Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

ABD, PKK’ya İhanet Etmez!

ABD, PKK’ya İhanet Etmez!

Salahaddin Demirtaş yine beylik laflarından birini etmiş ve ABD’nin Kürtlere ihanet etmeyeceğini söylemiş. Hangi Kürtleri kastediyorsa? Cezayir antlaşmasından sonra Kissinger ve ABD, Molla Mustafa Barzani’yi yarı yolda yüzüstü bırakmadı mı? ABD sadece çıkarlarına ihanet etmez. Çıkarlarına hizmet edenleri de taltif eder.

Korkmasın! Salahaddin Demirtaş ve PKK, ABD’nin çıkarlarına hizmet ettikçe onlardan vazgeçmez. ABD çıkarları gerektiriyorsa herkese ihanet eder.  Bendelerine, sadıklarına ise yar olur. ABD, Suriye’de PYD dışında hiçbir muhalif örgüte ve çatısına yardım yapmıyor. Halbuki, ‘ herkese açılın ve herkesi temsil edin’ diye çatı örgütleri, müdahaleye açık hale getirmiş ve sulandırmıştı. Kaldı ki Suriye’de Esat rejimine karşı çarpışan Özgür Suriye Ordusu gibi yapıları terör listesine almamasına rağmen yardımı onlardan bile esirgerken neden PYD’ye yardım ediyor? Sadece IŞİD karşıtı olduğu için mi? Halbuki, Sünni örgütlerin çoğunluğu IŞİD ile ideolojik ve fiili savaşı şer’i bir savaş olarak görürken, IŞİD kurtarılmış bölgeleri onlardan alırken neden ABD bu kadar duyarsız kalır? ABD Esat’ın düşmanlarının da düşmanı! ABD’nin Esat rejimine muhalif olmadığı halde PYD’ye yardım yapmasının sırrı nedir?  Buna karşı Türkiye ile zıtlaşmayı bile göze alacak kadar gözü niye kararmıştır?  PKK ve PYD Siyonizmin ileri karakoludur. Onun misyonunuz deruhte etmektedir.

***

 ABD terörü araçsallaştırmaktadır. Bundan dolayı terör listesine aldığı PKK’nın ortağı PYD’ye yardım yaparken terörist olarak saymadığı Suriyeli ılımlı muhaliflere yardımı askıda tutmakta hatta onların muhalefetini beğenmediği için kendi muhalifini kendi üretmeye kalkışmaktadır. Ama neden?  Elbette bir nedeni var. ABD bölgede otoriterlere mukabil İslamcılara hitap eden demokrasiye sırt döndüğü gibi İsrail’e dost olmayan muhaliflere de sert dönmektedir. Bu bana Bediüzzaman’ın bir sözünü hatırlattı: “Evet, çok emarelerle bildik ki, bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal’e itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebepler bahanedir.” . Bir ülkeye ve bir halka karşı bir adam (Esat), dünyaya karşı da bir ülke (İsrail) tercih ediliyor. ABD’nin varsa ilkesi ve adaleti budur!
Cağaloğlu MTTB Konferans Salonu’nda yapılan Uluslar arası İslam Dünyası İyi Yönetişim Sempozyumunda konuşan Mısırlı akademisyen Dr. Abdullah Karyuni, kendisini Ortadoğu’da tek demokrasi havzası ilan eden İsrail yüzünden Arap Baharının tökezlediğini ve halkın iradesinin tecelli etmesinin önünün kesildiğini anlattı. Zira halkın iradesi dahili zorbalara karşı olduğu kadar İsrail zorbasına da karşıdır. Bundan dolayı hem Mısır’da hem de Suriye’de Sisi ve Esat lehine halkın iradesinin önü kesilmiştir.  

***

 PYD’yi Amerikalılar nezdinde sevimli kılan bir yön ve ideoloji vardır. Dinden uzaklık, bölücülük ve belki de ulusalcılığa bulandırılmış Marksizm kalıntısı. Nitekim,  ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey Suriye’de iki değil çok taraf bulunduğunu ve Suriyeli muhaliflerden hiçbir grubun kendi çıkarlarına hitap etmediğini söylemiştir.  Yaratıcı kaosun bir parçası olarak ABD’ye düzen kurmaya yardım edecek olan IŞİD bahanesinden sonra ABD ortağını bulmuştur: Marksizmin yıkılışından sonra sap gibi ortada kalan Kürt ulusalcısı PKK/PYD!  Bu nedenle de Türkiye’nin PKK’yı hedef alması ABD’yi son derece rahatsız etmiştir. Bu vesile ile ABD’nin çelişkisi ortaya çıkmış ve Suriye’de Türkiye’ye verdiği telkinin hilafına hareket ettiği anlaşılmıştır. Martin Dempsey’in sözleri Türkiye’yi haklı çıkarmıştır.  Doğu Guta’nın kimyasal silahlarla vurulmasının akabinde Dempsey skandal bir konuşma yapmıştır. İngilizce özeti şudur: “Syria today is not about choosing between two sides but rather about choosing one among many sides,” Dempsey said in the letter Aug. 19 to Democratic Rep. Eliot Engel. “It is my belief that the side we choose must be ready to promote their interests and ours when the balance shifts in their favor. Today, they are not.”

Muhalif kanatların hiçbirinin ABD çıkarlarına hitap etmediğini söylüyor.  Dolayısıyla IŞİD bizim çıkarlarımıza hitap etmiyorsa da PKK ve ortakları açık düşmanımızdır.  ABD hiçbir muhalif kanadı tercih etmediği halde bize illa da IŞİD karşısında PKK veya vassallarını tercih edeceksin dayatması yapıyor!  Yoksa körü körüne PKK’yı tercih ederek Amerikan çıkarlarının ardından mı koşmalıyız? Türkiye neden IŞİD ile ona karşı savaşan PKK-PYD arasında ayrım yapmaz, hatta IŞİD bahanesiyle PKK’yı vurur sorgulamalarının cevabı Dempsey’in sözlerinde saklıdır. Terörü araçsal olarak kullanan ABD’nin aracı ve bineği mi olacak, kendi düşmanımızı kahraman mı yapacağız? PKK çıkarlarımızı karşılamaktan öte bize zarar veriyor. Türkiye’nin düşmanları ABD’nin dostlarıdır. ABD’nin çıkarları var ama Türkiye’nin yoktur. Ya da Türkiye çıkarları ABD’nin çıkarlarına tabidir. Türkiye’nin çıkarları ABD’nin çıkarlarına feda olsun!  Keza Türkiye’nin çıkarları Amerikan maşalarının çıkarlarına feda olsun! Bu nedenle de bazı HDP şebekleri Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını değiştirmesi gerektiğini ve Suriye olaylarına PKK zaviyesinden bakması gerektiğini telkin ediyorlar. Şebekler ABD ile dost olmuşlar Türkiye’yi de yedeklerine almışlar. Bütün beyaz Türk Amerikancılar da HDP kavşağında!

PKK’ya vurmak İsrail ve ABD’yi vurmaktır. Vurun ha vurun… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi