Recep Garip

Recep Garip

Müslüman Şairler Geçidi – (2)

Müslüman Şairler Geçidi – (2)

Şartlar ne olursa olsun adaletin terazisi hakla tartmalıdır.

Hak, Allah’ın ve Peygamberinin koyduğu ölçüdür. Bu ölçüdür hayatı anlamlı kılan. Bu çizdiğimiz çerçeve genel anlamıyla böyledir, böyle olmalıdır. Ne var ki çağın getirdiği karmaşa, emperyalistlerin, kapitalistlerin oyunlarıdır. Bu oyunlar insanın hafızasını, anlayışını, hayata bakışını da etkilemiş hatta değiştirmiştir. Bu zafiyetle yeryüzünde var olan olumsuzluklara, kapitalizmin oyunlarına karşı yazarlar, şairler yeterince ödevlerini yapmamış, yapamamışlardır. Çağın bulanıklığıyla ruhlar bulanmıştır. Muhafazakârlık algısı Müslümana has bir algı olmanın ötesinde kapitalizmin eli, ayağı, reklamlarla tüketimin cazip hale getirilmesiyle her şeyle ve herkesle uyumlu yaşama, inançsız yaşama alanına, terbiyenin, edebin, hassasiyetin, insancın ihmaline neden olmuştur. Doğal bir anlayış oluşturarak inançlar, yani Kuran ve Sünnetin ihyası ötelenmiştir. Bunu oluşturan algının muhafazakârlık çerçevesi içerisinde kapitalizmin tüketiciliği, israfı ayyuka çıkarılarak doğal bir anlayış ortaklığı üretilmektedir ki bu insanın kendisini imhasından başka bir şey değildir. İnsan yaratılışına uygun bir fıtratın yaşantısıyla hayatı süslemek durumundadır.

Fıtrata uygun yaşamak; İslam’ı doğru anlamakla mümkündür. Kelimeler insanı ele verir. Kelimelerle insan kimlik sahibi olur. Dolayısıyla kelimeler üzerinden çağın problemlerini tespit etmek aydınların işidir. Aydın çağına tanıklık etmekle kalmaz çağın problemlerini de çözmek için seferber olur. Ödevi de budur. Aydın kimliğine yakışan şairliğin de böyle bir ödevi vardır. Çağın Müslümanlarının dertleriyle dertlenmek ve onların dertlerine çareler aramak aydınların işidir, ödevidir. Yeterince çağa tanıklık ediliyor mu, bir şair olarak yeterince mücadele, yeterince mücahede edebiliyor muyuz? Ettiğimiz kanaatince değilim. 

Yine de çağında olan bitenlere karşı en duyarlı kişilerin, şairler olduğunu ifade edebilirim.

Müslüman şairler, dün ne kadar etkinlerse, bugün de, yarın da, o kadar etkin ve etkileyici olmakla ödevlidir. Hazreti Peygamberin Şairleri unvanını alan Hassân Bin Sâbit, Ka‘b Bin Mâlik ve Abdullah Bin Revâha bu günün şairleri için örnek ustalar ve üstatlarımızdır. Onlar şiiri, hangi amaçla ve nasıl kullandıkları bilinmelidir ki Divan edebiyatını daha iyi anlamış olalım ve sonra modern Türk şiirini kavrayalım. Hassan Bin Sabit, Müslüman olmadan önce de meşhurdu. Gassani hükümdarının saray erkânındandı. Devlet erkânı için methedici şiirler söylerdi. Peygamberimizin geleceğini dönemin Yahudi âlimlerinden dinlemiş ve şöyle anlatmıştı; “7-8 yaşlarındaydım. Meşhur Yahudi âlimlerinden birisi Medine’de yüksek bir yere çıkıp “Ey Yahudiler” diye bağırarak toplanmalarını istedi. Onlar toplanınca da, onlara dedi ki; “Bu gece Ahmed’in, ahir zaman peygamberinin yıldızı doğdu” diyerek,

Peygamberimizin doğduğunu haber vermişti.”

Hassan Bin Sabit 60 yaşlarında Medine’de Müslüman olmuştur. Müslüman olduktan sonra Efendimizin yanından hiç ayrılmadığı ve onu metheden çok güzel şiirler söylediği biliniyor.

Peygamber  (sav),“Hassan’ın beyitleri, düşmana ok darbesinden daha tesirlidir.” buyurmuşlardır. Hicvedici şiirler söylemeden önce Hazreti Ebu Bekir efendimizle istişare eder öyle şiir söylerdi. Bunu peygamberimiz öyle yapmasını istediği için yapardı.

Hassan Bin Sabit, bir defasında kâfirlerin yüzkaralarını ortaya koyan bir şiirini söyledikten sonra Peygamber Efendimiz; “Ey Hassan, müşriklerin, kâfirlerin yüz karalarını ortaya koy! Cebrail seninledir. 

Ashabım silâhla harp ettikleri gibi sen de dil ile harp et!” buyurdular. 120 yaşlarında Medine-i Münevvere’de vefat etmiştir. Ruhu şad olsun. Dil ile harp etme kalem erbaplarına devredilmiştir böylelikle.

Bir medeniyetin mensubu olmak, yeniden inşa etmek güçlü ediplere, şairlere ve sanatkârlara ihtiyaç vardır. Bunun böyle olduğunu bilerek çaba harcamak, kaybolan işlerle uğraşmayıp kalıcı, ebedi olabilecek eserler ortaya koymaya gayret her birimiz için birer görevdir. Bu bilinçle kalem kullanmak, bu bilinçle hayata katkıda bulunmak ve yaşamak icap ediyor. Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun 1949 yılında kaleme aldığı “Dostluk” şiiri şöyle;

***

“Ruhu bir velveleyle karıştırıp,
Bir sarmaşık gibi sarmıyor.
Yarmıyor insanın göğsünü iki şak edip,
Diyemiyorsun sol yanım sana.
Veremiyorsun kalbini...
***
Bir bıçak gibi kesmiyor,
Deli poyraz gibi esmiyor şimalden...
Bir hoş etmiyor deli divane edip,
Zorlamıyor insanı.
***
Omuzlamalı, korkusuzca,
Göğüslemeli bir ihtilal türküsü gibi...
Bir ağızdan çağırmalı sıcağı sıcağına, Kanlı bir bayrak gibi...
Burçlara, hisarlara asmalı, 
Yüksek olsun...
Seren direklerine, zirvelere, 
bulutlara
Baş üstünde gezdirmeli...”
***
 Fethi Gemuhluoğlu, çok şiir yazmamış, çok konuşmamış, fazla yazıp çizen birisi de değil aslında. Ama etkin ve etkileyici bir şahsiyet, üslup ve ahlak sahibidir. Derviş meşrep olmasının yanında bir irfan ordusu hazırlamak için imkânlarını kullanan velut bir aydın, bir mümindir.

“Fikir ve çile birliği kökünde yekpareleştiğimiz büyük ve sevgili dostum Fethi Gemuhluoğlu” diye bahsediyor Necip Fazıl Kısakürek.

Nuri Pakdil ise; “İnsanın elinden tutuyor, âdeta çağa çıkartarak yürüyüşe alıştırıyordu. İnsan; arttığını, çoğaldığını duyumsuyordu O’nun yanında…”  ifadesiyle bir kültür ve irfan ocağına işaret ediyor. Kıyam halinde bir ömrün muştucusu. 

“Fethi Gemuhluoğlu; aynı çağrılar içindeyiz.” Özdemir Asaf’a ait cümleler.

Cahit Tanyol ise; “Onun kitabında sağ-sol, inkılâp-irtica diye kavramlar yoktu. O, bu kutuplaşmanın üzerinde insanlara bakmasını bilirdi.” diye ekliyor.

Şiirin, aydın olmanın, güçlü söz sahibi, etkin ve etkileyici olmanın, en belirgin özelliği inanmak ve inandığın istikamette insana değer vererek yaşadığın medeniyetin mensubu olduğunu asla unutmamaktır. Gemuhluoğlu bunu ortaya koymuş önemli yol göstericilerimizden biriydi. Geçmişin yol haritasında ışık veren bu ustalar, ihmal edilmemeli ki vefanın kadri gün gelince size de ulaşabilsin. Siz, vefayı unutursanız bilin ki, sizi de gelecektekiler unutur.

Selam ve rahmetle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi