Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Dolandırılan Hacı Adayları

Dolandırılan Hacı Adayları

Suudi Arabistan bayram günüyle ilgili olarak herhangi bir değişiklik yapmazsa, bugün hacılar için Arafat günü. Mekke’de nasibi olan, daha doğrusu Arafat’a çıkmaya nasibi olan hacılarımız, İnşaallah bugün o büyük güne kavuşacak ve “Hacı” olacaklar.
Burada esas mesele, Arafat’taki o muhteşem “an”dan sonra başlamakta. Arafat ile nasiplenen hacılar, artık Azrail başlarına gelinceye kadar, Arafat’ta verdikleri sözlere uymak ve Arafat’taki temizliklerine dikkat etmek zorundalar.
Arafat’a çıkmak elbet önemli bir nasiptir ama esas olan o nasibi daha sonra taşıyıp taşıyamamak, layık olup olmamaktır. Arafat’ı taşımadıktan sonra benim gibi; “çay sıra gidip yol sıra gelinmiş” olunur ki, boşa harcanmış para ve boşa harcanmış emek demektir. Allah kimsenin emeğini boşa çıkarmasın tabii. Duamız ve dileğimiz bu yöndedir.
Gelelim dolandırılan hacı adaylarına. Dolandırılan hacı adaylarından birileri yazıyı okuyacak olursa lütfen bana kızmasın ve kendisine kızsın. Çünkü dolandırılan hacı adaylarının büyük bir bölümü, fıtratı zorlayarak hacca gitmek istemektedirler.
Bugüne kadar nelerine rastladım. Her zaman her yerde doğruyu söylemek mümkün olmuyor. Bir yerde doğruları yazıyor ve söylüyorsunuz, ertesi gün, fitne ve fesat odakları bu doğruları alıp, kendi hesaplarına öyle kullanıyorlar ki, bir çuval incir berbat edilebiliyor.
Şimdi söyleyeceklerime de bu anlamda dikkat etmek istiyorum. Bir kere Türkiye’den hacca gitmenin belli kuralları vardır. Bu kurallara uyan herkes, doğru ve dürüst bir şekilde “eğer nasipse” hac ibadetini yapar. Yok, nasip değilse, çeşitli engeller çıkar ve kişi hacca gidemez. Meseleye özde bu yönden bakmakta fayda vardır.
İnanan ve iman eden insanlar, nasip kısmet meselesine de inanıp iman etmek durumundadırlar. Eğer bir insanın hacca gitmesi ve Arafat’a çıkması nasipse; ki, bunun belli bir saati ve zamanı vardır. Allah’tan başka hiç kimse bu saati ve zamanı değiştirip, kişiyi çeşitli şekillerde engelleyemez. Bir kere buna inanmak ve iman etmek gerekir.
Bu sebeple yukarıda derim ki, “Dolandırılan hacı adayları fıtratı zorluyorlar. Nasip olmayan bir işe zorla sahip olmak istiyorlar. Türkiye’den hacca gidemeyenler, Almanya üzerinden vize alarak gitmeye kalkıyorlar. Veya Suriye’ye karayolu ile gidip, oradan vize alarak yola devam etmek istiyorlar ve yollarda kalıyorlar.”
Sonra ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, hac işini eline yüzüne bulaştırmadan yapan o kadar çok şirket var ki, neden bir kısım insanlarımız gider de kıyıda köşede kalmış, ticaret sicilinde bile kaydı olmayan şirketleri tercih ederler anlamam.
Kandırılan kişilerin öncelikle kendilerini sorgulamaları gerekir. Yoksa “aldatıldık” diye feryat etmenin kimseye bir faydası yoktur. Sadece fitne ve fesada sebep olurlar. Çünkü iyi niyetli olmayan insanlar çıkmakta ve kandırılan hacılar üzerinden dini, din adamlarını sorgulayıp; “İşte bunlar böyledir” demekte. Yani münafıklara fırsat verilmektedir.
Aldatılan hacı adayları, “hak etmedikleri haklarını” savunurlarken, daha büyük facialara sebep olduklarını nasıl fark etmezler onu da anlamış değilim. Ağustos ayında köye gittiğimde beni bir hacı pilavına davet etmişlerdi. O zaman; “Düğün değil, bayram değil, hayırdır ne hacı pilavı” diye sormuştum da şöyle demişlerdi;
“Falanlar umre vizesi alarak hacca kadar orada kalacaklarmış, şimdiden gidiyorlar, o yüzden pilav veriyorlar.” “İbadete böyle sakat başlanır mı Allah aşkına” diye davete icabet etmedim. Umre diye vize alacaksın, sonra kaçak göçek Mekke’de kalacak ve hac yapacaksın. Daha sonra ne oldu? Haliyle o insanlar dolandırıldılar ve gidemediler.
Nasip olmayan bir şey zorla nasip hale getirilemez. Bu, fıtratı zorlamak demektir. Dolandırılan hacı adaylarımız, normal yollardan gitmeli ve haklarını da normal yollardan aramalılar. Hacca gitme bilincine eren insanlar, “Amentüye” iman eden insanlardır.
Meseleye bu çerçeveden bakarlarsa rahat ederler ve ne kendilerini üzerler ne de hacla ve ibadetle ilgisi olmayan insanlara malzeme olurlar. Eğer ömürlerinin bir yerinde hacca gitmek nasipse, hiç merak etmesinler, bir şekilde mutlaka Arafat’a çıkıp dua etmeden ölmezler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi