Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Allah'ı taklit etmenin anlamı

Allah'ı taklit etmenin anlamı

Dün ki yazımızda Allah’ı taklit ifadesini yanlış anlayan, bundan yanlış manalar çıkaran ve olumsuz tepki gösteren birkaç okuyucumuz olmuştur. Her şeyden önce bir konuda yanlış anlama yahut anlayamama söz konusu ise, açıklama istemek ve beklemek en uygun olan metottur. Bunu belirtmek isteriz.

Şunu peşinen ifade etmeliyiz ki; Allah’ın yaptıklarını taklit etmekle Allah’ın ulûhiyetini taklit etmek bir birinden farklı şeylerdir. Ulûhiyeti taklit bir tür ilahlığa soyunmaktır ki, bunu yapmak küfürdür.

Ulûhiyet, yaratıcılık iddiasında olmak, Allah’ın ilahlık alanına karışmaktır. Böyle bir anlamı kastederek bu meseleyi konu edinmemizi tasavvur etmek bile mümkün değildir.

Fakat ne yazık ki, anlar-anlamaz hemen hücuma geçen zavallı bazı kardeşlerime de okuduklarını anlamak, İslamî terbiyeye uygun olarak açıklama isteme nezaketinde bulunmayı nasip etmesini yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Ne bu hakir kul, yazılarında tutarsız bir fikir yazar, ne de bu sayfayı yönetenler böyle tutarsız bir düşünceye yer verirler.

Belirtmek gerekir ki; Allah’ı taklit etmek, Allah’ın yaptığı işleri örnek almak, bu işlerdeki yenilik, güzellik ve inceliklere dikkat ederek iyi bir kul olmaya çalışmaktır.

İnsanlar sadece insanları taklit ettikleri için birçok yanlışlar yapmaktadırlar. Kulu taklit etmek, kula bütünü ile teslim olmaktır; onun yaptıklarını ve söylediklerini aynen almak ve kullanmak demektir. Bütünü ile ancak Allah’a teslim olunur. Kayıtsız şartsız olarak bir insanı aynen izlemek, onun hatalarını da taşımayı ve günahlarını da işlemeyi gerektirir. Bu hata maalesef tarih boyunca yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.

İslam dünyasının çektiği sıkıntı; ister dini ilimler alanında olsun ister dünyevi, ekonomik ve siyasi alanda olsun, fani olan ve her zaman hata yapmakla karşı karşıya bulunan kulları körü körüne taklit etmekten ve sürekli olarak bu yanlışı işlemekten kaynaklanıyor.

Kulları taklit edenler dünya işlerinde de din işlerinde de geri kalırlar; bir çok sıkıntılarla karşılaşırlar. Kulların fiilleri kusur ile mualleldir, kusur ile muallel olanları izleyenlerin kusur işlemeleri de mukadderdir. Bu kusurlardan mutlaka kendimizi kurtarmak zorundayız. Bundan kurtulmanın yolu kusursuz olanı taklit etmektir.

Allah mükemmeldir, muktedirdir, kusursuzdur. Allah’ın yaptığı işler de kusursuzdur. Ancak, kulların Allah’ı taklit etmesi, kusursuz iş yapmaya çalışmayı ilke edinmekle olur. Dinimizce zayıf olan kul makbul değil, belki güçlü olan makbuldür. Nitekim Hz. Peygamber (SAV) “Kuvvetli mümin Allah katında zayıf müminden daha sevimlidir.” Yani Allah güçlü Müslümanları zayıf Müslümanlardan daha çok sever.

Allah faaldir, çok çalışkandır, her an bir iş yapmaktadır. Kul da faal ve çalışkan olmalı, sürekli bir iş yapmalıdır; beynini ve bedenini asla tatile çıkarmamalıdır. Zamanlarını kahvehane köşelerinde öldürmemeli, mutlaka her an bir şeyler düşünmeye ve üretmeye çalışmalıdır.

Allah hayatı sürekli olarak yenilemektedir. Kullar da bilgilerini, düşüncelerini, buna bağlı olarak kendilerini ve yaşantılarını sürekli yenilemeli, yeni teknolojiler elde etmeye çalışmalıdırlar.

Allah Muhsindir; yaptığı işleri çok güzel yapar. Kullar da işlerini çok güzel yapmaya çalışmalıdırlar.

Allah Bedi’dir; yeni ve harika işler yapar. Kullar da harika, sağlam ve yeni işler yapmalıdırlar.

Allah, Mutkindir; işini çok sağlam yapar, kuvvetli yapar. Kullar da işlerin en sağlamını ve en güzelini yapmaya çalışmalıdırlar.

Allah en güzel tasvir edendir; yaratıkların şeklini, suretini güzel ve mükemmel yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Kullar da yaptıkları işlere güzel şekil vermelidirler; sanatlarını çok güzel icra etmelidirler.

Allah’ın bir adı Hak’tır; hakkı üstün kılar ve hakkı hak sahibine verir. Kullar da hakkı hak bilmeli ve onu yerine koymalıdırlar. Asla haksızlık yapmamalıdırlar.

Allah âdildir; adaletle hükmeder; kullar da hüküm verince âdaletle hükmetmelidirler; zulümden şiddetle kaçınmalıdırlar.

Allah yol gösterendir; hâdidir; insanlara doğru yolu gösterir. Kullar da doğruyu bulmaya çalışmalı ve doğru yolu göstermelidirler.

Allah bakîdir; kalıcı işler yapar. Allah’ı taklit eden, yani onun yaptıklarını ve söylediklerini örnek alarak benzerini yapmaya çalışanlar da kalıcı ve mükemmel iş yapmış olurlar. Allah’ın baki ismini örnek alanlar kalıcı işler yapmaya çalışırlar; kalıcı eserler verirler.

Allah en iyi boyayandır, insanlar da bunu örnek alarak boyanın en güzelini yapmalıdırlar.

Şu nokta çok önemlidir: Allah’ın yaptığı işler arasında sadece yaratma işi taklit edilemez. Fakat mubdi’=icad eden sıfatı taklit edilir ve edilmelidir. Yaratma sıfatının Allah’a mahsus bir özellik olduğunu Kur’an bize haber vermektedir: “Dikkat!Yaratmak Allah’a mahsustur. Yaratanların en güzeli olan Allah mübarektir.” (Araf, 7’54)

Tasavvufta yer alan güzel bir söz vardır: “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanın.” Yani Allah’ın sıfatlarının tecellisine mazhar olmaya çalışın. Esasen esma-i Hüsna bize hayatta başarılı olmasının örneklerini göstermektedir. Allah’ın yaptıkları yapılanların en mükemmeli olduğu için kullar bunları taklit ederlerse yanılmaktan korunmuş olurlar. Dolayısıyla hem dünyaları hem de ahretleri mamur olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi