Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Terörün en sevmediği şey

Terörün en sevmediği şey

Terör, sefalet, cehalet, kin, nefret, sevgisizlik ve ırk ayırımından kaynaklanır. En kuvvetli gıdası huzursuzluk ve kargaşadır. Kan akıtmaktan, karışıklık ve tedirginlikten zevk alır. Hatta bunun en besleyici gıdası olduğunu da söyleyebiliriz. Ne kadar çok kan arksa, ne kadar fazla karışıklık olursa ve insanların zihni ne kadar çok bulanık olursa, ne kadar çok tedirginlik olursa, terör o kadar çok güçlenir, hareket alanı o kadar genişler. Terörün en sevdiği şey budur.

Terörü yaşatan iki kaynak vardır. Biri iç, diğeri dış kaynaktır. Türkiye’deki terör olayı, sadece iç sebeplerden kaynaklanmış değildir. İç sebepler ortadan kalksa da terör kalkmaz. Dış sebepler ayakta durdukça aynı şekilde yoluna devam eder.

Terörün sona ermesi için, iç ve dış sebeplerin ortadan kalkması lazımdır. İç sebeplerin izalesi devlet ve millet için o kadar zor bir iş değildir. Nitekim Güneydoğu bölgesinde, son yıllarda terörün halk tarafından desteklenmesine sebep olan fakirlik, sefalet ve cehalet büyük ölçüde izale edilmiştir.

Devlet en büyük yatırımlarını bu bölgeye yapmış ve Kürt dilini, Kürt kültürünü ve Kürt kimliğini serbest bırakmıştır.

Bazı üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı kürsüleri kurmuştur. Kürtçe akademik diller arasına alınmıştır. Kürtçe yayın yapan resmi ve özel kanallar kurulmuştur.

Buna rağmen, terör sönmemiş, aksine teröristler eylemlerini acımasızca artırmışlardır. Çünkü onun dış ayağı kesilmemiştir. Dış ayak terörün en kuvvetli ayağı durumundadır. Terör örgütü silahını bu dış ayaktan temin etmekte, siyasal desteğini oradan almaktadır.

Güneydoğu’da terörü ortaya çıkaran dış güçlerin amacı, bu bölgede eskiden sefalet içinde yaşayan Müslüman Kürtlerin daha müreffeh bir şekilde yaşamalarını sağlamak filan değildir. Zira Güneydoğu halkı, dışarıdaki mihrakların dindaşları, vatandaşları, akrabaları yahut ırkdaşları değillerdir.

Allah rızası için bu desteği vermezler, veremezler; mutlaka bunun bir bedeli, bir karşılığı olmalıdır. Onların bu desteği insaniyet namına verdiklerini kabul etsek de, bunu düşünmek bile mümkün değildir.

Zira insaniyet adına destek verenlerin Flistin’de, Gazze’de zulüm altında inim inim inleyen aç ve muhtaç insanların imdadına koşmaları, onlara destek olmaları gerekir. Çünkü buradaki insanlar daha çok desteğe muhtaçtırlar; hapishane hayatı yaşıyorlar, kelimenin tam anlamı ile sefaleti yaşıyorlar.

İnsanlık namına destek vermek gerekirse, her şeyden önce bu mazlum insanlara destek olmak lazımdır. Dış mihraklar insanlıklarını asıl Filistin’de, Çeçenistan’da ve Sırbistan’da göstersinler.

Terör olayı, Anadolu topraklarını Müslümanların elinden almaya yönelik bir olaydır; haçlı olaylarının diğer bir yüzüdür. Amaç, Türkiye topraklarını parçalamak, bölmek, devleti zayıflatmak, sonra tekrar parçalara bölmek ve nihayetinde yutmaktır. Osmanlı devletinin mirası üzerinde kurulan Türkiye’nin yeniden ayağa kalkmaması için sinsice desteklenen bir harekettir.

Terörde iki taraftan ölenler Müslümanlardır. Ölenler onlar için bir kayıp değildir. Ölen de öldüren de Müslüman’dır. Bunun yanında büyük kârları vardır. İki tarafa, kullanacakları silahları onlar satmaktadır. Anlayacağınız terörde dış güçlerin hiçbir kaybı yoktur. Dolayısıyla devamında onlar açısından büyük faydalar vardır. İşte 25 yıldır terör bu sebeple bitmemektedir.

Terör olayının asıl hedefi, Müslümanların elindeki bu son toprakları da ellerinden almak ve Alpaslan (RA)’dan öncesine döndürmektir. Bunu herkesin derinden düşünmesi, gereği gibi sorgulaması, Batılıların, Müslümanlara karşı besledikleri haince düşüncelere mutlaka vakıf olması gerekir. “Gâvurdan dost olmaz” atasözü keyf için söylenmemiştir.

Terörün ve teröristlerin destekçileri olan dış düşmanların en sevdikleri şey Müslümanların bir birini sevmemesi, düşmanlık duygularının kuvvetlenmesi ve halkların parça parça olmasıdır. Buna karşılık, en sevmedikleri şey, Müslümanların birlik ve dirliği, halkların bir birini gerçekten sevmesi, sayması ve bir duvarın taşları gibi kenetlenmesidir.

Yüce Rabbimiz bize şu emri vermiştir: “Hepiniz topluca Allah’ın ipine sarılın, sakın parçalanmayın, ayrılığa düşmeyin.”

Sonuç olarak; düşmanlarımızı üzelim, dostlarımızı sevindirelim; bir birimizi her zamankinden daha çok sevelim, sevgimizi her fırsatta ifade edelim; başlangıçta olduğu gibi sevgi toplumu olalım. Kan, ırk ve milliyet algılarını bir kenara iterek Müslüman kimliğimizi öne çıkaralım. Bizi düşmanlara karşı birleştirecek, kaynaştıracak kuvvet İslam’dır.

İslam’a sarılalım; Müslüman kardeşlik ruhunu daha güçlü bir şekilde yaşatalım. Yoksa dış düşmanlar, eğer bir gün ellerine fırsatı geçirirlerse, 900 yıl önce İspanya’da yaptıklarının daha kötüsünü bize yapmaktan asla çekinmezler. Bunu unutmayalım. Çünkü bugün onların daha modern güçlü silahları vardır. Modern silahlarla modern cinayetler işlemeye çok yatkındırlar.

Kâfirlerde merhamet olmaz. Yaşadığımız terör olayı kâfirlerde merhamet olmadığının en belirgin göstergesidir. Terör odaklarının en sevmediği şeyi yapalım. Bunu yapmak da önemli bir kulluk görevidir. Birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirelim; düşmanlarımızı üzelim.

Yüce Rabbim, ülkemizin birliğini artırsın, toplumu karşılıklı sevgi ve saygı çimentosu ile birbirine kaynaştırsın; birlik ve bütünlük ruhunu kalplerimizin derinliklerinde muhkem bir şekilde yerleştirsin.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi