Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

Protonları edepsiz mi sandın?

Protonları edepsiz mi sandın?

Bu sütunda yayınlanan son iki yazımı okuyanlar meseleden haberdar; önce ben CERN'deki deneyle alâkalı bir yazı yazdım, sonraki yazımda da bu yazının ardından aldığım iki tepkiyi sizlerle paylaştım. Bir önceki yazıda ifade ettiğim gibi benim yazım ironik bir yazıydı, aldığım tepkiler ironiyle gerçeği karıştıran tepkiler... Yer darlığı nedeniyle özeti burada kesmek durumundayım, doğrudan mevzua dönüyorum.

Hemen sözün başında ifade edeyim ki, yazıma alıntıladığım her iki mesaj da nereden çıktığını anlamadığım suçlamalarla dolu... Bu işin normali gülüp geçmektir. Ancak öyle bir düşünme, kavrama, anlama biçimiyle karşıyayız ve bu geleceğimiz açısından o kadar endişe verici ki, en azından benim vicdanımda birkaç kelam etmeyi kaçınılmaz kılıyor. Söz konusu tepki sahiplerinin her cümlesini tekrar tekrar okudum. Beni, burada yinelemeyi istemediğim bir sürü ipe sapa gelmez ve yazımdan asla dayanak bulamayacakları şeyle, üstelik nezakete ve edebe uymayacak şekilde suçluyorlar. Yazıyı bir önyargıyla okumaya başladıkları, eksik kalan kısmı o önyargının ürettiği cümlelerle tamamladıkları anlaşılıyor. Bu neyin öfkesidir anlamaya imkan yok. Ben itirazlarım saklı kalmak kaydıyla bilimsel arayışlara karşı değilim, ama olabilirdim de... Bilime kayıtsız şartsız inanmak gibi bir saplantı içinde olmamı bekliyorlarsa hiç beklemesinler. Daha önce atomu parçalamayı başaran bilim dünyasının, buradan üretilen yeni teknolojilerle insanlığın lehine birtakım gelişmelere kapı açtığı bir gerçek... Ama unutmayalım, aynı kapıdan geçenler daha sonra bu teknolojilerle Hiroşima ve Çernobil gibi sonuçlar da ürettiler. Öte yandan bilimsel araştırmalar son derece pahalı çalışmalar ve o yatırımı ancak kapital sahipleri yapabiliyor. Bilim adamlarının kalplerinde kötülük olmadığına inansak bile, kapital sahiplerinin onlar gibi olduğuna inanmamız zordur, bunu iyi düşünmek lazım. Esasen bu önemli ve evveliyatı olan bir tartışma konusudur, ama yazdıklarımın esası bu tartışmaya dayanmadığı için burada kesiyorum. Benim açtığım ironik parantez, CERN'deki deneyin, kamuoyundaki birçok görüş sahibinin de vurguladığı şekilde bilim-din ekseninde açtığı temel bir tartışmaya ilişkindir aslında. Böyle bir tartışma vardır, zaten konunun Diyanet İşleri Başkanı'na varıncaya kadar birçok din adamına sorulmuş olması da bunu kanıtlıyor. Tartışma olunca birbirine zıt görüşlerin olması da doğaldır. Kimileri bu deneyin sonuçlarıyla kainatı, insanı, hayatı Allah'ın yarattığının ortaya çıkacağı beklentisi içindedir, kimileri de 'Tanrı'sız bir varoluş açıklaması peşindedir. Ben ne diyorum peki? Yapmasınlar, etmesinler, protonları çarpıştırmasınlar mı diyorum? Ben özümde bu soruların doğru cevabını biliyorum, Allah vardır ve kâinatı o yaratmıştır. Siz onca parayı boşa harcıyor, kendinizi boşa hırpalıyorsunuz diyorum. Elbette bu bir gerçek, benim gerçekliğim ve aynı zamanda da içinde ironi taşıyor. Siz de böyle düşünmez başka türlü düşünürsünüz. Bu farklılık beni 'zındık' yapmayacağı gibi sizi de hakikatin mutlak sahibi yapmaz. Siz Kur'an'ın "Oku" emriyle başladığına bakarsınız, ben "Yaradan Allah'ın adıyla oku" diye okurum o emri. Burada dikkat etmemiz gereken şey, hakikati incitmemektir. Ve bir de edep ve hakkaniyet dairesinden dışarı çıkmamak...

Hakikat emek ister, elimizi her attığımızda cebimizde bir hakikat bulacağımız zannına kapılıyorsak hakikate körleşiyoruz demektir. Klişeleri bir yana bırakıp, sözün özünü aramak durumundayız. Parmaklarımızın ucunda bir klavye var diye, tanımadığımız, nereden gelip nereye gittiğini bilmediğimiz insanlar hakkında esip gürlemenin hakkımız olduğuna inanamayız. Bu işi yaptığımız ortam sanal diye; haksız, mesnetsiz, alâkasız, hatta uçuk çıkarımlarımızın vebalsiz kalacağını düşünemeyiz. Protonların birbiriyle çarpışmasının bile edeb dairesinde gerçekleştiğini unutmayalım.

Bu arada; ilk yazdığımda ne yazdığımı anlamış olan okuyucuya son iki yazım için özür borcum var aslında. Önyargılarına, klişelerle düşünme alışkanlıklarına ve nezaketsizliklerine rağmen herkese bir anlama şansı daha verebiliriz diye düşündüm kendimce. Asıl tercihim bunun bir şaka olması, birilerinin beni fena halde dalgaya düşürmesi, benim de bu oltanın acemi sazanı olmamdı. Böylesi geleceğimiz açısından daha ehven, daha kabul edilebilir olurdu. Umuyorum ki yine de öyledir.

Son bir not: İkinci tepki mesajında geçen, "Ben sizi bir kan pıhtısından yarattım' derken yüce Allah spermleri söylemeye çalışmıyor mu?" cümlesinde tövbeyi gerektiren vahim bir hata var. Yüce Allah bir şeyi yapmaya çalışmaz, O "ol" der ve "olur".

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi