Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bir Kültür Bakanı’nın işinin ehli olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Bir Kültür Bakanı’nın işinin ehli olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Başlıktaki soru; “Bir Kültür Bakanı’nın işinin ehli olup olmadığı nasıl anlaşılır?” Cevap; “Erzurum’a gidip tarihi, turistik ve inanç merkezlerini gezip görünce.”
Aslında başlıktaki soru, yazıya başladığım ana kadar farklıydı. Lakin yazmak istediğim başlığı kendime yakıştıramadım, okuyuculara da ukalalık yapmak istemedim.
Hatırlarsanız Kültür Bakanı ve İstanbul’daki idarecileri, asırlardır gece gündüz Kur’an okunan ve yine asırlardır kutsal emanetlerin saklandığı mekânların yakınında şaraplı bir caz konseri düzenlenmesine izin vermişti. Başta bizim gazete olmak üzere, sağduyu sahibi diğer yayın kuruluşları da haber yapmıştı.
Medyanın dışında duyarlı sivil toplum kuruluşları da bu işin çok yakışıksız olduğunu dile getirmiş, bir grup genç insanımız da gidip aynı bölgede namaz kılmıştı. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da çıkıp bu çocuklara; “İlkel yaratıklar” demişti. Böyle bir iktidarın ve ülkenin kültür bakanına hiç yakışmamıştı. Bir kere daha söyleyelim ki çok çirkin bir ifadeydi.
Erzurum seyahatimde mihmandarımız Naci Bey şehri gezdirmeden önce usul ve âdetleri gereği yemek yememiz gerektiğini söyledi ve Havuzbaşı semtinde bulunan ünlü “Hacıbaba Dönercisi”ne götürdü. Meğer Erzurum’un en iyi döneri oradaymış.
İşletmenin sahibi İsrafil Bey ise döneri kadar güzel ve hoş bir insandı. Beraberimdeki arkadaşlarım Ekrem Ateş ve Bünyamin Şen ile yemekten sonra şehri gezmeye başladık. Haliyle bir kentin ilk önce görülecek yeri, tarihi ve kültürel merkezleridir. Biz de oradan başladık gezmeye.
Gezdikçe, gördükçe, bilgi aldıkça, hem devletim, hem iktidarım, hem de Kültür Bakanlığı adına yerlerin dibine geçtim desem yeridir. İşte orada anlaşılıyordu bir Kültür Bakanı’nın kendi insanlarına nasıl “İlkel yaratıklar” diyebildiği. Ben de Erzurum’da gördüklerim adına Sayın Günay’a aynısını söyleyebilirdim, fakat terbiyem müsaade etmedi.
Erzurum’daki tarihi ve kültürel varlıklar sahibini arıyor. Şehrin bir sahibi yok. Var olduğunu iddia edenlerin sadece “çifte minarenin” içine girip çıkmasını isterim. Bir şehrin ve bir devletin kurtuluşuna ev sahipliği yapan Tabyaların içinde ise köpekler besleniyor.
Haydi diyelim Kültür Bakanı Sayın Günay, dinden diyanetten uzak; şehitler, sahabe kabirleri, dini mekânlardan anlamaz ama millet de anlamaz değil ki. Erzurumluyu veya bu milleti birbirine bağlayan en önemli bağ, inanç değerleri ve inanç önderleridir. Bu önderlerin kabirleri, mezarları, yaşadıkları ve okudukları mekânlar zerzebil olmak zorunda mı?
Şehitler boğuluyor Erzurum’da. Savaşların ve barışların kahramanları yok oluyor. Bu şehrin tarihi ve kültürel değerlerini görmek isteyenler, karşılarında ölü bir şehir buluyorlar. İlgi ve destekten ırak bir tarih ve kültür var. Tarihin böylesine harap edildiğini gören insanlar; ilgili bakana “İlkel yaratık” demese de “Yazıklar olsun” demekten kendini alamıyor.
Haydi, İslam öncesi ve sonrası tarihi bir tarafa bırakalım, Cumhuriyete geçiş tarihine bile sahip çıkılmamış. İki örnek vereyim. Birincisi; Erzurum Kongresi’nin yapıldığı bina, mevcut bina değilmiş, sonradan yapılmış. Yalan söyleyen tarihçiler utansın, ne diyelim.
İkincisi; Mustafa Kemal’in bir heykeli var. Elinde Mondros Mütarekesi’nin sözleşmesini yırtıyor ama kıyafeti Cumhuriyet dönemi kıyafeti. “Bu nasıl oluyor” diye sordum; Erzurum şivesiyle “İşte eyledir (öyledir.)” dediler. “Valiliğin ya da bakanlık yetkililerinin bu işten haberi yok mu” diye sordum; “Karıştırma” dediler.
Kültür ve tarih adına işlenen daha ne vahimlikler var. İşin garibi, belediye de üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirememiş. Bir şehrin tarihi ve kültürel dokusu, Kültür Bakanlığı’nın alanına girdiği gibi, belediyenin de alanına girer, hem de merkezi hükümetten daha çok girer ama neyin nasıl olduğunu anlamadım gitti. Üstelik Erzurum’un bir de bakanı var. Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Gerçi Erzurumlu ondan da umudunu kesmiş.
Kısacası; insanlara “İlkel yaratıklar” demeyi kendisine yakıştıran “bir insan ve bakandan” bu konuda ne beklenirse, hepimiz onu beklemeliyiz. Bu arada bir hatırlatma yapayım. Yazdıklarımla ilgili olarak eğer muhatap olmak isterse sadece Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay muhatabımdır. Bunun dışında bakan adına hiç kimse muhatabım değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi