Prof. Dr. Vahit Bıçak

Prof. Dr. Vahit Bıçak

Hani Suçlar Şahsiydi?

Hani Suçlar Şahsiydi?

Anayasa “ceza sorumluluğu şahsîdir” der(md 38). Türk Ceza Kanunu’nun 20 maddesi de “ceza sorumluluğu şahsidir.

Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu olmaz” hükmünü ihtiva etmektedir.

Şahsilik ilkesi gereği, kişi ancak kendi fiilinden dolayı sorumlu tutulabilir. Kendi işlemediği ve başkalarının işlediği suça iştirak etmedikçe, kişinin ceza sorumluluğundan bahsedilemez. Bunlar yazılı hukukumuzun fiyakalı sözlerindendir.

Uygulanan hukukta suçların şahsiliği ilkesi tam olarak yerini bulamıyor.

Bir evlat düşünün. Tansiyon ve kalp hastası olan ve otomobil kullanmayı bilmeyen yaşlı babasının seyahatlerine yardımcı oluyor. İhtiyaç olduğunda babasını bir yerden başka bir yere aracıyla götürüyor. Babasının misafirlerini otogarda veya limanda karşılayıp babasının evine götürüyor. Bu davranışlar hayatın olağan akışına ve milletimizin örf ve adetleriyle uyumlu davranışlar değil midir? 

Bir insanın babasına yardımcı olması ve babasının hayatını kolaylaştırma gayreti, suç olarak değerlendirilebilir mi?

Bir insanın babasının yurtdışından gelen misafirlerini feribot iskelesinde karşılaması, babasının misafirlerini feribot iskelesinden alıp babasının evine götürmesi kişiyi suç örgütü mensubu yapar mı? 

“Babasının işlerinden evladının haberi vardır” varsaymak ve suç örgütü üyesi olduğu kabul edilen babanın evladının da hiçbir somut delil olmadan aynı örgütün üyesi olduğunu kabul etmek hakkaniyete ve adalete uyar mı?

Hayatın olağan akışıyla uyumlu davranışlar suçluluk göstergesi sayılabilir mi? 

Feribot iskelesinde karşılanıp babanın evine getirilen misafirlerin ülkelerine dönüş vakitleri geldiğinde, evladın THY müşteri temsilcisiyle misafirlere dönüş bileti almaktan ibaret yaptığı telefon görüşmesi örgüt üyeliğinin delili olarak dosyaya sunulabilir mi? Hükme esas alınabilir mi? 

Türkçe bilmeyen babasının misafirlerine dönüş bileti almaktan ibaret olan telefon görüşme tapeleri evladın da örgüt üyesi olduğunun delili olabilir mi?

Bu sorulara “evet” cevabı veren mahkemelerimiz ve hakimlerimiz mevcut. Bu tarz kararlara imza atan hakimlerden bazıları şimdi verdikleri diğer bazı kararlardan dolayı tutuklular. 

Babasının misafirlerini feribot iskelesinde karşılayan ve gelen misafirlere telefondan dönüş bileti alan evlat da örgüt üyeliğinden yüksekçe bir ceza almış durumda. Peki, sorunun çözümü ne?

Bir araba firması araba modellerinden birinin üretiminde bir hata tespit ettiğinde o model arabaların tamamını geri çekiyor, toplattırıyor. Benzer şekilde, adalet dağıtmak üzere yetki verdiği hakimi hatalı kararlar verdi diye tutuklayan Devlet, aynı hakimin verdiği bütün kararları geri çekmeli, yani toplatmalıdır. Bunun yolu da, hatalı hüküm riski olan tüm davaların sanıklara “yeniden yargılama hakkı” tanınmasıdır. 

Adaletsizliği gidermenin tek yolu, “yeniden yargılama” yolunu açmak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Vahit Bıçak Arşivi