Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bektaşi’siz bir Alevilik Mevlana’sız bir Mesnevi

Bektaşi’siz bir Alevilik Mevlana’sız bir Mesnevi

Kimse bizim ülkemizde “Benim aşım tuzlu olmuş” demez. Herkes istediği ve düşündüğü her konuda öyle haklıdır ki, düşüncesini kabul ettirebilmek için başvurmadığı yol kalmaz. Bir de kendisini öyle tel örgülerin içine sokar ki, yanına kimseyi sokmaz.
Hal böyle olunca pek çok insan, “inandığı” halde inanmak istemediği gerçeklerden kaçar. “Kaçan kovalanır” derler. Hele bir de gerçeklerden ve doğrudan kaçılıyorsa; “gerçekler sahtekârı yakalayıncaya, doğrular eğrileri düzeltinceye kadar” mücadele sürer ve er geç her şey kendisini gerçeklerin ve doğrunun karşısında bulur.
İnsanoğlu “mutlak hakikatten” kaçışın mümkün olmadığı bir fıtratla yaratılmıştır. Kim nereye nasıl kaçarsa kaçsın, eninde sonunda o mutlak gün gelir ve herkes kendi yapıp ettiğiyle yüzleşir. Kaçmak ve kurtulmak, sadece bu dünyada küçük zaman dilimlerinde işe yarar. Ötesi mutlaka gelecektir.
Günümüzde en çok hangi mesele tartışılmaktadır? “İslâm’ın öğretileri, emirleri, tavsiyeleri.” Peki Kur’an-ı Kerim insanları neye davet etmektedir? “Adalete, iyilik yapmaya ve iyi insan olmaya.” Kur’an-ı Kerim ve Allah adına bütün insanlığı aydınlatmak üzere gelen Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çağrısı nedir? O da Kur’an’ın izinden giderek, “adil olmaya, güzelliğe ve iyiliğe” çağırmaktadır.
Öte yandan, Peygamberimiz’i izleyen sahabe efendilerimiz, evliyalarımız, velilerimiz de aynı yoldan yürümektedirler. Bütün bu gerçeklerden rahatsız olan insanlara baktığımızda nasıl bir manzarayla karşılaşırız? Şöyle bir manzarayla:
Bu insanlar her şeyden önce “kendilerinden” ve “inandıkları halde inanmak istemedikleri gerçeklerden” kaçmaktadırlar. Kaçarken de arkalarında bir sürü insanı sürükleyerek, kargaşa ve kaosa sebep olmaktadırlar. Ne istiyor bu çevreler? Şunu istiyor:
“Kur’an’sız ve Peygambersiz bir İslâm.” “Bektaşi’siz bir Alevilik”, “Mevlana’sız bir Mesnevi” olsun istiyorlar. Peki, böyle bir şey mümkün mü? Asla ve kat’a. Nasıl olur ki? Her birinin tek inandığı ve beslendiği kaynak, Kur’an ve Peygamberimiz değil mi?
Ne Hacı Bektaş Veli ne Mevlana ne de diğer âlimlerimizin hiçbir söylemlerinde Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e uymayan tek satır ve amel görülemez. Böyle bir şeyi düşünmek ve istemek, o kişilerin art niyetli olduğuna işaret eder.
Mesela Mevlana Hazretleri’nden herkes övgüyle söz eder ama pek çok insan, Mevlana’nın Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamberimiz’in söyledikleri dışında bir şey söylemediğini ifade etmez ve Mevlana’yı İslâm’dan, Kur’an’dan ayrı tutmaya çalışır.
Hacı Bektaş Veli Hazretleri’ne gelince; Hacı Bektaş Veli Hazretleri’nin yolu da Kur’an ve Peygamber yoludur. Asla bu yolun ötesinde bir şeye tevessül etmemiştir. Doğrusu Alevi vatandaşlarımız Hacı Bektaş Veli’yi nasıl anlıyorlar çözememişimdir ama, Hacı Bektaş Veli’yi kesinlikle diğer evliya ve velilerimizden ayrı tutmak mümkün değildir.
Hacı Bektaş Veli, Anadolu’ya birlikte geldiği gruplar arasında önemli bir yere sahiptir. Anadolu’da ahileri kendisine yakın bulmuştur. Farklı inançlara saygılı olan Hacı Bektaş Veli, İslâmlıkla Hıristiyanlık arasında köprü görevi görmüş, onların sevgi ve saygısını kazanmıştır. O halkın gözünde bir inanç ve gönül adamıdır.
Hacı Bektaş Veli, ayaklanmalara katılmayarak geride kalan; Türkmen, Alevi, Batıni, Babaî, Kalenderi, Haydarî, Vefâi ve Yesevî toplulukları başına toplayarak yeni bir oluşum ve birleşimle Bektaşiliği sürdürmüştür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in; “Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin, beni de Allah sevgisi için sevin, Ehl-i Beytimi de benim sevgim için sevin” şeklindeki hadisiyle başta Hz. Ali olmak üzere Ehl-i Beyt’e karşı duyulan sevgi kutsallık kazanmıştır.
Öğretilerini bu sevgiye dayandıran Alevilik/Bektaşilik anlayışının Piri Hacı Bektaş Veli, Anadolu’da birtakım sosyal ve siyasi karışıklıkların hüküm sürdüğü bir dönemde ortaya çıkıp; halkın dini duygu ve heyecanına hitap ederek, söz ve nasihatleriyle ümit ve hoşgörüyü merkeze almış, kitlelerin gönüllerinde yer edinmiştir. Hepimiz şunu iyi anlamalıyız ki, Hacı Bektaş Veli özellikle yanlış tanıtılmaya ve anlatılmaya çalışılmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi