Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Jeepe binen hanımları tebrik

Jeepe binen hanımları tebrik

Kimsenin parasının, kasasının, cüzdanının kâhyası değilim. Parası olan herkes, bu dünyanın bütün nimetlerinden en iyi şekilde yararlanmalıdır. Benim de imkânım olsa, değil jeep, helikopterle dolaşırım. Böylece İstanbul trafiğinde de boğuşmamış olurum.
Kocası ve karısı jeepe binen dostlarım var. Hatta bazen bir yere gitmek icap edince onlarla gitmeyi tercih ederim. Ne de olsa güvenli ve sükseli araba, hoşuma gidiyor. Medeni cesareti yerinde olan ve jeep kullanan hanımları her zaman takdir etmişimdir. İmkânı olanlar her şeyin en iyisine sahip olmalıdır. Ucuz ve riyakâr karşı çıkmalar servet düşmanlığıdır.
Hanımları jeep kullanan dostlarımın eşleri arasında örtülü olanlar da var, olmayanlar da. Kişileri örtülü ya da örtüsüz diye ayırmak hoş değil ama örtülülerin jeep kullanmasına karşı çıkan insanları duyunca ister istemez, böyle bir ayrıma gitmek zorunda kalıyor insan. Örtülü olmayanlara jeep kullanmak reva da, örtülü olanlar “eksikli kul mudur?”
Geneli şiddetli geçimsizlikten dolayı dul kalan hatunlardan oluşan çağdaş yaşamcı kadınlar ile solun çeşitli yelpazelerinde bulunan bayanlar, başörtülü hanımların caddelerde yürüdüklerini, alışveriş merkezlerinde bulunduklarını, hele hele bir de lüks arabalara bindiklerini görünce, çılgına dönüyor ve sağda solda şöyle diyorlar:
“Bunlar iyice sokağa çıkar oldular, alışveriş yapıyorlar, lüks arabalara biniyorlar, yanımızdan geçiyorlar, onlar yanımızdan geçerken tir tir titriyoruz. Ne işleri var sokaklarda, işlerde, arabalarda.” Bunları söyleyenler de kadın ve kendilerini insan yerine koyup, hemcinslerini dışlıyorlar. Neyse bu kafadakiler için normal bir anlayış ve davranış. Pek çoğu, davetsiz davetlerde beslenen ve iki yumurtayı pişiremeyen tipler.
Tekrar tebrik ettiğim hanımlara döneyim. Geçenlerde bir aile sohbetinde yine bu mevzu gündeme geldi ve üzerinde konuştuk. Özel bir işletmenin yöneticiliğini yapan hanım; “Şu ana kadar oy vermeyi düşündüğüm partimin İstanbul adayı Mehmet Bekaroğlu, bizleri dışlıyor ve ‘Başörtüsüyle jeep kullananlar bana oy vermesinler’ diyor, ne dersiniz” dedi.
Soruya cevap veremedim tabiî, “bilmem” diyerek geçiştirdim ama kafama da takılmadı değil. Mümkün mertebe SP ile ilgili yazı yazmamaya çalışıyorum. Çünkü iyi de yazsam hakaret ediyorlar, eleştirsem de hakaret ediyorlar. Oysa hakaret edenler bu davayı tanımadan, bilmeden önce, ben MSP ve Refah geleneğinin ağabeyleriyle birlikte uzun yıllar geçirdim, hâlâ da yine bazılarıyla beraberim. Aramızdaki tek fark, ben Tayyip Bey’den yanayım.
İşte bu yüzden genç SP’liler; tanımadan, bilmeden, basıyorlar hakareti, küfrü. Aldırış etmiyorum tabiî. Çünkü ben bu davada yalınayak, yarı aç-yarı tok, yumuşak koltuklarda ağabeylerimiz, sert sandalyelerde de kendim uyumayı tercih ederek koca bir ömür harcadım. Henüz onlar daha babalarının sulbünden yokken, biz bu yollarda gece-gündüz particilik yapıyorduk.
Derdim bunları anlatmak değil, anlatmayı ve yazmayı da düşünmüyorum. Henüz canlı şahitlerimin pek çoğu yaşıyor. Ve bu yaşayanların hepsi de “kol kırılır yen içinde kalır” diyerek sessizliklerini koruyor, ben de onlara katılıyorum. MSP, Refah, FP ve SP’de güç merkezi gibi duran büyükler hakkında, “kol kırılır, yen içinde kalır” diyenler, eğer konuşmuyorsa, bilinmeli ki davaya zarar vermemek için konuşmuyor ve yazmıyorlar.
Düne kadar iyi olanlar, ertesi gün şerit değiştirince birden bire “kâfir ya da münâfık” oluyorlar. Dinin hangi kıstasına göre ve hangi din âliminin fetvasına göre. Cenazelerde, düğünlerde, milli davalarda bir araya gelebiliyor, sofralarımıza oturuyor, alışveriş yapabiliyorsak, o zaman siyasi ayrılıklarımızdan dolayı, birbirimizin aleyhinde ağıza alınmayacak hakaretleri yapmamalıyız. Yarının ne getireceğini ancak Allah bilir.
Yine lafı uzattım. Hanımlar, Mehmet Bekaroğlu adlı kişiden söz edince, “malûm şahısla ilgili zihnimde neler var” diye şöyle bir yokladım; Erbakan Hoca'ya yazdığı mektupla, SP Lideri Numan Kurtulmuş’a dair konuştuklarını hatırladım. Bakın şimdi, bunları yazdım diye yine hakaretler yiyeceğim ama Bekaroğlu’nun sözlerine de yarın yer vereyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi