Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ana akımın kahramanı

Ana akımın kahramanı

O, Azer karşısında İbrahim misali ve mutezili babası karşısında büyük sufi Muhasebi gibiydi. Babası hakkında ‘O bir peygamber değil. Ben biliyorum. Siz de inanmayın’ diyordu. Bahse konu zat hakikata yaklaştıkça adını da değiştirmişti. Batını değiştikçe zahirini de değiştirmişti. Ta ki ismi müsemmaya, müsemma isme uysun. Nifak ortadan kalksın. Ta ki babasıyla arada herhangi bir manevi bağ kalmasın. Wallece Muhammed olan adını Verisüddin Muhammed’e çevirmiştir. O böylece haniflikte Hazreti İbrahim’in çizgisini izlemiştir. Batıldan hakka yüz çevirmiştir. O yine Seyyid Kutup’un Nasır’ın ve Faik Hoca’nın Enver Hoca’nın iltimas taleplerini reddetmesi gibi Amerikan ordusunda askerlik yapmayı reddetmesinden sonra 14 aya mahkumiyeti karşısında iltimas taleplerini de aynı kararlılıkla reddetmiş ve Hazreti Yusuf gibi demişti: “Rabbissicni ahabbu ileyye mimma yed’uneni ileyhi ve illa tasrif anni keydehunne” demişti. Allahım beni çağırdıkları şeydense hapishane bana daha sevimli geliyor…”

Hayatı Malcolm X’inkine çok benziyordu. Zaten dalgalı dönüşüm günlerinde kader arkadaşıydılar. Malik Şahbaz gibi o da adını değiştirmiş ve bununla da kalmamış cemaatı İslâm’ın ana ekseni ve akımı içine çekmiş ve İslâm’ın 5 esasıyla tanıştırmıştı. O tashih sürecinin kahramanıydı. Ardından şunları söylemek mümkündür: Şayet Malik Şahbaz ve o olmasaydı babası Elijah Muhammed’in kurmuş olduğu cemaat kolaylıkla İslâmı içten kemiren bir Bahailik veya Kadiyanilik akımı hâline dönüşebilir ve modern bir Kadiyanilik kisvesine bürünebilirdi. Bu bakımdan Malik Şahbaz ve Verisüddin Muhammed siyah Amerikan Müslümanlar arasında tashih sürecinin iki kahramanıdır. Onlar olmasaydı Amerikalı Müslümanlar büyük bir dahili kargaşa içine yuvarlanabilir ve fitne ortamıyla karşı karşıya kalabilirdi. Batı basınında obituaries/vefat edenler adlı bir köşe vardır. Arap basını da bu köşeyi ‘vefiyyat’ şeklinde bünyesine katmış ve adapte etmiştir. Bizde ise bu büyük bir eksikliktir. 9 Eylül tarihinde hakkın rahmetine kavuşan Verisüddin Muhammed’in vefâtını da bu köşelerden öğrendik…

***

Verisüddin Muhammed tashih sürecinde cemaatı İslâm’ın geleneksel haziresine sokmuştur. Bunu yaparken öncelikli olarak tashih ettiği hususlardan birisi İslâm’ın da yasakladığı ve cahiliyet kalıntısı olarak gördüğü ırkçılığı ve siyah ırkın üstünlüğü tezini reddetmesidir. Yıktığı ikinci put babasının peygamberlik iddiasıdır. Bu putları yıkmak kendisine ağır bedellere mal olmuştur. Babasıyla yollarını ayırmıştır. Ailesi kendisini dışlamıştır. Bunun sonucunda maişetini kazanmak için gündelikçi olmuş ve vasıfsız bir işçi olarak çeşitli işlerde çalışmıştır. Bundan dolayı bağlısı bulunduğu topluma gerçekleştirdiği en önemli hizmetlerden birisi meslek ve beceri edindirme planlarıdır. İşsizlere sahip çıktığı gibi aynı zamanda serserilikten dolayı hapse düşmüş toplumunun gençlerine hem içeride hem de dışarıda sahip çıkarak onların birer iyi insan olmalarına vesile olmuştur. Hapishaneden çıkan eski mahkûmlara beceri kursları vasıtasıyla meslek edindirmiştir. Bu gayeye matuf olarak emlakçılık ve cilt bakımı gibi sektörlere el atmış ve bu sektörlere yatırım yapmış ve bu vesile ile Afro-Amerikalı gençlere istihdam sahası açmak istemiştir. Sadece siyahları ana akıma çeken bir kahraman değil aynı zamanda onlara iş güç edindirmek için çırpınan sosyal bir insandır. Bizi yani insanlığı yaşatan biri olarak müspet hareketi şiar edinmiş öncüler kervanındandır.

Elijah Muhammed’in 8 çocuğundan yedincisidir. Babası başlarda cemaatinin geleceğini ona emanet etmek istemektedir. Bütün emellerini Verisüddin’e bağlar. Nation’s school on the South Side of Chicago okuluna devam eder ve Kur'ân'ı orjinalinden okuyup anlayabilmek için Arapça öğrenir. Kendisine babasının tartışmasız veliahtı ve halefi gözüyle bakılıyordu. Ama o cemaat içinde yolsuzluk yapıldığını ve İslâm adına öğretilen kuralların da dinin bir tezyif ve saptırılamsından başka bir şey olmadığını söyledi. Elijah Muhammed hareketini 1930 yılında kurar. Verisüddin ise 1933 yılında dünyaya gelir. 1961’lı yıllarda girmiş olduğu hapishane hayatından itibaren değişmeye başlar ve babasıyla yolları ayrılır. O kendi yoluna babası kendi yoluna devam eder. Elijah Muhammed 1975 yılında vefat eder ve hareketi varissiz kalır. Ona varis olmak ise Nation of Islam hareketini güncelleyen ‘The divisive/bölücü’ lakabıyla tanınan Louis Farrakhan’a düşer. Farrakhan ana akıma katılmaz. Aksine beyaz düşmanlığı ve ırkçılık yapmaya devam eder ve bunu yaparken İslâm’ın talimatlarını da tanımaz. Farrakhan ile Verisüddin 2000 yılında bir camide bir araya gelirler ve aralarındaki buzlar çözülür, ama fikir kalıplarındaki buzlanma devam etmektedir. Yüzbinlerle 2 milyon arasında ifade edilen taraftarlarına kimliklerini şöyle tanımlar:

Önce Müslüman, sırasıyla Afro-Amerikalı ve Amerikalıyız. Verisüddin bağlılarından, insanlığın en güzel taraflarını almalarını ve Amerikan kamuoyu içinde İslâm’ın ahlakî ve moral değerlerini yaymalarını ister. Bağlılarına yönelik son vasiyeti budur. O şöyle der: “Artık siyahlar için beyazlara karşı kin ve nefret dönemi bitmiş ve bu dalga gelip ve geçmiştir…” Tarihten aldığı dersler muvacehesinde haklı olarak cemaatini adem-i merkeziyetçi bir yapıya büründürmüştür. Bundan dolayı kimi istihlaf ettiği ve yerine kimin geçeceği belirsiz olsa da cemaatin istikameti bellidir. Bu onun liderlik ihtiraslarını gemlediğinin de göstergesidir. Cemaatinin kendisi olmadan da İslâm’ın aydınlık ve gecesi gündüzü gibi olan yolundan sapmayacağını ve şaşmayacağını bilir. Belki de adem-i merkeziyetçi bir tarzı seçmesinin sebebi de budur. Güdülme yerine tek başına da kalsa da beyaz yoldan yürüme ve sapmama iradesine ve becerisine haiz olmak. Verisüddin Muhammed, 1990 yılında Senato’yu duâlarla açan ilk Müslüman şahsiyet olma ünvanını kazanmıştır. Başkanların yemin merasimlerine de katılmıştır. Papa II. John Paul ile de görüşmeleri olmuştur. Allah rahmetini esirgemesin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi