Ahmet Türk

Ahmet Türk

Sorumlular Hesap Versin!

Sorumlular Hesap Versin!

Çözüm Süreci’nin egemenlik haklarımıza verdiği ağır hasarların ve neden olduğu ciddi güvenlik sorunlarının milletçe mağduruyuz. Durum böyle olunca, bu süreçte yaşanan ihmal ve kasıtlara dair bahaneler üretme ve sorumluların sorumsuzluk karinesi oluşturmaya dönük çabaları da artmış durumda…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen çarşamba günü bir TV’de yaptığı, “Çözüm süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı” açıklaması, kamuoyunda Çözüm Süreci’nin ne denli kötü yürütüldüğüyle ilgili yeni bir itiraf olarak algılanmıştı… 

Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yaptıktan sonra “Valilerin izin vermediği ancak özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyon yapılmasını istediği olaylar ve yerler nerelerdi?” sorusuna cevap aranmaya başlandı… Beklenen ilk cevaplar, sorumlu olduğu görev alanlarında idari ve hukuki denetime her an bilgi ve belge sunabilecek hassasiyette “kayıtlı” çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri’nden gelmeye başlandı. TSK, sadece 2014’te şu an en fazla terör eylemlerinin yaşandığı kentlerden Şırnak’ta 110, Hakkâri’de yaklaşık 100 ve Tunceli’de de 80 civarında müdahale talebinde bulunduğunu açıkladı… 2012 ve 2013 yılları ve diğer iller de hesaba katıldığında TSK’nin müdahale taleplerinin Çözüm Süreci’ni yürüten bürokratik kapasite tarafından reddedilme sayısının çok daha fazla olduğu ortadadır…

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın itiraf tarzında peş peşe açıkladığı ve sorumluluğu bürokratik kapasiteye attığı ihmallerin veya varsa kasıtların ortaya çıkması, Çözüm Süreci’ni yürüten ve kıyısında-köşesinde bulunan siyasi ve bürokratik kapasite açısından oldukça ürkütücü olmalı..!  

Ülkenin güvenliğinin ve egemenliğinin büyük bir tehlike altına girdiği bu sürecin sorumlusu, sadece masa başında muhatap alınan terör örgütü değildir… Terör örgütünün otuz senedir elde edemediği güç ve avantajları üç senelik Çözüm Süreci’nde elde etmesine yol açan, terör örgütüyle etkileşim halinde ve müzahir olan bürokratik kapasite ve siyasiler de sorumludurlar. 

Misal… Cizre’de bir grup terörist ellerinde AK47’yle yol kesiyor ve kendince asayiş uygulaması yapıyor… Cizre’den sorumlu olan askeriye ve sivil bürokratlar, PKK’nın bu eylemliliğini bildiği ve izlediği halde müdahale etmediyse “suçludurlar”. Buradaki sorumluların “Hareket etmemiz ve müdahale etmemiz için tepeden izin gelmedi” mazereti, hem hukuki hem de idari açıdan geçerli değildir. Hatta asker ve sivil devlet görevlileri bir vukuatı gerçekten görmemiş ama sivil vatandaşlar görmüşse, yine devlet görevlileri suçludurlar! “Görmedik,  gözetledik ama iz bırakmadılar, rapor yok vs.” gibi bahaneler de geçersizdir. Bunların hepsi hukuk önünde sorumsuzluklarını ispat etmek zorundadır. 

Malumunuz, yakın bir zamanda çıkarılan bir yasayla, ‘MİT-Öcalan Müzakere Süreci’ni yürüten “temas grupları” yargıdan muaf tutuldu. Bu müzakere sürecinde yapıp ettiklerinden hukuken yargılanamaz hale getirildi. Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın itiraf ettiği ihmal ve kabahatleri işleyen sahadaki devlet görevlileri, tıpkı İmralı ve Oslo’daki “temas grubundakiler” gibi mi muamele görecek ve hukuken sorumsuz olacak? Tabii ki hayır! Sahadaki tüm ‘aymaz’ uygulamaların sorumluları ile onları sevk ve idare edenler mutlaka hesap vermek zorundadırlar!

Hülasa,

Millet şimdiden Çözüm Süreci’nin ağır bedellerini ödemeye başlamış; yakın bir zamanda da, uygulanan yanlış politikalar sonucu içine çekildiğimiz çevre coğrafyayla eklemli tehdit ve tehlikelerle beraber daha ağır bedeller ödeyeceğinin farkındadır. 

Aslolan ‘millet’tir. Milli birliğimiz, vatanın bütünlüğü ve bölünmezliğinin sorumluluğu ‘millet’tedir. Bu millet; aslî ve öncelikli sorumluluğu bu ülkenin egemenlik haklarını ve kamu düzenini korumak olduğu halde, bu sorumluluğun ifasını bizzat kamu düzenini ihlal eden İmralı ve Kandil’den bekleyerek bugünleri yaşamamıza neden olan siyasi ve bürokratik kapasiteden, er ya da geç ama mutlaka, “yargı” eliyle hesap soracaktır! 

Zamanı geldiğinde; hiçbir suni, konjonktürel ve arizî şartların, ‘millet’in bu hesap sorma sürecine mani olamayacağını düşünüyorum! 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Türk Arşivi