Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Adı Salih Kendi Talih!

Adı Salih Kendi Talih!

Apo müseccel marka bebek katilidir. İzinden giden Kürtler de son sıralarda Şiiler gibi mazlumiyet edebiyatında inandırıcılıklarını ve ötesinde tutarlılıklarını kaybetmişlerdir. Ali Aid adlı Arap yazarı Suriye’de Kürtlerin son yaptıklarıyla birlikte mazlumiyet kisvesi altından çıkarak zalim ve zalimiyet kisvesine büründüklerini ifade etmiştir.

 Gelinen aşamada sivillere yönelik sistematik bir PKK-PYD mezaliminden bahsetmek mümkündür. Suriyeli muhaliflerden Züheyr Salim de bu durum karşısına meşhur bir Arap atasözünü hatırlatmaktadır: Gözlerinin yaşına değil ellerinin yaptıklarına bak! Nitekim Cenab-ı Hak da Beni İsrail için aynısını söylemiştir. (Musa:) “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek” dedi (7-129). Şimdi Suriye’nin kuzey bölgesinde tasallut ve otorite kuranların isimleri Salih ve Müslim olsa da kendileri talihtir. Arapçada talih ifadesi salihin karşılığıdır. Bozuk ve kötü adam anlamına gelmektedir. Tehcir, katliam ve her şey irtikap ediyorlar. Dolayısıyla bebek katilinin sünnetini/çığırını icra ve ihya ediyorlar. Salih Müslim giderek Cezire bölgesinin kasabı haline geliyor.  Kandil’den aldığı emirleri Cezire bölgesinde uyguluyor. Suriye rejimi ile İran ile de temas hattında. Suriye rejimi mutedil muhalifleri elemek için skala biçiminde IŞİD ve PYD’yi tercih ettiği gibi İran da yine Esad’ı kurtarmak için skala biçiminde aynı tercihlerde bulunuyor. Zira Suriye rejiminin tek panzehiri var Özgür Suriye Ordusu. Suriye halkının gerçek temsilcileri karşısında İran’a IŞİD ve PYD-PKK ehven geliyor. Doğrusu da budur.  ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ şeklinde klasik Makyavel’in çizgisini izliyorlar.

Hamaney ve Lübnanlı vassalı Zurnacı (Zemmire) Hasan’ın (Nasrallah) ortağı veya gelinen noktada emir kulu olan Beşşar Esad da bebek katillerinden bir diğeridir. Saddam Hüseyin’e Bağdat kasabı denmişse; baba Esad Hama kasabı, oğlu Beşşar da Suriye kasabıdır. Onun ötesinde bebek ve çocuk katilidir. Özellikle de ramazanlarda şiddetini artırmaya bayılır. Ne de olsa Çin ile aynı ideolojik zeminden gelmekte ve materyalist bir dünya görüşünü temsil etmektedir. Ramazanda Halep’de yine teravih namazı kılan cemaate kıymış, Sa’d Ensari Mescidi’nde beri ve masum cemaat üzerine varil bombası yağdırmış ve kalleşlik yoluyla cemaatten 19 kişiyi katletmiştir. Yine Ramazan ayı içinde devrimin kıvılcımlandığı Deraa kentinde Kur’an çocuklarını katletmiştir. Deraa kentinin el Gariyetü’ş Şarkiyye mevkiinde Kur’an ezberinden gelen çocuklar üzerine Esad’ın katil uçakları bomba yağdırmış ve bu yolla 23 çocuk katledilmiştir. Apo gibi enseleneceği ya da tezinden tamuyu boylayacağı günler yakındır.  Darısı diğer Zurnacı Hasan (Nasrallah) gibi kalleş ortaklarının başına.

Bu bebek katili zümrenin başka ortakları da var. Bunlardan birisi Gazze Kasabı Netanyahu’dur. Netanyahu da Gazze kasabı olarak, bebek katili olarak ünlenmiş ve tarihe geçmiştir. BM tarafından taze olarak yayınlanan bir raporda 51 gün süren Gazze’ye yönelik Temmuz saldırısında (2014) İsrail tarafından 500 çocuğun öldürüldüğü rapora girmiştir. Dengesiz BM raporunda Hamas da savaş suçları işlemekle itham edilse de (nasıl oluyorsa? 6 İsrail sivilini öldürmüş ve işbirlikçileri yargılamadan infaz etmiş!) suç bastırmak için Netanyahu avazı çıktığı kadar bağırıyor. BM’nin Hamas’ın minberi haline geldiğini ve onun ötesinde BM’de Hamas’a dokunulmazlık zırhı giydirildiğini iddia ediyor. Galiba BM’nin rolünü ya da Hamas ile İsrail’e yaklaşımını karıştırıyor. Bununla birlikte az da olsa raporun İsrailli siyasilere dokunması ve Savaş Suçları Mahkemesi’nin yolunu açması Netanyahu’nun fiyakasını bozmuştur. Netanyahu için rahatsız edici olan suçlanma da Hamas ile eşitlenmesidir. Ayrıca icrası güç olsa da Savaş Suçları Mahkemesi’nin yolunu göstermesidir.  Zira itikadınca siyasi olarak İsrail dokunulmaz bir varlığı temsil ediyor.  Apo gibi Beşşar gibi Netanyahu da bebek katilidir ve Gazze kasaplığı sırasında 500 Filistinli bebeği katletmiştir. O ise suç bastırma kabilinden raporun açıklandığı günü BM’nin kara günü ilan etmiştir. Netanyahu’nun doğduğu gün insanlığın kara günü olsa gerek.

 Netanyahu’nun BM raporuyla 500 bebeği öldürmesiyle ilgili suçlandığı günlerde Savaş Suçları Mahkemesi’nde dosyası askıda bulunan Sırp Kasabı Ratko Mladiç davasında da bir gelişme yaşanmıştır. Davanın başladığı günlerde ikmal edilemeyen toplu mezarlardaki sayım işlemi tamamlanma aşamasına gelmiş ve Ratko Mladiç’in Tomaşitsa katliamındaki sorumluluğu vuzuha kavuşmaya başlamıştır. Burada 4 bin kadar yetişkin ile 100 kadar da çocuk ve bebeğin katledildiği tespit edilmiştir. Toplu mezarların incelenmesinin tamamlanması halinde Mladiç’in suçlarıyla alakalı olarak rafa kaldırılan dosya tozlu raflardan indirilebilecektir. Darısı bütün katillerin başına.

 Dünya düzeni ve Obama idaresi de bütün bu katliamların pasif ortağıdır zira seyirci kalmıştır. Onun ötesinde Suriye’de güvenli bölge kurulmasını savsaklayarak mutlak ölümlerin vukuuna mani olmamıştır. Bir gün Hamaney gibi aktif, Obama gibi pasif katliam ortaklarına da sıra gelecektir. Suriye’deki aktif ve pasif katiller nükleer anlaşmanın da taraf ve ortakları haline gelmektedirler.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi