Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Koca Şair Aksakal Bahattin Karakoç

Koca Şair Aksakal Bahattin Karakoç

Siyaset çayırında koşuşturmaktan yorulduğumuzu ve nefes aldığımızı, Koca Şair Aksakal Bahattin Karakoç’a vefa sohbetinde anlayabildim. Bana ve beraberimdeki dostlarıma “Oh be dünya varmış” dedirtti.
Hemen herkes siyasetteki gürültüden şikâyet eder ama kimse de “yeter” deyip gürültü kirliliğine kulağını tıkamaz. Bahattin Karakoç’u ve şiirlerini dinlerken, kulaklarımızın pası silindi. Aksakal’a nice sağlıklı yıllar dileyerek başlayalım söze.
Sakalı olmadığı halde herkesin aksakallı gibi gördüğü şair, herhalde sadece Bahattin Karakoç’tur. “Aksakal” isminin babası kimse büyük isabet kaydetmiş. Sakalı yok ama saçları öyle tatlı bir beyaza bürünmüş ki, “Beni sevmek zorundasınız” deyip duruyor insana.
Bahattin Karakoç zor şairdir. Şahsen şiirden ve şairlerden çok anlamam. Şiirlerdeki ve şairlerdeki kaprisleri hiç çekemem. Kendi kaprislerimle başım zaten yeterince derttedir, bir de onlarınkiyle hiç uğraşamam. Ama Bahattin Karakoç, Abdurrahim Karakoç gibi, insanın zihnini dağlayan şiirlerini ve kaprislerini çeker ve başımın üstünde taşırım.
Kapris ve şair denilince aman sakın yanlış anlaşılmasın, toplumumuza kanaat önderi olmuş büyük üstatları bu söylediklerimin dışında tutuyorum. Bahattin Karakoç der ki; “Şair ateşi eliyle karıştıran adamdır.” Onlar ateşi eliyle karıştırdıkları için kanaat önderleri olmuştur. Yoksa ne haddimize laf etmek. Biliriz nereye oturacağımızı.
Bahattin Karakoç’un yüreği ile dili arasında hiçbir engel yoktur. Yürek ne diyorsa, dil onu hemen söyler. Allah’tan başka hiçbir varlığa sığınmayan ve yardım istemeyen haliyle, 79 yaşına gelmiş. Allah nice uzun ömürler nasip etsin. 79 yaşındaki bir insanda görülmesi zor olan çeviklik ve zekâ ile geçen akşam sevenleriyle birlikte oldu.
Kendisinden yeni şiirleri dinledik. Zaten o hiçbir toplantıda insanların karşısına eski şiirleriyle çıkmaz. Yeni şiirler yazar ve onları okur. O her tarlaya tohum saçmaz. Saçtığında da dönüp arkasına bakmaz. Bilir ki, nasibi olan o tohumlardan istifade edecektir. Kimseyi ve hiçbir nimeti kıskanmaz, herkes nasibini yer ona göre.
Kendi ifadesiyle; “Taşıma suyla dönen değirmen” değildir o. Kalemi ve kâğıdı görünce metrelerce yukarıdan dökülen şelale gibidir. Önünde ne değirmen kalır ne değirmenci. Uçsuz bucaksız dere yataklarında akar gider. Hiç kimse de onun aktığı dere yatağını değiştiremez. Daha doğrusu değiştirmeye yeltenmez.
Dağlarla, ovalarla, bulutlarla, yağmurla, karla, hayvanlarla konuşan adamdır Bahattin Karakoç. Çocukluğunda damlarda yatıp; yıldızlara, dağlara, bağlara, bahçelere, yağmurlarını hangi ovaya boşaltacağını bilerek giden bulutlara, yolunu kesen kurtlara şiir yazmış ve oralardan aldığı ilhamla insanların yüreklerine, kalplerine, beyinlerine hep misafir olmuştur.
Bahattin Karakoç, bu dünyaya hiç yerleşmemiş biridir. “Ben bu dünyanın kirasını ödeyemedim, ödeyemeyeceğim de” diyerek, konargöçer bir hayatı tercih etmiştir. “İnsana hizmet, Yaratıcıya hizmettir” düsturundan hareketle, öfkesinde bile muhteşem bir sevgi vardır onun. “Sözlerimin kötüsü bana, iyileri okuyan ve duyanlara aittir” der.
Günümüz insanının en büyük derdi, kendi kendisiyle olan şiddetli geçimsizliğidir. Bu geçimsizliğin temelinde yatan ana sebep ise, kişinin bitmek tükenmek bilmeyen hırsıdır. Bahattin Karakoç’ta kendisiyle şiddetli geçimsizlik yaşar. Lakin onun geçimsizlik nedeni; “dürüstlük” adınadır. “Kendisine karşı dürüst olmayan kişi, hiç kimseye karşı dürüst olmaz” ilkesi, onu “Aksakal” yapan önemli bir meziyetidir.
“İnsan kendisine yetmesini bilmelidir. Kendisine yetmesini bilmeyenlerin gözü hep başkalarının üzerinde olur. Bunun için de kişi önce sevgiyi ve sevmeyi tanımalıdır. Kendisine yetecek gücü Yaratıcısı ona vermiştir. Onun için kişi sevmeyi ve sevilmeyi bilmeli, nefretten uzak durmalıdır. Seven paylaşır, dayanışır ve mutlu olur. İşte benim hayatımın özeti budur.”
Bahattin Karakoç, dostlarıyla birlikte olduğu gece hayatını böyle özetledi. Onun dost tarifi de çok ilginçtir. “Dost gelmek için ruhsat beklemez, delicesine koşar” der. Duamız ve umudumuz odur ki, Bahattin Karakoç gibi nice “aksakallarımız” daha uzun süre gönüllerimize, yüreklerimize, zihinlerimize yerleşip baş tacımız olsunlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi