleniyor. İkili veya diyalektik bir seçenek üzerinden bakarsanız Esat sonucuna ulaşabilirsiniz. Zaten IŞİD’in misyonu ya da eski söylemle kerameti budur. Esat’ı meşrulaştırmak yeniden rehabilite (te’hil) etmek. Amerikalılar Esat’ı meşrulaştırmak için doğru ve yanlış seçeneklerini bire indiriyorlar. Halbuki, Türkiye yanlış seçeneklerini ikiye çıkartıyor, doğrusunu bire indiriyor. Türkiye’nin zaviyesinden bakacak olursanız ya da Ahmet Davudoğlu’nu dinleyecek olursanız, yanlış iki şıktan en temeli Esat rejimi türevi ise IŞİDÜçüncü veya doğru şık ise Suriye halkı ve onun gerçek temsilcileridir. Yani İslami dokusu, kokusu olan geniş yelpazeli ılımlı muhalefet. Doğru sıralama budur. Doğru tercihin Esat olduğu Amerikalılar için makbul olabilir! Fehmi Koru’yu buna iten saik veya faktör nedir? Realpolitik midir, omurgasızlık mıdır? Bilemiyorum.  Ya da Fehmi Koru bu noktaya nasıl savruldu?  Acaba dünyaya hala Bilderberg küpeştesinden mi bakıyor?  Bilderberg çatısından olaylar öyle mi görünüyor? Veya hangi çevrelerle beraber?  Bazı çevreler insanın kimyasını bozabilir.  Kissinger Suriye’deki rejimin düşmesini Westfalya düzeninin çökmesi olarak okuyor. Westfalya sırasında İsrail mi vardı?  Bu Westfalya masalı tekilci bir okuma biçimi, modern siyasi hurafelerden birisidir.  Halbuki, köprünün altından çok sular aktı. Adam bize Wastfelya masalı okuyor. Büyük lokma ye ama büyük konuşma demişler. Kissinger gibiler büyük palavralar atarak dünyayı büyülemeye çalışıyorlar. Sözlerinin altında hiçbir hakikat danesi ve hikmet parıltısı, kırıntısı yok.  Varsa yoksa dalavere.

Amerikalıların 180 derece dönüşleri kendi kendilerine ters düşmeleri Fehmi Korulu hiç şaşırtmamış!  Mantığına göre zaten olması gereken noktaya gelmişler. Onlar 180 derece dönüş yaptıklarına göre biz niye onlara uymuyormuşuz? Aynen hadiste haber verildiği gibi:  Siz eskilerin çığır,gelenek ve adetlerine karış karış uyacak ve kertenkele deliğine girseler dahi siz onları orada takip edeceksiniz. Eski milletlerden kastın Yahudi ve Hıristiyanlar mı olduğu sorulduğunda Peygamberimiz: ya kim olacaktı? Şeklinde cevap vermiştir. Fehmi Koru Amerikalıların ya da Nobel barış ödülünün sahibi ve dünyanın en büyük katliam seyircisi onun ötesinde alkışçısı Obama ve idaresinin bu savrulmasını ve dönekliğini normal karşılıyor. Hatta şapka çıkartıyor!   İsrail ve İran ile birlikte terör taciri bu ülkeyi kılavuz almamız ve 'dön baba dönelim' moduna geçmemizi öneriyor.  Döne döne bir gün bir gün başımız dönecek, kaldıysa aklımız şaşacak. Zaten vicdanımız nasırlaştı bir de başımız fena halde dönecek. Amerikalıların bu dönekliği Fehmi Koru’yu hiç şaşırtmamış. Demek ki onları iyi tanıyor. Doğrusu, Fehmi Koru’nun bu dönüşümü de ( öyle ise) beni hiç şaşırtmadı. Şaşırmaması şaşırtmadı! Yoksa ilk günden itibaren Esat’ın kalmasından yana mıydı? Doğrusu ondan da emin değilim! Hüküm vererek boşluğa düşmek istemem doğrusu.  Fakat 28 Şubat sürecinde Avrupai Müslüman kimliklerden birisi olarak takdim edilmiştir.

Artık Esat rejimiyle el sıkışmamız gerektiğini ve dönenlerle birlikte olmamız gerektiğini öneriyor. Kerim Balcı da AKP kurmaylarına öyle akıl vermişti. Eski mahalleden Fehim Taştekin gibilerini hiç saymıyorum. Onlar ki Erbakan hocanın deyimiyle tuz gölünde balık olamayacaklarına göre tuz oldular.  Fehmi Koru sinirleri alınmış, acı hissetme duygusunu kaybetmiş.  Bunun için nezdinde zalim ile mazlum bir olmuş.  Acı duymuyorsanız zulüm de yoktur. Ya da hakkını yemeyelim körelmiş. Buna eskiler iptal-i his diyorlar. Bilderberg’e gideli beri acıları kanıksamış ve acı hissetmiyor. Bunun bir sonraki aşaması ise rüyaların iptalidir.  Nitekim Çetin Altan dünya barışı için rüyaların iptalini istiyor.  Bununla birlikte Çetin Altan rüyaların bir kısmını sansürleyip diğer kısmını bırakmaktan bahsetmiyor.Fehmi Koru’nun dünyasında ise Esat sonuna dek rüya görebilir, hakkıdır, halk ise asla! Halk rüya yetisini kaybetmeli, bu durumda Suriye’ye barış gelebilir.  Esat’a rüya görmek serbest ama Suriye halkına yasak.  Esat halkına bedel bir yönetici. Mitterrand’ın ifadesiyle cumhurun reisi değil, tanrısı! Zaten Şebbiha kendisine tapınıyor halkı da buna mecbur etmiyor mu?  Fehmi Koru’nun dünyasında her türlü siyasi ahlaksızlık yasal olmalı, kovuşturulmamalı soruşturulmamalıdır.  Maalesef içimizden çıkmış bu kafalar İttihatçı Ahmet Rıza’nın bile gerisindeler. Ne günlere kaldık. Esat’ı devirmek yasak ama Esat’ı her türlü silah kullanması serbest.  Fehmi Koru’nun kalemi gibi atış serbest!

Ben her şeye rağmen doğru seçeneğin (IŞİD-Esat ortaklığına karşı halk) üçüncüsü olduğunda ısrarcıyım. Usta gazeteci Fehmi Koru’ya ve onun Bilderbergci perspektifine rağmen.

*Dış politikada tıkanıklığı aşma zamanı geldi, başlıklı makalesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi