Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Kendini temize çıkarma hastalığı!

Kendini temize çıkarma hastalığı!

Kur’an nefsi kötüler ve onun karakter yapısını açıklar. Bir âyette şöyle buyurulmuştur: “Ben nefsimi tezkiye etmem, çünkü nefis mübalağalı bir şekilde kötülüğü emredicidir.” (Yusuf, 12/53) 

Kur’an’ı az okuyan yahut okurken anlamayan yahut anlarken düşünmeyenlerin bu ve benzeri âyetler bir kulağından girer, diğer kulağından çıkar. 

Kur’an okumak, amel etmek içindir; hayatın içinde ve sosyal münasebetlerde mesajlarından yararlanmak içindir. Nefsinden emin olmanın işareti kendini beğenmek, yanlışlarını görmemek, kendini hidayette başkalarını sapıklıkta görmektir; “ben iyi sen fena, ben yiyeyim sen yema” demektir. 

Güzel ahlak sahibi hakiki mümin, önce kendi günahını görür, kendini günahkâr görür; başkalarını ise kendinden daha iyi bilir. Bunu söz ve davranışları ile ortaya koyar. Hakiki mümin mağrur olmaz, saldırgan ve müfteri olmaz, mütevazı olur, güzel ahlâk sahibi olur. 

Dinî hayatın içinde onun âdeta sahibi ve malikiymiş gibi görünen yahut kendini dinî hayatın mihenk taşı gibi gören bazı cahil Müslümanların kendini beğenme, kendi yaptıkları ile gururlanma, başkalarının niyetlerini okuma, bilmeden başkalarının dinî hayatı hakkında hüküm verme gibi nefsanî ve şeytani vesveselerle iç dünyalarını doldurduklarını görmek gerçekten insanı üzmektedir. 

Böyle kimselerin işi gücü kendi hataları, kendi günâhları değil, başkalarının hataları ve günâhlarıdır; kendisi ile meşgul olmak değil, başkaları ile meşgul olmaktır; kendi yaptıkları ile değil, başkalarının yaptıkları ile meşgul olmaktır; kendini düzeltmeye değil başkalarını düzeltmeye çalışmaktır; kendine şekil vermek değil, başkalarına şekil vermeye çalışmaktır. 

Yüce Rabbimden önce kendime, sonra bu gibi kardeşlerime hata ve kusurlarını görme, dinin ve hayatın doğrularını anlama ve cahillikten kurtulma basiretini vermesini niyaz ediyorum.

Kur’an, bilmeden konuşmayı yeriyor. Bu insanlar genellikle bilmeden konuşurlar, tahmine göre taş atarlar ve fikirlerini beğenmedikleri kimselere yafta yapıştırırlar. Kendilerinin hak yolda başkalarının ise batıl yolda olduğunu sanırlar. Ulemayı, sırat-ı müstakimi tekellerine almaya çalışırlar. Cahildirler, mutaassıptırlar, fakat cahil ve mutaassıp olduklarını bilmezler. Din söz konusu olunca kendilerini âlim yerine koyarak fetva vermeye kalkışırlar.

Korkak ve ürkektirler. Meydana çıkmadan taş atarlar; adlarını bile gizleyerek yazı yazarlar. Daima siperde beklerler. Kâfir ve münafıklarla uğraşacak yerde Müslümanlarla uğraşırlar; kâfirleri taşlayacak yerde Müslümanları taşlamaya çalışırlar. Fikre ve fikir işçilerine tahammül edemezler. 

Bunun sebebi, iç bünyelerinde yerleşen amansız mikroptur. Bu mikrop da nefistir, nefsaniyettir; cehalettir, taassuptur. Bunlar nefislerini beğenirler, nefsaniyetlerine uyarlar; nefislerinden razıdırlar. Kendilerini konu edinmezler, belki başkalarını konu edinirler. Aynaya bakmazlar. Kendilerine başkasının gözü ile değil hep kendi gözleri ile bakarlar. Oysa insan, kendi gözü ile bakınca kendini beğenir, kusurlarını görmez. Başkasının gözü ile bakarsa o zaman ancak kusurlarını görür. 

Kur’an, anılan özellikleri taşıyan kimseler hakkında ne güzel buyurmuştur: “Kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Belki Allah dilediği kulları temize çıkarır.” (Nisa, 4/49) Cahil kişiler, kendilerini Allah yerine koyarak, temize çıkarma işinde ona ortak olma iddiasında olurlar. 

Okumazlar, öğrenmezler, anlamazlar. Bu gibi kimseler Kur’an’ın ifadesi ile gerçekten cahil kimselerdir. Kur’an, Müslümanlara böyle kimseler karşısında nasıl bir tutum izleyeceklerinin ölçüsünü vermiştir. “Affı al, iyi ve güzel şeyleri emret, cahillerden yüz çevir.” (Araf, 7/99)

İslam toplumunun en önemli meselelerinden biri ahlak çirkinliğinden kurtulmak, özellikle nefis denen beladan sıyrılmaktır. Ne yazık ki, çoğumuz bu belanın etkisi altındayız. Nefsimizden razıyız, başkalarının nefsi ile uğraşıyoruz. Kendi yaptıklarımızı iyi, başkalarının yaptıklarını kötü, kendimizi hüsn-i niyetli ve ihlâslı, başkalarını sü-i niyetli ve fasık görmekteyiz. 

Başta bu hakir kul olmak üzere, nefis denen azılı düşmana esir olanların bu esaretten kurtulmak için ciddi bir çaba harcamak gerekir. Şunu her vesile ile söyleyebilmeliyiz. Ben kötüyüm, kusurluyum, bilgisizim, eksiğim. Başkası benden daha iyi, daha bilgili, daha çok hidayet yolunda, daha kusursuzdur. 

Nefsimizden şikâyetçi olursak, bilgisizliğimizden, kusur ve hatalarımızdan kurtulma şansımız olur. O zaman belki daha doğru düşünme, daha doğru yoldu yürüme ve doğruları bulma şansını elde ederiz. Karanlıkta yolunu şaşırmış kimse, aydınlıkta olduğunu ve doğru yoldu yürüdüğünü iddia ederse kurtulma şansı olabilir mi?

Eski âlimlerimiz, büyük velilerimiz hep kendileri ile meşgul oldular, başkalarına saldırmadılar; belki bildikleri doğruları anlattılar. Nefis hesabına hareket etmediler. Onun için insanları irşat etme şansını elde ettiler. Eski âlimlerimizin yüksek ahlâk örneklerinden yararlanmamız gerekir. 

Kur’an’ın yüksek ahlâk ilkelerini kendimiz için rehber edinmeliyiz. Kur’an’ın yolunu terk edip nefsin yolunu rehber edinenler ne kendilerini kurtarabilirler, ne de başkalarına yol gösterebilirler. 

Dinî hayatta en tehlikeli gidiş, nefsini temize çıkarmak, başkalarını kirli görmektir. Ben takva sahibiyim, sen fasıksın, ben hidayetteyim, sen sapıksın, ben iyiyim, sen kötüsün, ben güzelim, sen çirkinsin demektir. İslam büyükleri bu gibiler hakkında şu uyarıda bulunmuştur: “Kim insanlar helak oldu derse, o insanların en çok helak olanıdır.” Beğenmediği insanlara sapık ve fasık diyenlerin de bu kurala göre değerlendirilmesi gerekir.

Nefse ve nefsaniyete hizmet etmenin en belirgin tezahürlerinden biri, kendini temize çıkarmaktır. Kendini temize çıkaranlar, nefislerinden emin olan gafillerdir.

Nefsimizin şerrinden Allah’a sığınırız. Nefis hesabına yanlış tutum ve davranışlara müptela olan Müslüman kardeşlerimiz varsa bu hastalıktan bir an önce kurtulmak için onlara dua ediyoruz. 

Ey Rabbimiz! Bizi nefisten, nefsaniyetten ve nefislerimizin şerrinden koru. 

Ey Rabbimiz! Nefsimizi tezkiye etme hastalığından da bizi kurtar; sen bizi ve bütün insanları temizle, tezkiye et ki tüm insanlık temizlensin; temiz fertler ve temiz toplumlar oluşsun; her yer huzur ve mutlulukla dolu olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi