Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Allah Adına Şeytan İşi

Allah Adına Şeytan İşi

Sebep ile sonuç ilişiklerini reddetmek mümkün değil. Kadın erkek ilişkilerinde de öyle. Kadın açılacak lakin erkek eğilim duymayacak veya sarkıntılık etmeyecek. Bu tespit, sarkıntılık etsin anlamında değildir. Ama bunu sebep sonuç ilişkilerinden bağımsız düşünemeyiz.   

Avustralya Müftüsü Tacettin Hilali , ‘ eti dışarıya asarsanız, kurda kuşa yem olur,  kedi köpek sarkar’ deyince kendisini linç kampanyasıyla karşı karşıya bulmuştu!  İster müftü ister papaz olun kadın erkek konusunda sebep sonuç ilişkisi kurmayacaksınız. Sebep alabildiğince gelişecek ama arzu edilmeyen sonuçları doğurmayacak.  Sonuçları sebepsiz olarak ele almak zulümdür ve mezalimdir. Batı’nın terör konusunda yaptığı gibi.  

Sebepleri yerinde kaldıkça terör sonuç olarak vardır.  Dolayasıyla Kaide veya IŞİD sadece bir  sonuçtur, teferruattır. Sebeplerle ilgilenmezseniz bataklık üretirsiniz. Sebepleriyle ilgilenmeden sonuçlarıyla ilgilenirseniz bataklığı kurutmak yerine bunun türevi olan sineklerle uğraşırsınız.  Doğru noktadan başlamadan terörle mücadele mesafe almak mümkün değil. Dünyayı suçlu liderler yönettikçe terör azar.  Başbakan Davudoğlu Suriye meselesi patlak verince bu meselenin çözümsüz kalmasının terörü azdıracağını söylemiştir.  Akıl için yol bir. Lakin Batılı ülkeler niye ipe un serdiler? Kulaklarının üzerine yattılar?  Terör üzerinden statükoyu yaşatmak, meşrulaştırmak istediler.  Yahut yeni bir Sykes-Picot paylaşımının önünü açmak, altyapısını, aracını hazırlamak istiyorlar.  Bundan dolayı kulakları üzerine yattılar. Sonuç, terörün devr-i alem yapmasıdır. Sonuçta sihir sihirbazını yutar. PKK gibi onu üretenler de manipülatif amaçlar taşımışlardı.    Ama sonuçta önünü alamadılar.

***

Daha dün Blair yine hinlikle karışık bir vaziyette Irak’ı işgal ederek IŞİD’in önünü açtıklarını ifade ve itiraf etmiştir. Bu sadece sebep düzeyinde değil aynı zamanda organize düzeyinde de bir gerçektir. IŞİD’in tabanı Harici karakteri temsil etmektedir. Tavanı ise istihbarat teşkilatlarının cirit ve operasyon alanıdır.  Harici sosyolojik yapı veya zemin sebeplerin tedavi edilmemesiyle alakalıdır. Bu gayri memnunlar zümresi doğurmakta ve nefret iklimini yeşertmekte, beslemektedir. Nefret ikliminde de ekşi akımlar zuhur etmektedir.  Terörün altyapısı Harici karakterli sosyolojik taban ise üst yapısı da istihbarat kaynaklı organizmalardır, teşekküllerdir.  

 Paris’teki saldırıların iki hedef var. Siyasi ve askeri düzeyde gedikler açarak Batı ve İsrail lehine İslam dünyasına saldırıya geçmektir. Sykes-Picot zeminini güçlendirmektir.  İkincisi ateizm fideliği haline gelen Avrupa’da İslam mesajının önünü kesmek ve kırmaktır.  Kısaca Paris saldırısı gibi saldırılar siyasi olarak İslam dünyasına bir saldırı iken manevi olarak da doğrudan İslam ve imajına yönelik bir saldırıdır. Kitleleri ondan uzak tutmayı amaçlamaktadır.   Bu saldırıları kim yaparsa yapsın bu mevcut ortamın bir sonucudur. Teröre İslam kisvesi giydirilmesi de sosyolojik düzeyin dışında planlı ve amaçlıdır. 

***

İslam’ın değerleri örseleniyor ve Müslümanlar sürekli olarak rencide ediliyor.  Sözgelimi,  1974 yılına kadar BM tarafından ırkçı bir ideoloji olarak kabul edilen Siyonizm, Yahudi-Mason kırması John Kerry’ye göre dünya için rehber ve yol gösterici bir ideolojidir. Kendisi için olabilir. Lakin Filistin ve Müslümanlar için ölümcül bir ideolojidir.  Bugün dünyadaki terörün temel nedeni İsrail ve Siyonizmdir. Suriye’de ise Beşşar Esat iken onun yerine IŞİD’i ikame etmişlerdir.  Dine karşı din formülünde olduğu gibi terörle terörü meşrulaştırıyorlar. IŞİD ile İsrail’i ve yine IŞİD ile PKK’yı aklıyorlar. Onlara göre önemli olan şiddeti değil, ideolojisidir. Bu açıdan şiddet değil şiddeti kimin yaptığı önemlidir. Dertleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.  Türkiye açısından da öyledir. AK Parti’nin aldığı oylar önemli değil önemli olan laik kriterlere sımsıkı bağlılığı ve laiklik karnesindeki durumudur.   Bu açıdan da Batılılar Ankara patlamalarıyla alakalı hükümeti sorgularken Paris patlamalarından dolayı Fransız yönetimiyle dayanışma içine girmiştir. Batı şaşı bakıyor ve kör dehayı temsil ediyor.  Bu durumda IŞİD gibi örgütler ideolojik aklama örgütleri haline gelmiş bulunuyorlar.  IŞİD, Siyonizmi, Şii saldırganlığını, Esat kalpazanlığını veya laikliğini aklıyor ve artıya geçiriyor.  Vicdanlar nasırlaştığı için meseleye böyle bakıyorlar.  Esat’ın gitmesindense Erdoğan’ın gitmesini yeğliyorlar, önceliyorlar. Zira, Esat’ın İsrail’e sözel düzeyde bile bir zararı yok.  Çıkarları bunu gerektiriyor.

Nedense son terör olayları Türkiye’yi yalayıp geçti. Seçimlerden bir gün evvel Sina’da Rus yolcu uçağı düştü. Neden ve failleri hala meçhul. Antalya’da yapılacak G-20 zirvesinden evvel de Paris saldırıları gerçekleşti. Hollande, yerine temsilen Fabius’u gönderiyor.

Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull ile John Kerry saldırıyı, ‘ Allah adına şeytan işi’ olarak yaftalamış ve damgalamışlar. Doğru ama bu bizzat kendilerinin şeytanın hüddamları oldukları gerçeğini küllemiyor, bertaraf etmiyor.  Rüzgar eken fırtına biçer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi