Recep Garip

Recep Garip

Nisanın Baki Olan Şairleri - I

Nisanın Baki Olan Şairleri - I

“Kal­bi­mi oy­muş­lar, oy­muş­lar da şi­mal­lim

Ha­ya­li­ni, res­mi­ni de­ğil se­ni koy­muş­lar içi­ne Onun için­dir adın­la atı­şı­”

Rah­met­li Fet­hi Ge­muh­lu­oğ­lu böy­le söy­lü­yor.

Top­lu­mu ayak­ta tu­tan ruh, sa­nat­tan, ede­bi­yat­tan ve şi­ir­den ge­çi­yor. Hak di­ni re­fe­rans alan sa­na­tı, ede­bi­ya­tı, gü­zel sa­nat­la­rı kast edi­yo­ruz bu­ra­da. Çün­kü her şe­yi var eden ya­ra­tı­cı kul­la­rı üze­rin­de tit­re­ye­rek doğ­ru yol­da ol­ma­la­rı için pey­gam­ber­ler ve on­la­ra va­hiy­ler gön­de­re­rek hem il­min, hem ir­fa­nın hem de ih­sa­nın yo­lu­nu aç­mış­tır. Vah­yin ışı­ğın­dan bes­le­ni­yor şi­ir de, sa­nat­ta. Bu ne­den­le­dir ki il­ham üze­rin­de du­ru­lur. İl­ham, şii­rin ve­ril­di­ği, alın­dı­ğı, his­set­ti­ri­le­rek do­ğur­gan­lı­ğın ger­çek­leş­ti­ği bir lü­tuf­tur ve ih­san­dır. Bu ne­den­le­dir ki ger­çek sa­na­tın il­ham­sız ola­ma­ya­ca­ğı­nı sa­vu­nan­lar bü­yük ço­ğun­luk­ta­dır. Ben de öy­le dü­şün­mek­te­yim. İl­ham­sız sa­na­tın ic­ra edi­le­me­ye­ce­ği­ni ifa­de eder Mu­ham­met İk­bal. “İlk mıs­ra­nın Tan­rı­da­n” ol­du­ğu­nu söy­ler Pa­ul Va­lery. “İ­lim­siz şi­ir, har­cı ve he­sa­bı ol­ma­yan du­var gi­bi­di­r” di­yor Fu­zu­li. Pla­ton “bü­yü­lü sö­z” ol­du­ğu­nu söy­ler şi­ir için.

Şi­ir, lüt­fu ila­hi­dir. Şii­ri gün­dem­de tu­tu­yo­rum çün­kü şi­ir; ha­ya­tı tan­zim eder, çe­ki dü­zen ve­rir, kı­sır­lık­tan kur­ta­rır, zen­gin­lik­le­rin ka­pı­sı­nı açar, in­sa­na ya­şa­ma se­vin­ci, an­la­mı ve­rir. Aşk­sız yer­yü­zün­de hiç­bir şe­yin var edi­le­me­ye­ce­ği­ni do­la­yı­sıy­la şii­rin de aşk­tan bes­len­di­ği­ni de söy­le­miş ola­lım. Şi­ir, in­sa­na in­san ol­ma fır­sa­tı­nın ka­pı­la­rı­nı ara­lar. Şi­ir­den yok­sun olan bir ömür; fa­kir­dir, yok­sul­dur, kim­se­siz­dir, ge­çim­siz­dir, huy­suz­dur. Ken­di­siy­le, top­lu­muy­la kav­ga­lı­dır. Ki­şi­lik­siz­li­ğin ve kim­lik­siz­li­ğin var ol­du­ğu yer­de şi­ir yok de­mek­tir. Bu ne­den­le­dir ki şi­ir, var ol­du­ğu ye­re es­te­tik an­lam­lar ka­zan­dı­rır, in­sa­ni­li­ği or­ta­ya ko­yar ve in­san­la­rı ba­sit­lik­ten ve sı­ra­dan­lık­tan kur­ta­rır. Do­la­yı­sıy­la ki­şi­lik ve kim­lik sa­hi­bi kı­lar şi­ir.

7 Ni­san 1600 yı­lın­da Şa­ir Ba­ki ölür­ken 1821 yı­lı­nın 9 Ni­sa­nın­da Char­les Ba­ude­la­ire, Pa­ri­s’­te dün­ya­ya ge­lir. Ay­nı gün 1882 yı­lın­da ise İn­gi­liz şa­ir, res­sam, çi­zer ve çe­vir­men olan Dan­te Gab­ri­el Ros­set­ti ölür.12 Ni­sa­n’­a ge­lin­di­ğin­dey­se 1712 yı­lın­da Şa­ir Na­bi, 1937 yı­lın­da Ab­dul­hak Ha­mit Tar­han1967’dey­seİs­ma­il Ha­mi Da­nış­ment ha­ya­ta ve­da eder.

Di­van şi­iri­mi­zin en bü­yük şai­ri de­nil­se ye­ri­dir Ba­ki için. Bir Ga­ze­l’­i şöy­le;

“Fer­man-ı aş­ka can ile­dür in­ki­ya­du­muz Hükm-i ka­za­ya zer­re ka­dar yok ina­du­mu­z”

Aş­kın fer­ma­nı­na bo­yun eğ­me­miz ca­nı gö­nül­den, iç­ten ve yü­rek­ten­dir. Bu uğur­da alın ya­zı­mı­za kar­şı zer­re ina­dı­mız ve kar­şı koy­ma­mız söz ko­nu­su de­ğil­dir.

 “Baş eğ­me­züz eda­ni­ye dün­ya-yı dun içün

Al­lah'adur te­ve­kü­lü­müz i'ti­ma­du­mu­z”

 Şu al­çak dün­ya­nın bir­ta­kım ge­çi­ci men­fa­at­le­ri uğ­ru­na aşa­ğı­lık kim­se­le­re bo­yun eğ­me­yiz. Bu yol­da yal­nız­ca te­vek­kül ve gü­ven duy­du­ğu­muz Al­la­h’­tır. Biz Al­la­ha tes­lim olan­lar­da ve on­dan yar­dım di­le­nen­ler­de­niz.

 “Biz mük­te­ka-yı zer­keş-i ca­ha da­yan­ma­zuz Hakk'un ke­ma­li lüt­fu­na­dır is­ti­na­du­mu­z”

Biz bu dün­ya­da ge­çi­ci ma­kam­la­ra, mev­ki­le­re gü­ven­mez, al­tın iş­le­me­li yas­tık­la­ra sır­tı­mı­zı ver­me­yiz. Yal­nız­ca Al­la­ha da­ya­nır ve on­dan yar­dım di­le­riz. Nok­san­sız, sı­nır­sız ik­ram­lar sa­hi­bi dur.

“Zühd ü sa­la­ha ey­le­me­züz il­ti­ca he­le

Tut­dı eger­çi alem-i kevn-i fe­sa­du­mu­z”

He­le so­fu­luk ve gö­zü ka­pa­lı din­dar­lı­ğı as­la be­nim­se­mez, züh­dün tak­va ol­du­ğu­nu bi­li­riz. Ve­lev ki fe­sa­dı­mız –suç­la­rı­mız, ayıp­la­rı­mız- bü­tün ya­ra­tıl­mış­la­rı (mev­cu­da­tı)tut­muş ol­sa bi­le. Ya­ni so­fu­luk ve gö­zü ka­pa­lı din­dar­lık ye­ri­ne bi­linç­li, ay­dın, dü­şün­ce uf­ku ge­niş züht ve tak­va­yı yal­nız­ca Al­lah için ger­çek­leş­ti­ren Müs­lü­man­lık­tır ga­ye­miz.

 “Mey­den sa­fa-yı ba­tın-ı hum­dur ga­raz he­man Er­bab-ı za­hir an­la­ya­maz­lar mu­ra­du­mu­z”

Bi­zim iç­ki­den an­la­dı­ğı­mız kü­pün için­de­ki sa­fa­da­dır. Mey biz­de aşk­tır, mu­hab­bet­tir, zi­kir­dir. Za­hir­de –dış gö­rü­nüş­te de­ğer­len­dir­me­le­re- hü­küm ve­ren­ler, bi­zim me­ra­mı­mı­zı as­la an­la­ya­maz­lar. On­lar baş­ka gö­rür­ler biz baş­ka­yız­dır. Bi­zi Al­la­h’­ın bil­me­si ye­ter­li­dir. Me­se­le­miz za­hir­de kal­mak de­ğil iç­te, gö­nül­de ay­dın­lan­mak­tır.

 “Min­net Hu­da'ya dev­let-i dün­ya fe­na bu­lur Ba­ki ka­lur sa­hi­fe-i alem­de adu­mu­z”

 Al­lah'a bin­ler­ce şü­kür­ler ol­sun ki dün­ya dev­le­ti, hü­küm­ran­lı­ğı, ma­kam ve mev­ki ge­lip ge­çi­ci­dir. Al­la­ha olan bağ­lı­lı­ğı­mız ise ba­ki­dir. Bi­zim adı­mız âle­min –ya­ra­tıl­mış­la­rın- say­fa­sın­da Ba­ki ka­lır. Bu gök kub­be al­tın­da mak­sa­dı­mız ha­yır­la ya da edil­mek­tir.

Şa­ir ba­ki üze­rin­de uzun tah­lil­le­re, oku­ma­la­ra, di­van şii­ri üze­rin­de yol­cu­luk­lar yap­ma­ya ih­ti­yaç var­dır.

Char­les Ba­ude­la­ire, Pa­ri­s’­te dün­ya­ya gel­di­ğin­de Fran­sız şi­iri­nin ön­cü­le­rin­den ola­ca­ğı­nı kim ne­re­den bi­le­bi­lir­di ki? Ölüm­le­rin ve do­ğum­la­rın in­san ha­ya­tın­da­ki ye­ri da­ha zi­ya­de top­lu­ma olan kat­kı­la­rın­dan do­la­yı önem arz edi­yor. Mo­dern şii­rin ku­ru­cu­la­rın­dan­dır Ba­ude­la­ire.

-Tan­rı, “Hük­met­mek için var ol­ma­ya ih­ti­yaç duy­ma­yan­dır.”

-Şey­tan ise; “Var ol­ma­dı­ğı­na da­ir se­ni ik­na et­me­si en bü­yük hi­le­si­dir.”

Bir dört­lü­ğün­de şöy­le söy­ler;

“Sen, hür adam, se­ve­cek­sin de­ni­zi her za­man; De­niz ay­nan­dır se­nin, ken­di­ni sey­re­der­sin Ba­kar­ken, akıp gi­den dal­ga­la­rın ar­dın­dan, Sen de o ka­dar acı bir gir­da­ba ben­zer­sin.”

 İn­gi­liz şa­ir Dan­te­’Gab­ri­el Ros­set­ti­’y­le il­gi­si yok­tur “İ­la­hi Ko­med­ya­nı­n”. 14. Yüz­yıl­da ya­zıl­mış olan. İtal­yan­ca Com­me­di­a, Di­vi­na Com­me­di­a Dan­te ta­ra­fın­dan ka­le­me alın­mış­tır. Cen­net, Ce­hen­nem ve Araf­ta ge­çen hi­kâ­ye­ler­den olu­şur. Or­ta­çağ­da Ko­med­ya­lar so­nu iyi bi­ten hi­kâ­ye­ler­den olu­şur. Ko­me­diy­le, gül­dü­rüy­le il­gi­si yok­tur. Or­ta­çağ ile Rö­ne­sans ara­sın­da ge­çiş dö­ne­mi di­ye ifa­de edi­le­bi­le­cek bir dö­nem­de ya­zıl­mış ha­yal gü­cü yük­sek, ale­go­rik ta­sav­vur­lu, ölüm ve öte­si­ni an­la­tan hi­ka­yem­si şi­ir­ler­den oluş­tu­ğu için ki­li­se sa­hip çık­mış ve 1360 yı­lın­da Gıo­van­ni Boc­ca­ci­o ta­ra­fın­dan ba­şı­na “i­la­hi­” ke­li­me­si ek­le­ne­rek Hris­ti­yan­laş­tı­rıl­mış­tır şi­ir. Dan­te­’nin sür­gün­de ol­ma­sı ne­de­niy­le iki ara­da bir de­re­de kal­dı­ğı dö­nem­ler­dir. Si­ya­si ve ta­raf olup ol­ma­mak­la ilin­ti­li­dir. Eğer dö­ner­se pa­pa ta­ra­fın­dan ka­zı­ğa bağ­la­nıp ya­kı­la­ca­ğı ilan edil­di­ği için bir da­ha dön­me­miş­tir.

Şii­rin ha­ya­ta na­sıl mü­da­ha­le et­ti­ği­ni bu­ra­da id­rak et­mek­te ya­rar gör­mek­te­yim. Din ha­ya­tın ger­çe­ği­dir. Şi­ir­de di­nin an­la­şıl­ma­sın­da üze­ri­ne dü­şe­ni her asır­da, her dö­nem­de yap­ma­yı sür­dür­mek­te­dir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi