Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Bayramlar, Bayram Olmaktan Çıkınca

Bayramlar, Bayram Olmaktan Çıkınca

Yaşı 60’lara dayanan bizlerin çocukluğunda, bizlerin gelir grubunda olan büyük çoğunluk, dar bütçe i,le bayramı hakkıyla idrak ederleri. Gariplerin fazladan parası yoktu ki, bayramı tatil bilip birkaç günlüğüne de olsa, mevsimine göre deniz kenarına veya kayak merkezlerine aksınlar… Fakir ve geleneklerine çok bağlı insanlar olduklarından, bayramı mütevazı bütçeleriyle, mütevazı evlerinde çoluk-çocuk, akraba-taallukatla geçiriyorlardı.

Maddi imkanları çok az idi ama o az maddi imkanlarla alınan küçücük bir şeyin maddi karşılığı ölçülemezdi.

O evlerde belki fazla para yoktu ama sevgi vardı, ihlas vardı, muhabbet vardı, neşe vardı, mutluluk vardı… Kısaca insanın ruhunu yücelten her şey vardı o evlerde.

80’li yıllardan itibaren bu ülkede gelir seviyesi ve hayat standartları yükselmeye başladı. 1960 ve 70’lerde zenginlere ait olduğu söylenen alışkanlıklar ve yaşayış şekilleri tabana yayılmaya başladı. Özenti amacıyla evden kaçan o kızın ailesi de özenilen hayata kenarından köşesinden dahil olmaya başladı.

Ve böylece, önce ihlas bozuldu, sonra her şey!...

16. yüzyıl şairi Zati, taa o asırdan bu zamana duyuruyor çığlığını:Kudreti yetişmedi virane gönlüm yapmaga/Her dil-i bimarı ma’mur eyledi mi’mar-ı ıyd

Bayramların gerçekten de bayram olduğu zamanlarda, her divanda en az bir tane ıydiye (bayram şiiri)’nin bulunduğu devirlerde, zati şunu söylüyor: “Her hasta gönlü sağlığına kavuşturan bayram mimarının kudreti, benim virane gönlümü mamur etmeye yetmedi.”

Toplumun çift şahsiyetli (Doğulu-Batılı) olmadığı o dönemlerde, bayramlar, aynı zamanda birer sosyal dayanışma günleri imiş. Aynı gazelinde Zati, bu sosyal dayanışmayı, sanki bizzat tatlı işler işleyen bayramın yaptığını ifade ederek şöyle söyler: Komadı tonatmaduk bir kimse şirin-kar-ı ıyd (Tatlı, güzel şeyler yapan bayram, donandırmadık bir kimse bile bırakmadı)

Şimdinin bayramlarında, kimse kimseyi donatmıyor; kimse kimsenin umurunda değil. Hatta, baba evladın, evlat da babanın umurunda değil. Her biri kendi havasında. Bayramın, hafta sonu tatilinden hiç farkı yok.  Herkes için bayram, sadece işe gidilmeyen birkaç gün. Füyuzatı, bereketi, dayanışması, sevginin mayalanması falan hep unutulmuş…

Sadece telefonlarda ve sosyal paylaşım sitelerinde soğuk ve başkalarının yazdığı standart mesajlardan ibaret bayramlar. Daha düne kadar özenle basılan ve özenle seçilen kartpostallar vardı. Her dost için ayrı ayrı seçilir, en güzel ifadelerle ve en güzel yazılarla kutlama mesajları yazılır ve posta ile gönderilirdi. PTT, bayram mesajlarını daha ucuza gönderirdi.  Şimdi o kartpostallardan ilaç için arasak bulamayız.

Yok Süheyla yok!...

Bu bayramlar ben bildiğim bayramlar değil!...

Çünkü artık ihlas yok!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi