Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Müslüman ülkelerin bize güvendiği kadar...

Müslüman ülkelerin bize güvendiği kadar...

Müslüman ülkelerin Türkiye’ye güvendiği ve inandığı kadar, millet olarak biz birbirimize güvenip inanabilsek, dünyada hiçbir güç sırtımızı yere getiremez. Lakin millete muhalefet eden kurtlar gövdenin içine öyle bir girmiş ki, durmadan kemirip duruyorlar.
MÜSİAD’ın organizesi ve ev sahipliğinde yapılan 12. Uluslararası İş Forumu Kongresi, önceki gün Cevahir otelde yapıldı. Dün de yine 12. Uluslararası fuarı CNR’da açıldı. İstanbul içinden ve dışından imkanı olan herkesin fuarı görmesini arzu ederim.
Dün IBF kongresini izledim. Kongre salonu ve dış mekanlar olabildiğince doluydu. Konuşmalar dev ekranlardan rahatlıkla izlenebiliyordu. Kongre salonu ve dışı, bayram yeri gibiydi. Beklenen bütün yolcular gelmiş, her yer rengarenk güler yüzlü insanlarla doluydu.
2000’i aşkın Müslüman işadamı, Türkiye’deki kardeşleriyle buluşarak alışveriş yapmak, karşılıklı yatırımlar gerçekleştirmek ve tarihi, kültürel bağları yeniden canlandırmak için bayramlaşırcasına kucaklaşıp, hasret gideriyorlardı.
Müslüman ülkelerin gözünde Türkiye bir dev. Başbakan ve Cumhurbaşkanı sadece Türkiye için bir şans değil, bütün İslâm aleminin kurtarıcısı gibi görülüyor ve öyle inanılıyor. Hangi işadamına “Merhaba” deseniz, hangisiyle tanışmaya kalksanız, önce Başbakana, sonra Cumhurbaşkanına güvenlerini tazeliyor ve çok sevdiklerini söyleyerek, ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzu vurguluyorlardı.
İslâm ülkelerinden gelen bakan, müsteşar ve diğer üst düzey bürokratlar, işadamları, sanayiciler, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, Türkiye’ye öyle bir yürekten bağlılar ki, ekonomik ve siyasi olarak kendi gelişme ve büyümelerini de bizden bekliyorlar.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Müslüman ülkelerden gelen misafirlere ve yerli davetlilere karşı çok nezih bir konuşma yaptı. Kardeşlik vurgusunu ön planda tutarak, krizlerle boğuşan bir dünyada, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri bakımından büyük bir güce sahip olan Müslüman ülkelerin, tarihi ve kültürel bağlar çerçevesinde iş birliği yapmaları gerektiğini söylediğinde salonda büyük bir alkış koptu.
Yazının başlığı o zaman aklıma düştü işte. Müslüman ülkelerin bize güvendiği ve inandığı kadar, keşke biz kendi içimizde birbirimize güvenip inanabilsek, o zaman kim bizim sırtımızı yere getirebilir. Ne kriz dinleriz ne terör, ne de başka bir güç bize hükmetmeye kalkabilir. İçeriden yara almadan dış yara insanı öldürmez.
Yeter ki, belli siyasi çevrelerle belli medya grupları ve çeşitli menfaat şebekeleri, devletin ve milletin hakkını gasp etmek için hükümete karşı, millete karşı silahlı ve silahsız terör estirerek, ülkenin önünü kesmeye kalkmasınlar. İçerideki düşmandan güç almadan bizi dışarıdaki düşman asla yıkamaz. Tarihimiz boyunca da yıkamamıştır.
Başbakan salonda ülkemizin 80 yılda yapılan ihracat rakamını verirken; 2003 yılına kadar yapılan toplam ihracatın 96 milyar dolar olduğunu, 2003'ten 2008’in ilk yarısına kadar yapılan toplam ihracatın ise 97 milyar doları aştığını söylediğinde kimin “çalışıp” kimin “çaldığı” net olarak ortaya çıkıyordu.
Başbakan ve beraberindekiler salondan ayrıldıktan sonra kongre çalışmaları yurtdışından gelen konukların konuşmalarıyla devam etti. Müslüman ülkelerden gelen bakan ve müsteşar düzeyindeki kongre üyeleri birer konuşma yaptılar. Her konuşmacı, Türkiye’ye olan güvenlerini tazeleyerek; “Türkiye’nin desteğini almadan diğer dünya ülkeleriyle rekabet edemeyeceklerini” anlattı.
Tabii bunları duymak insanı elbette çok duygulandırıyor. İçinizden diyorsunuz ki, “Ha ne var şu sözleri muhalefet liderlerinden tutun da memleketin canına okuyan belli iş ve sanayi çevreleri duysa ve biraz olsun, cüzdanlarına değil de ülkenin kaynaklarından ve milletin sırtından kazandıklarını yine ülkeyle ve milletle paylaşabilseler.”
Başbakan'ın da dediği gibi, “Haksız kazanç elde eden sermaye sahipleri, yaşadıkları ülkelerde ne terörün bitmesini isterler ne de fakirliğin sona ermesini.” Gerçekten öyle değil mi? Terörün bitmesini istemeyenlere ve milletin yardımlaşmasını engellemek isteyenlere baktığımızda kimlerin fotoğrafının ortaya çıktığı belli olmuyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi